19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

'Tantan, Berna Yılmaz'ı kaçırtacaktı'

Sadettin Tantan’ın İçişleri Bakanı olduğu dönemde cezaevine giren ve tüm şirketlerini devretmek zorunda kalan Reklamcı Nail Keçili, işlerini yeniden kurmak için start verdi. Keçili bugün, şirketinin başına geçiyor ve reklam dünyasındaki yerini almaya hazırlanıyor.

Keçili, bunun yanı sıra dün bir yemekte, Hürriyet, Sabah, Vatan ve Milliyet’in genel yayın yönetmenleriyle buluştu. Ve bu yemekte dört gazeteciye bir de mektup verdi. Mektupta, "Sadettin Tantan, Berna Yılmaz’ı kaçırtacaktı. Bana bu bilgiyi, Mesut Yılmaz verdi" yazıyor.

Mektubun içeriğini köşesinde yayınlayan Vatan Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu, önce dünkü yemeği, ardından da Keçili’nin mektubunu aktardı:

Dün öğle yemeğinde Vepa Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Öztarhan ile eşi Deniz Öztarhan’ın konuğuyduk. Süreyya yatındaki davet dünya kozmetik devi Estee Lauder’ın Yönetim Kurulu Başkanı Leonard Lauder ve eşi Evelyn Lauder onuruna verildi. Yemekte benimle birlikte Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Sabah Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan ve Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz da vardı.

Yemekteki sohbeti, Vepa ve Estee Lauder’m öyküsünü ekonomi sayfalarımızda bulabilirsiniz, ben yemeğin bitiminde olan ilginç bir olayı anlatmak istiyorum.

Davet sahiplerinden biri, bir zamanların en büyük reklam şirketi Cenajans’ın patronu Nail Keçili’nin kızı Nazlı Keçili’ydi. Nazlı Keçili, Vepa Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Öztarhan’ın büyük oğlu Önder Öztarhan’ın eşi.

2 saat kadar süren Boğaz gezintisinin ardmdan Süreyya yatı, Çırağan Oteli’ne yanaşırken, veda faslı sırasında Nazlı Keçili 4 büyük gazetenin genel yayın müdürlerine birer mektup verdi. Zarfın ön yüzünde Cenajans Reklamcılık, M. Nail Keçili yazıyordu. Arkasında ise "Confidential-Gizlidir" damgası vardı.

Gazeteye gelip mektubu okuduğumda şaşkına döndüm. Mektupta 2000 yılının yaz aylarında başlayan banka operasyonları, dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ı ilgilendiren çok ilginç iki cümle vardı. Mektubun tam metni aşağıda. Önce mektubu okuyun, sonra bu gizli mektubu neden yayınladığımızı anlatmaya çalışacağım:

İşte mektup
Değerli dostum,

Yaklaşık 3.5 sene önce bir öğle vakti şu anda bomboş, yeni istikbalini bekleyen Cenajans binasında televizyonda beyanat veren Tantan Efendi’nin hakkımdaki ithamlarını şaşkınlıkla seyrettim.

İftira etmek buymuş demek... Tansiyonum 25’e çıktı, beyin damarlarımda bir zedelenme geçirdim ve sonraki serüveni biliyorsunuz.

Yetkisiz olduğunu defalarca avukatlarımın ve benim ilk sorgulama gününden itibaren belirtmemize rağmen bir savcı Tantan tazyiki ve taktiği ile beni ilgim, alakam olmayan sebeplerle itham ederek Ankara’da tutuklattı. Ulucanlar Cezaevi’nde 9.5 ay yattım. Sonra ben yetkisizmişim dedi ve elindeki bütün evrakları İstanbul’a gönderdi. İstanbul DGM’ye gelen ısrarlar üzerine ikinci bir tutuklama verildi. Gerekçeler yine gerçek dışı ve asılsızdı. Mahkemeleri takip etmektesiniz. Adaletin gerçek biçimde tecellisini birlikte göreceğiz.

Bu siyasi gaddarlığın bana maliyeti itibarıma ilaveten 20 şirketin batması, yüzlerce insanın işsiz kalması, sektöre gelen ağır darbe, bazı yazarların bilgisizce ithamlarına muhatap olmam ve 1999 yılında 100 milyon dolar vergi vermiş ve dünya listelerine girmiş Cenajans’ın sıradan bir şirket olması oldu. 1,5 sene hapishanede yatırdılar beni. Aile servetim uçtu gitti, sağlığımı ciddi olarak kaybettim. Özgürlüğümü kazandığımda inzivaya çekildim. Sonra bir gün Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5 saat taşları ortaya döktük ve anladım ki Mesut Bey kendisinin ayağına çok bastığımı zannederek, başıma gelen operasyonlar bizzat onun onayıyla, tamamen siyasi yapılmış. Bana Tantan’la arası bozulunca bir gece Tantan’ın Berna Hanım ’ı kaçırtmaya kalkışmasına kadar anlattı. Bunlar tarihe geçecek bilgiler. Simdi ben bugün itibariyle İstanbul’a yeniden işlerimin başına dönüyorum. Ve her konuda konuşmaya, çalışmaya, eski dünyamı yakalamaya kararlıyım. Hodri meydan... Size bizzat duyurmak istedim.

Saygılarımla

M.Nail Keçili

Neden yayınladık?
Bana göre Nail Keçili, bir dönemin sırlarını aydınlatabilecek işaret fişeğinin fitilini iki cümleyle ateşledi: "Bir gün Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5 saat taşları ortaya döktük ve anladım ki Mesut Bey kendisinin ayağına çok bastığımı zannederek, başıma gelen operasyonlar bizzat onun onayıyla, tamamen siyasi yapılmış. Bana Tantan’la arası bozulunca bir gece Tantan’ın Berna Hanrm’ı kaçırtmaya kalkışmasına kadar anlattı." Bu cümlelernden sonra "Hodri meydan" diyerek her konuda konuşmaya hazır olduğununu da söylüyordu. Hemen Keçili’yi aradım ve VATAN’ın röportaj talebini ilettim. "Şu an İstanbul dışındayım. Yarın (bugün) sabah İstanbul’da olacağım. Her şeyi anlatmaya hazırım" cevabını verdi. Bu cevap üzerine mektubun gizliliğinin kalmadığına karar verdik. Keçili’yle bugün her şeyi konuşacağız. Keçili ne anlattıysa yarın virgülüne dokunmadan yayınlayacağız. Sanıyorum bir dönemin sırları açığa çıkacak.
KENTHABER
Yayın Tarihi : 3 Ağustos 2004 Salı 12:37:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?