Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü, ’yirminci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketlerinden biri’ olarak nitelendirdi.

Putin: Rusya atacağı demokrasi adımlarına kendisi karar verir

Putin, bu görüşlerini her yıl parlamentoda yaptığı ve Rus televizyonlarından canlı yayınlanan ulusa sesleniş konuşması sırasında dile getirdi.

Rusya Başkanı’na göre, 1991 yılında SSCB’nin parçalanması, gerçek bir dramın yaşanmasına sebep oldu. Zira, milyonlarca Rus vatandaşı, Rusya Federasyonu dışında kaldı.

Moskova muhabirimiz Damian Grammaticus, Putin’in konuşmasında seçtiği dilin neredeyse nostaljik olarak tanımlanabileceğini söyledi.

Görünen o ki, Putin ve pek çok Rus, ülkenin Sovyet döneminde sahip olduğu uluslararası otorite ve prestije özlem duyuyor.

Putin, görevde olduğu dönemde, Sovyetler’in çöküşünden bu yana Kremlin’e en fazla yetki veren kişi.

Yaptığı ulusa sesleniş konuşması ise bu yetkiyi Rus halkının yaşam standartlarını yükseltmek; özgür ve demokratik bir ülke inşa etmek için kullanacağı mesajını taşıyor.

Vladimir Putin, ayrıca Rusya’nın ’demokrasi yolunda atacağı adımlara ve koşullara kendisinin karar vereceğini’ vurguluyor.

Rusya Federasyonu Başkanı Putin, Kremlin’e çok fazla yetki verdiği gerekçesiyle sıklıkla eleştiriliyor. Bu eleştirilerin en başında da eyalet valileri ve meclis üyelerinin seçmlerindeki yaptığı tartışmalı değişiklikler geliyor.

Putin’e yönelik eleştirilerin bir diğeri de basının kontrolünü tek elde toplamış olması.

Putin konuşmasında daha adil bir basın ortamı sağlama, hükümetteki yolsuzlukların önüne geçme ve sözleri de verdi.

Rusya’ya yatırım

Vladimir Putin, ayrıca yaşamını ülke dışında sürdüren Rusların da sermayeyi Rusya’ya döndürmeleri yönünde cesaretlendirilmeleri gerektiğini söyledi.

Putin, beyan edilmemiş gelirlerin yüzde 13’ünün vergi olarak verilmesi çağrısı yaptı.

Vladimir Putin, 2004 yılında ezici çoğunlukla bir kez daha seçilmesinden bu yana ikinci kez ulusa sesleniş konuşması yapıyor.

Putin konuşmasında, terörle mücadele konusunda hükümetin çabalarına da değinerek ’hâlâ çok güçlü’ diye tanımladığı sorunla mücadele için radikal yaklaşımların denenmesi çağrısında bulundu.