İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde Batı geleneğindeki Türk plastik sanatlarıyla ilgili en geniş koleksiyon bulunuyor. Duvarlarını Osman Hamdi Bey'den İbrahim Çallı'ya, Komet'ten Nuri İyem'e kadar tanınmış ressamlarımızın çalışmalarının süslediği müze ne yazık ki ilgi görmüyor.
Dolmabahçe Sarayı'nın arkasındaki çınarlı yolu takip ederek Beşiktaş, Akaretler'e doğru ilerliyorsunuz. Çınarların bittiği noktada, ayakta kalmakta zorlanan nadide bir çınar daha var. Kaybolmasın diye saklanmış da, sonra orada unutulmuş sanki... Birçoğumuzun defalarca önünden geçtiği halde farkına bile varmadığı, içinde Batı geleneğindeki Türk plastik sanatlarıyla ilgili en geniş koleksiyonu barındıran İstanbul Resim ve Heykel Müzesi.
Geniş kanatlı dış kapısından girip parke taşlı yolu geçtiğinizde müze bahçesi çıkıyor karşınıza... Vaktiyle birçok heykelin sergilendiği, havuzunda Beşiktaş'ın ünlü aşık kuğuları Aliş ile Zeynep'in yüzdüğü bu bahçe artık müzeye yasaklı! Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi'nin (KEİPA) kullanımında olan bahçe için müze yetkilileri "Girmemize izin vermiyorlar" diyor. Bir tür meydan okuma mıdır bilinmez, müzenin aksi bütün ihtişamıyla gün boyu havuzda parlıyor.
İçi de dışı kadar ihtişamlı olan bu müzeyi günde sadece 70 kişi geliyor. Oysa ona yürüme mesafesiyle yarım saat uzaklıktaki İstanbul Modern'in hareketliliği hiç azalmıyor. Müzeyi hafta içi 1500, hafta sonu 2 bin 500 kişi geziyor. Sakıp Sabancı Müzesi'nin ortalama ziyaretçi sayısı ise 1000. Rahmi M. Koç Müzesi için bu rakam 1450, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi için de 600.
Peki bu karşılaştırma doğru mu? Picasso'yu, Fikret Mualla'yı dört başı mamur sergilerle izleyicisine sunan bu müzelerle İstanbul Resim Heykel Müzesi'ni karşılaştırmak ne kadar gerçekçi?
İçeri buyurun; kararı siz verin...
17 adet Osman Hamdi
Giriştesiniz... Karşınızda sağlı sollu iki merdiven... Merdivenin balkon kısımlarında gördüğünüz Fahri Kaptan, Kasımpaşalı Hilmi gibi fotoğraftan yararlanarak resim yapan ilk asker kökenli sanatçıların saray ve saray bahçesi konulu çalışmaları... Müzenin üst katında balkonlarla bağlantılı alanda gördükleriniz, Osmanlı dönemi heykelleri: İsa Behzat, Yervant Oskan...
Başınızı sola çeviriyorsunuz. Duvardaki Osman Hamdi'nin ünlü "Sarı Cübbeli"si... Hepsi bu değil. Müzede bir de Osman Hamdi Salonu var. Ve içinde tam 10 adet Osman Hamdi tablosu. Oğlunun ve kızının çocukluk portreleri, eşini resmettiği ünlü "Mimozalı Oturan Kadın", evi, arkadaşı... Dünyanın başka bir müzesinde, bu çapta bir ressama salonlar ayrılacağı kesin. Oysa içinde bulunduğunuz, duvardaki resimlerin birbiriyle yarıştığı küçük bir oda. Bu arada, aklınızda olsun müzenin deposunda yedi tane daha Osman Hamdi var.

Çatlak döşemeler
Osman Hamdi'den ayrılabilirseniz, hemen yanındaki odada Süleyman Seyid, Şeker Ahmet Paşa gibi Avrupa'da eğitim almış asker kökenli sanatçıların eserlerini görebilirsiniz. Ama dikkatli olmanız gerek. Çünkü kapı girişindeki tahta döşeme çatlamış, her an topuğunuz takılıp... Mazallah!
Devam ediyoruz. Bu kez Halife Abdülmecit Efendi'nin büyük boy yağlıboya tablosu "Zeybekler", sağında ve solunda Hoca Ali Rıza'lar, yan duvarda da Ömer Adil'in "Sanayi-i Nefise'nin Kızlar Atölyesi"...
Koridor boyunca gördükleriniz ise ilk kadın sanatçılarımız Melek Celal, Mihri Müşfik, Hale Asaf... Sıkı durun: Bu koridora bağlı salonlardan birinde İbrahim Çallı'nın "Çingene Kızlar"ı ve "Manolyalar"ı var. Aynı koridorun geçtiği merkez salonda ise Hadi Bara, Kamil Sonad, Mahir Tomruk, Nermin Faruki İzsürer heykelleri.
Kapı aralığını geçip sanat tarihi ve plastik değerler açısından çok önemli bir eserle göz göze geliyorsunuz: Halife Abdülmecit'in yaptığı "Sarayda Beethoven". Ki bu resimde halifenin kendisi de dinleyiciler arasında.
İlerleyen salonlarda Zeki Kocamemi, Ali Avni Çelebi... Ve derken Sabri Berkel'ler... Sanatçının çalışmalarının neredeyse yüzde 98'i bu müzede. Berkel hem müze müdürlüğü yapmış hem burayı atölye olarak kullanmış. Berkel tablolarının önündeki büyük salonda ise Nejad Melih Devrim ve Fahrelnissa Zeid'in birer tablosu. Müzede anne oğlun 15'e yakın eseri bulunuyor. Aynı bölümde Zeki Faik İzer'in "Kuşlar"ı, Bedri Rahmi'nin birçok resmi... Tamer Başoğlu, Şadi Çalık, Ali Teoman Germaner, Hakkı Karayiğitoğlu ve Mehmet Aksoy'un heykelleri...
Bir başka salonda biraz daha günümüze yaklaşıyorsunuz: Ömer Uluç, Mustafa Ata, Dinçer Erimez, Güngör Taner, Komet, Devrim Erbil, Burhan Doğançay, Ferruh Başağa, Nuri İyem, Adnan Çoker, Özdemir Altan, Cemal Bingöl ve Altan Gürman, Utku Varlık...
Müridoğlu'nun 'Çıplak'ı
Şimdi de sizi sarayda erkek hamamı olarak bilinen bölüme alalım. Yaklaşık 1,5 yıl önce sergilenebilir hale getirilen ve Zühtü Müridoğlu Salonu adını alan alanda Müridoğlu'nun 10 kadar heykelinin yanı sıra ünlü "Çıplak"ı da yer alıyor. Müzenin depolarında ise Zühtü Müridoğlu'na ait 3 bin kadar heykel, desen, defter, kalıp...
Bu müzede yabancı ressam yok mu demeyin. Tabii ki var. O koridorda hayranlıkla baktıklarınız Salvatore Valeri, Joseph Varnia-Zarzecki, Morris Utrillo, Andre Derrain, Leopold Levi, Eduard Kayser, L. Franquet, Spiridon, Amadeo Preziosi... Her biri ciddi anlamda dünya piyasasında kabul gören ressamlar.
Depolarda da Ayvazovski'nin küçük boyutlu resimlerinden Picasso'nun desenlerine kadar yine birçok yabancı sanatçıya ait eserler var. Şimdi biz soralım: Günde 70 kişinin ziyaret ettiği İstanbul Resim Heykel Müzesi ile binlerce ziyaretçisi olan özel müzeleri karşılaştırmak ne kadar gerçekçi?
"İstanbul Adliye Sarayı müzeye uygun"

Bu yıl, müzenin acil restorasyon ihtiyacıyla ilgili çıkan haberlerden sonra şubat ayında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, müzeyi ziyaret edip destek açıklamasında bulundu. 7 Nisan'da ise restorasyon için devletten 10 yıl boyunca verilmek üzere 3 milyon YTL'lik yardım sözü geldi. Müze müdürü Prof. Dr. Ferit Özşen, ödenek çıktıktan sonraki gelişmeleri ve hareket planını anlattı.
Son durum nedir? Söz verilen para ilgili hesaba yattı mı?
Para, bir ay önce TBMM özel hesabına aktarılacaktı. Ama bir türlü aktarılamadı.
Bu gecikmenin nedenini sordunuz mu?
Milli Saraylar'a sordum, konunun üzerinde çalıştıklarını söylediler ama henüz bir ses çıkmadı.
Restorasyonu kim planlayacak?
Milli Saraylar'ın özel ekibi karar verecek.
Restorasyon ne zaman başlayacak?
Kesin bir tarih vermediler ama söz konusu bütçe yılı içinde bu işlerin bitirilmesi lazım.

"En çok 500 eser sergilenebilir"
Peki, restorasyonda öncelik saraya mı verilecek, çağdaş müzecilik standartlarına mı?
Sarayın kendi özel mimarisine zarar verilmemesi birinci planda tutuluyor. Eski yönetimler, müzeyi korumak adına beton panolar yaptırmışlar. Sanıyorum ki 70-80 ton fazladan ağırlığı var müzenin. Onları kaldırıp daha modern malzemelerle binanın restorasyonunu yapacağız. Çatı onarılacak, zemindeki oynamalar düzeltilecek. Rutubete karşı önlemler alınacak. Sarayın kullanılmayan mutfakları depo haline getirilip rehabilite edilecek. Ardından da nakışların restorasyonuna geçilecek ki asıl para alacak şey onlar.
Sergilenecek eser sayısı artacak mı?
Yeni düzenlemelerle en çok 500'e çıkarabiliriz.
Sergileme sorununuz hep olacak gibi görünüyor... Bu nasıl çözülür?
İçimden geçen, dünya kültür başkenti olmaya aday bir şehrin belediyesinin bu kadar birikimi olan bir müzeye yeni bina vermesi. Cumhuriyet öncesi yapıtlar mevcut müzede sergilensin, Cumhuriyet sonrası da yeni binada...
Aklınızda bir yer var mı?
Evet. Sultanahmet'teki İstanbul Adliye Sarayı Okmeydanı'na taşınacak. Boşalan bina, turistik ve merkezi bir çevrede olduğu için müzeye uygun. Kolay ulaşılabilir bir noktada. İkinci yer de Şişli'deki Bomonti Bira Fabrikası. Zaten karşısındaki eski malt fabrikası Mimar Sinan Üniversitesi'ne (MSÜ) verildi, inşaatı sürüyor. Diğeri de verilirse, alan geniş olduğu için müzeyle birlikte son derece fonksiyonel bir kültür merkezi oluşturulabilir.

"Lütfen bahçemizi geri verin"
Restorasyondan sonra müzenin bir kafeteryası, hediyelik eşya dükkanı olacak mı?
İki tane büyük balkonumuz var. Restorasyondan sonra ziyaretçilerimiz bu balkonlarda oturup dinlenebilecek; hiçbir şey yapamasam, bu balkonlara hazır kahve makineleri aldıracağım... Yanımızdaki bahçenin alınması için de çok uğraşıyorum.
Bahçe kime ait?
Bahçe bizim aslında. 1937 yılında Meclis'in aldığı karar var. Ama bahçeyi aynı alanda bulunan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi kullanıyor. Demirel zamanında kurulmuş bir işbirliği derneği bu. Derneği koruyan polisler bahçeye girmemize izin vermiyor. Oysa bahçenin sulanması için harcanan su faturasını bile biz (MSÜ) ödüyoruz. Zamanında orada heykel sergileri açtık defalarca; bunu yine yapmak istiyoruz. Birtakım yerlerden torpil arıyorum. Bu arada sayın Arınç'a seslenmek istiyorum: Lütfen bize bahçemizi geri verin.
80'lerden sonra yeni eser satın alınamadı
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 1937'de Dolmabahçe Sarayı'nın Veliaht Dairesi'nde İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne bağlı olarak Atatürk'ün emriyle açıldı.
Şu an müzede 10 bin 817 eser var. Bunların yarısı büyüklü küçüklü yağlıboya tablolar... Diğer yarısını ise desen çalışmaları, gravürler, hat ve baskı eserleri, seramik, bronz, bakır olmak üzere değişik boylarda heykeller oluşturuyor. Günümüzde bu zenginliğin sadece 350 kadarı sergileniyor.
Türk resminin ve heykelinin 1960'lara ve 1970'lere kadar olan başyapıtları burada.
1980'lerden sonra müzeye resim alımı yapılmadı. Çünkü Mimar Sinan Üniversitesi'ne bağlı olan müzenin devamlı bir bütçesi yok.
Üç katlı müzede 48 olması gereken personel sayısı 27. Sekiz koruma görevlisi gündüzleri görev yapıyor; müze kadrosunda iki de gece bekçisi var. Uzman kadro müze müdürü dahil olmak üzere dört kişi.
Bugünlerde müzeyi ziyaret ederseniz, Kadir Atik adlı fotoğraf sanatçısının Romanya Konsolosluğu'nun organizasyonuyla hazırladığı, Romanya'daki tarihi ve kültürel dokuyu anlatan fotoğraf sergisini görebilirsiniz. Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda yer alan sergi 30 Haziran'a kadar sürecek.
MÜZECİLER NE DİYOR?
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin ziyaretçilerle dolup taşan, sahip olduğu zenginliğin hakkı verilen bir müze haline gelmesi için ne yapmak gerekiyor? 
"Müzenin taşınması lazım!"
İlber Ortaylı (Topkapı Sarayı Müzesi müdürü)
Birincisi, müzenin reklamı yapılmıyor. İkincisi, sergileme düzeni çok iyi değil. Bunların hepsini hesaba katmak lazım. Bu şartlar altında günde 60-70 kişinin ziyaret etmesi normaldir. Yani yeniden düzenlenmesi gerekir. Ki bu olmayacak bir şey değil. Bana kalırsa müzenin oradan taşınması lazım.
"Destek vermeye hazırız!"

Nazan Ölçer (Sakıp Sabancı Müzesi müdürü)
Bir kere binanın durumunu netleştirmek, eserleri, koleksiyona uygun sağlıklı bir yapıya kavuşturmak lazım. Bunu restorasyonla yapmak mümkün. Bir diğer seçenek de müzenin taşınması.
Büyük bir kampanyayla, seferberlik gerektiren bir çalışmayla İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ni canlandırabiliriz. Sanat galerilerinin, müzayede şirketlerinin, vakıfların, sponsorların, özel müzelerin katkılarıyla orada muazzam bir hareketlilik yaratılabilir. Dünyada bu tür uygulamalar var. Biz SSM olarak gereken desteği vermeye hazırız.

"Müze iç karartmamalı"
Filiz Çağman (Sakıp Sabancı Müzesi danışmanı)
Öncelikle müzenin iyi bir onarım görmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama ondan da öte yeni bir müze binası yapılmasından ya da müzenin taşınmasından yanayım. Çünkü pencerelerinden rüzgar giren, denizin üzerinde oturan, son derece rutubetli bir bina burası.
İçindeki eserler güzel de olsa, kimse köhne bir binaya gitmek istemez. Çünkü bilirsiniz ki içeri girdiğinizde içiniz kararacaktır. Bina gereken restorasyonu gördüğü takdirde, müzenin yüzü başka türlü bir çehreye bürünecektir ki bu da elbette insanları çeker.

"Bilgilerimizi paylaşabiliriz!"
Oya Eczacıbaşı (İstanbul Modern Yön. Kur. başkanı)
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nin toplumumuzun daha geniş kesimleriyle buluşmasını sağlamak amacıyla yapılacak çalışmalarda, müzemiz memnuniyetle çağdaş müzecilik konusundaki bilgi, birikim ve deneyimlerini paylaşarak, destek olmayı arzu eder.

"Müze çalışma planımıza alındı!"
Kadir Topbaş (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)
İstanbul 2010 yılı Kültür Başkenti ilan edildiği için İstanbul genelinde kültür, sanat, tarihi ve doğal güzellikleri meydana çıkarma konusunda bir çalışma yapılacaktır. İstanbul Resim Heykel Müzesi de bu çalışmanın içindedir.
Milliyet
Yayın Tarihi :
25 Haziran 2006 Pazar 18:09:45
Güncelleme :25 Haziran 2006 Pazar 18:29:32