BM raporuna göre tsunaminin etkilediği birçok bölgede içme suyu kaynakları tuzlu su ve kanalizasyonla kirlenmiş olabilir. Sri Lanka’da neredeyse her kuyunun etkilenmiş olabileceği düşünülüyor.

Uzmanlar, kimi yerlerde insan sağlığına zararlı zehirli atıkların, çöken binalardaki asbestin içme suyuna karışmış olabileceğine işaret ediyor.

Bu rapor, 26 aralık günü meydana gelen felaketten bu yana çevreye verilen hasarı ölçmek amacıyla girişilen ilk araştırmanın ürünü.

Endonezya, Maldivler, Seyşeller, Somali, Sri Lanka, Tayland ve Yemen’de yapılan incelemelere göre sığ kuyular ve yeraltı su kaynakları özellikle küçük adalarda tuzla kirlenmiş durumda.

Tarım arazisinin de tuzlu sudan olumsuz etkilendiğini kaydeden bilimadamları, kısa vadede mahsülün verimsizleşeceğini söylüyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın önayak olduğu araştırmada, tsunami felaketinin yaklaşık 250 bin kişinin ölümüne yol açtığına dikkat çekiliyor.

Buna karşın, vahşi hayvanların genelde tsunaminin şiddetinden korunmasını bildiği düşünülüyor.

Ancak Sri Lanka’dan gelen haberlere göre, balıkçılığın aldığı darbe yüzünden yöre halkı büyük miktarlarda deniz kaplumbağası yemeye başladı. Rapor, Seyşeller’de de tsunaminin yerle bir ettiği kumsallarda deniz kaplumbağası yumurtalarının yok olduğunu yazıyor.

On binlerce balıkçı ağının okyanus açıklarına sürüklendiğini söyleyen araştırmacılar bu durumun sadece balıklara değil kuşlara ve memelilere de zarar verebileceğini belirtiyor.

Birleşmiş Milletler uzmanları, mercan adacıklarının set çektiği ya da üzerinde bitki örtüsünün bulunduğu kum tepecikleriyle korunan sahillerde ise tsunaminin yol açtığı zararın da nispeten daha az olduğunu söyleyerek, bu tip yerleri koruma altına almanın önemine dikkat çekiyor.