18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Sınavın geleceğini ailelerin tutumu belirliyor

Final Dergisi Dershaneleri Rehber Öğretmeni Mehmet Arslan, 13 Haziran'da yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı öncesi ebeveynleri, davranışlarıyla çocuklarına pozitif yönde etki etmeleri ve onları desteklemeleri çağrısında bulundu. Sınav sonucu ne olursa olsun, her fırsatta, 'Kazansan da kazanmasan da hala sen bizim çocuğumuzsun. Sınav sonunda bizim sevgimizden ne birşey eksilecek ne de bir şey artacak' duygusunun çocuğa hissettirilmesi gerektiğini belirten Arslan, "Sevgi gösterisine bir standart konulması lazım" dedi. Arslan ayrıca, sınav günü bütün ailenin çocuğa destek amacıyla yanında gitmesinin de, daha büyük bir strese yol açtığını söyledi.
Final Dergisi Dershaneleri Rehber Öğretmeni Mehmet Arslan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, sınava hazırlık döneminde işin en zor bölümünün anne-babalara düştüğünü ifade ederek, "Çocuğuna çok güvenen ve güvendiğini sürekli söyleyen aileler, çocuğun üzerinde inanılmaz bir baskı oluşturuyor. Çocuk, 'Ya annemin, babamın beklentilerini karşılayamazsam', 'Ya onları hayal kırıklığına uğratırsam, bana çok güveniyorlar' diye baskı altında kalıyor. Aileler tabii ki çok iyi niyetli, ancak motive etmek adına söyledikleri bazı sözler, tam anlamıyla 'kaş yapayım derken göz çıkaran' türden" diye konuştu.

'SINAV DÖNEMİNDE DEVREYE GİRMEYİN'
Bu dönemde anne-babanın devrede olmasına karşı olduğunu vurgulayan Arslan, "Çünkü bu, ergenliğin başladığı, çok şanssız bir dönem. Birtakım fiziksel, duygusal değişimlerin, çocuğun kendini ispat etmeye, 'Anne artık ben çocuk değilim, artık bana çocuk gibi davranmayın' mesajını her fırsatta vermeye çalıştığı bir dönem. Böyle bir dönemde çocuklar sınava giriyorlar. Aile, 'Hadi bakalım şunu da çöz' dediği anda, çocuk inadına çözmez. 'Bana çocuk gibi davranma, ben ne zaman çözeceğimi biliyorum' der. Bu dönemde öğretmenler ve arkadaş çevresi çok etkilidir. Onların devreye girmesi çok daha etkili olacaktır" dedi.
Rehber Öğretmeni Arslan, bazen ailelerin, çocuğun hatalarını veya eksiklerini bildikleri halde söylemediklerini, ama hissettirdiklerini kaydederek, "Belki söyleseler çocuk açısından çok daha iyi. Onun için de ailelerin davranışları, sözlerden çok daha etkili oluyor. Anne-babaların sözleriyle değil, davranışlarıyla çocuklarına pozitif yönde etki etmeleri ve onları desteklemeleri lazım" diye konuştu.
Bir kere sınav sonucu ne olursa olsun, her fırsatta, 'Sen bizim çocuğumuzsun. Kazansan da kazanmasan da hala sen bizim çocuğumuzsun. Sınav sonunda bizim sevgimizden ne bir şey eksilecek ne de bir şey artacak' duygusunun çocuğa hissettirilmesi gereğine dikkat çeken Arslan, "Sevgi gösterisine bir standart konulması lazım. Eğer deneme sınavında öğrenci yüksek bir puan aldıysa, anne-baba çocuğu daha çok sevmeye başlıyor. Çocuk da, 'Demek ki annem- babam yüksek puan aldığımda beni daha çok seviyor, puan düşerse beni daha az sevecekler' duygusuna kapılıyor, ki bu çok kötü. Bu yüzden anne-babaların, onlara özel ve önemli insanlar olduğunu davranışlarıyla hissettirmesi lazım. Çocuklar zaten sınav stresiyle panikteler. Her fırsatta, 'Hadi oğlum çalış' denerek çocuğu daha fazla panikletmemeliyiz" dedi.

'ÇOCUK İSTEMİYORSA SINAVA GİTMEYİN'
Arslan, bazen sınav günü bütün ailenin sınava gittiklerini hatırlatarak, "Anne, baba, büyükanneler, dedeler, amcalar, teyzeler. Evet aileler çok iyi niyetli bir şekilde çocuğa destek olmak amacıyla sınava götürüyor ama çocuk daha büyük bir stresin altına giriyor. Normalde okula giderken çocuğu böyle mi götürüyorsunuz? Hayır. O zaman, şimdi de yanında bütün aile olarak gitmeyin. Çocuk istemedikten sonra sınava yanında gitmenizin bir anlamı yok" diye konuştu.
Sınava hazırlık döneminde en büyük sorunun ergenlik olduğunu anlatan Rehber Öğretmeni Mehmet Arslan, "Belki bu sınav 5. sınıf sonunda yapılsa, hiç problem olmazdı. Çocuk üzerinde her türlü yaptırım gücünüz vardı. Ama artık öyle değil. Aradan 3 yıl geçti. Bu dönemde çocukların en büyük şikayeti, anne-babalarının çok baskıcı olması yönünde. Burada anne-babalara asla bir şey demiyorum. Ama çocuklar böyle hissediyorlar. Kimi anne-babasının çok ilgili olmasından, kimi ise çok ilgisiz olmasından şikayet ediyor. Çünkü çocuklar kendi başarısızlıklarının sebebini kendilerinde aramazlar" dedi.
Arslan, çocukların performanslarını aşağıya çekecek tek şeyin, içinde bulundukları psikolojik durum olduğunu vurgulayarak, eğer anne-baba, çocukların üzerine bir gece önceden veya o sabah gereksiz yükler koymazsa, çocuk sınavın ilk 15-20 dakikasında stresini atarsa, o sınavda çocuğun başarılı olmaması için hiçbir sebep kalmaz" diye konuştu.
MERAL BOL - İSTANBUL (İHA)
Yayın Tarihi : 11 Mayıs 2004 Salı 14:00:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?