17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Tahliye olan ülkücülere destek

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bahçelievler'de 7 TİP'liyi öldüren eski ülkücülerin 3. yargı paketiyle tahliye edilmesine tepki gösteren çevrelere sert çıktı. Bahçeli, "Bahçelievler edebiyatının çığırtkanlığını yapanların, nedense Adana ve Ümraniye’de yaşanan dramları ve katliamları en azından insanlık adına bile itiraf edememeleri kendileri adına utanç vesikasıdır" dedi.

Bahçeli, partisinin Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Üçüncü yargı paketinin yürürlüğe girmesiyle 12 Eylül öncesindeki olaylardan dolayı cezaevinde tutulurken tahliyelerine karar verilen bazı ülkücülerin maruz kaldıkları muameleler ve hakaretlerin, belli çevrelerin nasıl haddi ve seviyeyi aştıklarını gayet net olarak gösterdiğini belirten Bahçeli, bu kapsamda adaletin sağlanmasına ve hukuktaki eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesine tahammül edemeyen malum mihrakların, geçmişin kabuk bağlamış yaralarını kaşıyarak tekraren ideolojik saflaşmayı teşvik etmeye çalıştıklarını kaygıyla izlediklerini ifade etti.

Bahçeli, "12 Eylül öncesinde Marksist ve bölücü kesimin sayısız cinayetleri anayasal düzene karşı işlenen tek suç kategorisine sokularak yalnızca bir cezaya çarptırılması, buna karşılık ülkücülerin suçlanmasına neden olan her olayın adli suç kapsamına alınarak ayrı ayrı değerlendirilmesi geçmişte haksız ve eşitsiz bir uygulamanın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu adaletsizliğin ve eşitsizliğin düzeltilmesi için Meclis’te saygı duyulması gereken bir karar alınmış ve bu doğrultuda irade tecelli etmiştir. Ve geçmişteki üzücü hadiselerden dolayı demir parmaklıklar ardında tutulan bazı kişilerin cezalarının infazı durdurularak serbest kalmaları mümkün olmuştur. Ne var ki bu gelişme karşısında birden bire tartışma ve eleştiriler zirve yapmıştır. Eski tüfekler, anamuhalefet CHP’nin sözcüleri, medya ve değişik sivil toplum kuruluşlarına yuvalanmış 12 Eylül öncesinin aşırı uçları hezeyan içinde ortalığı velveleye vermiş ve ayağa kaldırmıştır. Özellikle CHP’nin bölücülük konusunda heyecanlı ve istekli bir genel başkan yardımcısının, Meclis’i sözüm ona katilleri kurtarma yeri olarak göstermeye çabalaması asıl ve gizli çarpık anlayışını deşifre etmesi bakımından anlamlı olmuştur. Bu kapsamda nefret dehlizinde insanlıklarını kaybeden güruh, ülkücülerin ne katilliğini ne de faşistliğini bırakmıştır.Manşetler Bahçelievler’deki yedi TİP’linin öldürülmesini tekrar ısıtmış, bunun üzerinden ülkücü düşmanlığı yeniden hortlatılmak istenmiştir.Klasikleşmiş ve klişe haline gelmiş bu bayat taktiklerin, ajitasyona dayalı bu tahrik kampanyasının milletimizin gönlünde makes bulması elbette mümkün değildir. Bu itibarla bizim içimiz rahat, vicdanımız müsterihtir" şeklinde konuştu.

"ADANA'DA 6 ÜLKÜCÜ ÖĞRETMEN KARDEŞİMİZİN CANİCE KATLEDİLMESİNİ AĞIZLARINA ALMIYORLAR"

Yıllardan beri devamlı surette 12 Eylül’den önce Marksistlerin, devrimcilerin ve bölücülerin mağdur, milliyetçi-ülkücü hareketin ise saldırganlığın adresi olduğu tezi ve iftirasının gündemde tutulduğunu anlatan Bahçeli, "Sanki devrimciler sütten çıkmış ak kaşık gibi takdim edilmiştir" diye konuştu. Bu hayasız, vicdansız ve insafsız propagandanın medyada hasbelkader yer bulmuş eski militanlar tarafından sürekli servis edildiğini anlatan Bahçeli, milliyetçi-ülkücü hareketin yargısız infazlarla her fırsatta yüz yüze kaldığını ve sınandığını belirtti. Bahçeli şunları kaydetti: "Bir defa katillik gibi kabul edilemez bir hakaret ve suçlamayla ülkücüleri yan yana getirmeye çalışanlar önce sicillerine bakmalı ve kanına girdikleri milliyetçilerin vebalini ödemelidir. Bahçelievler olayının üzerinde tezgah kurarak ülkücü avına çıkan ahlaksızlar, 1980 öncesinde binlerce milliyetçi-ülkücüye nasıl kıyıldığını insanlıkları az da olsa iflas etmemişse hatırlamaya çalışmalıdır. Meydana çıkan şu çelişki abidesine bakınız ki, Bahçelievler’deki yedi TİP’linin ölümünü istismar ederek bitmeyen bir husumetin temsilciliğine soyunanlar, mesela 18 Eylül 1979 tarihinde Adana Endüstri Meslek Lisesi Lojmanlarında altı ülkücü öğretmen kardeşimizin canice katledilmesini nedense hiç ağızlarına almamışlardır. Ayrıca 15 Mart 1978 tarihinde Ümraniye’de, beş ülkücü işçiye insanlık dışı yol ve yöntemlerle canavarca düzenlenen saldıranları kimse ikrar etmemiş ve bunu da kınamamıştır. Bu hunhar olayların failleri hukukun yanlış yorum ve değerlendirmesinden dolayı idam ve müebbet cezası almadan belli bir süre cezaevinde kaldıktan sonra salıverilmişlerdir. Bu aşamada sormak lazımdır ki, Bahçelievler’de ölenler insandır da, Adana, Ümraniye ve daha bir çok yerde canları alınan dava arkadaşlarımız önemsiz ve değersiz varlıklar mıdır?

Ölümde bile taraf tutan, kinlerini dökülen kanlarla bileyen merhametsiz ve sevimsizler üzülerek görüyorum ki her fırsatı değerlendirerek milliyetçi-ülkücü hazımsızlığı zinde ve diri tutmaktadırlar. Bunlar için 30 bin kişinin katili İmralı canisi bile özgürlük ve hak mücadelesi veren ve serbest kalması gereken birisidir ama geçmişte yalnızca meşru müdafaasını yapan ülkücüler katildir. Aslına bakarsanız çifte standartçı bu bakışın Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük konularını dillendirmesi, bu alanlardaki geriliğimizin ve yetersizliğimizin önemli nedenlerinden bir kısmı olarak karşımızdadır. Bahçelievler edebiyatının çığırtkanlığını yapanların, nedense Adana ve Ümraniye’de yaşanan dramları ve katliamları en azından insanlık adına bile itiraf edememeleri kendileri adına utanç vesikasıdır."

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI GÜNAY'A İSTİFA ÇAĞRISI

12 Eylül öncesindeki hadiselerden belli bir süre sonra bölücü ve yıkıcı militanlar zaman aşımından yararlanarak serbest kalırken, hukuki yaptırıma uğramış olan dava arkadaşlarının yıllardan beri cezaevinde kalmak durumunda kaldıklarını ve cezalarını çektiklerini ifade eden Bahçeli, bundan sonra bu kişilere hala katil yaftası vurulmasının büyük bir izansızlık ve vicdansızlık olduğunu söyledi.

Bu marazi, sakil ve sefil bakışın yanlılığının, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin tahrip edilmesine de ortam hazırladığını kaydeden Bahçeli, "Hükümetin ideolojik nakille monte edilmiş bir bakanın serbest kalanlar için dile getirdiği, 'vicdan azabı çekiyorum' ifadeleri gerçekten de samimiyse, bu şahsın gereğini yapıp görevinden istifa etmesi erdemli ve makul bir davranış olarak değerlendirilecektir. Şayet geçmişin acı hadiseleri üzerindeki kapakların kaldırılması konusunda ısrar ve niyet varsa muhataplarına çağrım şu olacaktır: 1960 sonrasında meydana gelen tüm olaylar neden ve sonuçlarıyla masaya yatırılmalı ve tarafsızca ele alınmalıdır. Kimin şiddet yanlısı, kimin saldırı meraklısı ve kimin elinde silahlarla olayların başlatıcısı olduğu tespit edilmelidir. Sosyal ve siyasal nitelikli suçların, hangi ideolojik mahzenlerde mayalandırıldığı, bunun karşılığında hangi amaç ve emellerin izlendiği belirlenmelidir. Gerekirse Meclis’te kurulacak bir komisyon marifetiyle 1980 öncesinin tüm olayları incelemeye tabi tutulmalıdır. Biz geçmişin muhasebesini ve kapsamlı analizini yıllardan beri yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.

Bu itibarla lazım gelen sonuç ve dersleri çıkardığımızı herkes bir kez daha anlamalıdır. Şu da unutmamalıdır ki, bizim mazimizde pişmanlıklarımız değil, bir davaya inanmışlığın ve adanmışlığın aziz hatıraları vardır. Bunun için malum hiç kimse bize, kendi tortulu ve küflü akıllarınca yol göstermeye, suçlamaya ve itham etmeye kalkışmamalıdır. Böyle bir niyetleri varsa kendilerine bakmalı, geçmişi bugüne taşıyarak yeni düşmanlık tohumları ekmekten uzak durmalıdırlar. Ancak bunda da ısrarlı olurlarsa bu kendi bilecekleri bir şeydir ve milliyetçi-ülkücü hareketin herhangi bir şeyden korkması ve çekinmesi hiçbir şart altında söz konusu olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

iha
Yayın Tarihi : 18 Temmuz 2012 Çarşamba 16:14:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Latif Kara. IP: 95.15.199.xxx Tarih : 18.07.2012 19:54:24

Sayın Işık ın belirttikleri - demek ki - ne kadar doğruymuş; sen de, işte onlardan birisin !... (bu yorumumun diğer başlığı; "rezil siyaset" olarakta geçerlidir)


KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 18.07.2012 19:18:41

sayın bahçeli  insanlıkdan nasibini almamış  kendini bilgili yada üstün kişi sananlar birgün elbetde hiç bir değerleri olmadığını anlıyacaklardır bunlardan biride sizsiniz katili savunan katilin ta kendisidir  bu isder sağcı isder solcu isder islamcı olsun  dinimiz islam kitabımız kuran ve kuranda CENABI HAK  hiç ama hiç kimseye öldürme izni vermemişdir  o öldürülen gençlerden biri benim çok yakın arkadaşımın oğlu idi  ve dinine bağlı elinden geldikçe ibadetini yapanlardandı sadece suçu  mali durumunun yetersiz olması dolayısıyla aynı arkadaşlarla bir evi paylaşmakdı ve sizin arka çıkdıklarınız onları katletdi   dilerim aynı acıyı sizde tadasınız ama size koymaz çünkü sizde eski ülkücü militanlardansınız  sadece ateşi maşa ile tutmasını bilenlerdensiniz ama insanlıkla  hiçbir bağlantınız yok çünkü bilmeniz gerekki canı veren HAKTAALADIR  ve sadece onun izin verdiği AZRAİL  bu işi yapar yoksa siz ve arkadaşlarınız azrailin  yardımcılarımısınız  bakalım bu gün seviç ve gurur duyduğunuz gibi ahiretde hesap verirken de başınız dikmi olacak  göreceğiz  biz alacaklarımızı yevmil kıyamete bırakdık orada görüşürüz .