16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

Sermaye devletin iki dudağı arasında

İTO Başkanlığı boyunca sürekli defterleri incelenen Mehmet Yıldırım'ı bu süreç farklı bir ilgiye yönlendirdi. Yıldırım, şimdi 'Adalet Reformu' nun peşinde 300 bin üyesi ile Türkiye'nin en büyük örgütlerinden biri İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) Başkanlığını yapıyor.

Son söyleyeceğini ilk önce söylemesi ile dikkatleri üzerine çeken Yıldırım'ın yolu, bu nedenle sık sık mahkemelere düşüyor. Bugüne kadar hakkında 74 dava açılan Yıldırım, 70'inden beraat etmiş. Dört dava ise halen devam ediyor. Bu durum Yıldırım'ın, adliyelerdeki aksaklıkları daha yakından görmesini sağlamış. 'Bu iş İTO'nun görev alanının dışında' eleştirilerine kulak asmadan, adalet reformu için kapsamlı bir rapor hazırlanması talimatını vermiş. Bu iş için oluşturulan komisyonun başına da seçim döneminde Adalet Bakanlığı yapan Prof. Dr. Aysel Çelikel getirildi.

HERKESE GÖRE KANUN

"Türkiye'de sermayenin güvencesi devletin dudakları arasında" diyen Mehmet Yıldırım, 'bu iş İTO'nun görev alanının dışında' eleştirilerine aldırmadan 'Adalet Reformu' ile ilgili çalışmaları başlatmış. Başkanlığı döneminde 9 yılda 7 kez defterleri incelenen, hatta yurtdışına çıkma yasağı bile konan Yıldırım, kendisini Adalet Reformu'na götüren süreci anlattı. "Bir ülkenin kanunları devlete ayrı vatandaşa ayrı olmamalı" diyen Yıldırım'la Adalet Reformu üzerine konuştuk. * Neden Adalet reformu? Bir ülkenin gelişmesi için hukuk sisteminin kesintisiz işlemesi şart. Bu sermaye dağılımında da böyle. Öyle zaman geliyor ki tapunuza dahi sahip çıkamıyorsunuz. Ülkenin kanunları vatandaşa ayrı devlete ayrı işlememeli. Sermaye devletin iki dudağı arasında. Sistem öyle bir hale gelmiş ki, bir müfettiş dosyalarınızı incelemeye geliyor. Bir şey bulamasa da kafasından bir senaryo yazıyor. Aksi taktirde ya beceriksiz olarak görülüyor ya da rüşvet aldığı düşünülüyor. Çünkü başka türlü terfi edemiyor. Rapora dayanarak hakkınızda bir dava açılıyor. Bu dava en az iki sene sürüyor. 3 yıldan önce biten dava yok. Bu süre içinde vergi kaçakçısı ve sakıncalı vatandaş ilan edilirsiniz, yurtdışına çıkış yasağı konur. Bu durumda size hangi banka kredi verir? Bırakın bankayı bakkal ekmek bile vermez. Dava sonunda beraat etseniz bile bu süreçte harcadığınız parayı vergiden düşemezsiniz. * Anlattıklarınızın ne kadarını yaşadınız? İTO Başkanlığım süresince 9 yılda 7 kez defterlerimi incelediler. Devleti tenkit etmeye başladığımda, 'gidin defterleri inceleyin' diyorlar. Bunu gerekli mercilere de sordum. Kimse 'demedik' diyemedi. Böyle bir ülkeye yabancı sermaye niye gelsin. Bırakın yabancıyı ben yıldım ve yoruldum. Dedem ve babam vergi mükellefi idi. Dedem 1936'da Malkara-Tekirdağ yolunu yaptı. Babam ise Şile-İstanbul yolunu. O zamanlar devlette silindir yoktu, bizde vardı. Ben 18 yaşımda vergi mükellefi oldum. 40 yıldır bu ülkeye vergi ödüyorum. İTO başkanı olarak yurtdışına çıkışım bile yasaklandı. Bugün sayılı zenginler içinde yoksam bunun nedeni vergimi doğru-dürüst ödediğim içindir. * Yabancı sermayenin gelmeyişinin adalet sistemiyle bir bağlantısı var mı? Türk sermayesinin hukuk güvencesi yok. Bu sadece vergi yönünden değil. Haksız yere belediye ile takışırsınız. Ben bunu Doğu Holding'de yaşadım. Doğu'ya yatırım yaparken yabancı sermaye muamelesi gördüm. Onun için adalet paradan çok önemli. Adil yargı sistemi yoksa gelişme beklemeyin. Turist bile adaletli ülke arıyor.

DEVLET İNTİKAM ALMAZ

'Her şeye el atıyor' eleştirilerine nasıl bakıyorsunuz? Yaşantımın her alanını etkiliyor. Neden atmayayım? Sadettin Tantan'ın İçişleri bakanı olduğu dönemde 19 operasyon yapıldı, 637 kişi tutuklandı. 1. mahkemede tutukluların sayısı 94'e düştü. Bugüne kadar ceza alan yok. Ama içeride hala insanlar var. Devlet intikam almaz. Suçluysa bunun yeri mahkemedir. Hangi adalette var? 3 ay içeride tutacaksın. Sonra 'cezaevi arabası bozuktu' deyip adamı mahkemeye göndermeyeceksin. Bu adalet değil. Hayyam Garipoğlu'nu tanımam bile. Ama bu adaletsizliği yapanlara devlet hesap sordu mu? İşadamını, sermayeyi ürküttü, müteşebbisi yıldırdı. Bu operasyonlardan sonra 35 milyar dolar yurtdışına çıktı. Bir devlet adaleti uygularken de çok adaletli olmalı. 'Devlettir onun lehine kadar verdim' diyemezsin. Sermayeye en büyük kötülüğü Zekeriya Temizel, Sadettin Tantan ve Kemal Derviş yaptı. 3 milyar dolar değer biçilen bir banka bir ay sonra nasıl 300 milyon dolara satıldı. Bunun hesabını vermeli.

Yayın Tarihi : 31 Mart 2003 Pazartesi 00:00:01
Güncelleme :5 Ağustos 2004 Perşembe 11:13:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?