18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

TBMM, Kıbrıs'ı görüşmeye başladı

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Ada'daki sınır çizgisinin Türkiye'nin de yararına olacak şekilde girinti ve çıkıntılar daha az hale getirilerek yeniden çizilmesi olduğunu ifade ederek, "Bunun anlamı 'ne pahasına olursa olsun kesinlikle çözüm' değildir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda çalışmalar TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil başkanlığında başladı. Gündem dışı konuşmaların ardından kürsüye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül geldi ve böylece Kıbrıs ile ilgili Genel Görüşme ön görüşmesi başladı.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, sözlerine, Kıbrıs'ta iki halkın eşitliğine ve Türk-Yunan dengesine dayalı bir çözümün gerekliliğini vurgulayarak başladı. Çözümün adil ve kalıcı olması gerekliliğini vurgulayan Gül, Türkiye'nin bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını ifade etti. Kıbrıs Türk halkının haklarının korunmasının son derece önemli olduğuna işaret eden Gül, bunun hem ahlaki, hem siyasi, hem de hukuki bir yükümlülük olduğunun altını çizdi.
Kıbrıs sorununun son birkaç yıl içerisinde daha da ağırlıklı olarak Türkiye'nin karşısına çıktığını belirten Gül, Rum Kesimi'nin AB'ye müracaatı ve kabul edilmesiyle bir sorunun yeni bir mecra kazandığını ifade etti. "Özellikle AB içindeki bazı gelişmeler 2004 yılını Kıbrıs için önemli ve belirleyici bir yıl olarak ortaya çıkarmıştır" diyen Gül, Rum Kesimi'nin tek taraflı olarak AB'ye girmesinin büyük bir tehlike olacağı görüşünü ifade ederek, "Ya AB ile ilgili bütün beklentilerimizi ve ididalarımızı bırakacağız ya da AB ile temaslarımızı devam ettireceği. Karşımıza gün gelecek toplantıların başkanı Rum olacak Türkiye ye gelecek kişilerin başında Rum olacak. Gün gelecek AB savunma politikasında Türk askeriyle Rum askeri beraber olacak. Bütün bunların çıkartacağı inanılmaz sorunlar vardı. Türk kesiminde de AB cazibesi karşısında dayanılmaz bir durum söz konusuydu. Son yapılan seçimde bu konunun ne kadar gündeme geldiğini neticede halk tarafından orda ne kadar destek gördüğünü hepimiz beraber gördük. Çalışarak bu noktaya gelindi. Esas tehlike buradada dedik" ifadelerine yer verdi.
Gül, Simitis'in Rum tarafını ziyaretinde "Enosis gerçekleşiyor" sözlerini hatırlatarak, "20 sene önce enosis başta türkülü gerçekleşebilir şimdi farklı gerçekleşebilir. Bütün bunlar değerlendirilmiş. Şüpsesiz ki AB'nin kriterleri siyasi kriterlerdir AB üyeliği için. Bunu her zaman söylemişizdir. Ama söylediğim gibi bir bağ ortaya çıkmıştır. Varılacak çözüm öncelikle iki kesimliliği tarafların eşit statüsünü koruyacak Ada'daki Türk Yunan dengesi korunmalıdır" diye konuştu.
Gül, konuşmasında, ABD'deki müzakereler sırasında Rum tarafının bu müzakerelerde AB'yi müzakerelerin içerisine bir parça olarak, bir taraf olarak sokmak için gayret gösterdiğini hatırlatan Gül, "Neticede bunun böyle olmayacağı kendilerine anlatılmış, müzakere safhasında bunlar açık açık dile getirilmiş ve neticede bunların olmayacağı ortaya çıkmıştır. Annan Planı'nda Rum tarafının bir çok değişiklik gerçekleştirmek istediği belliydi. Rumlar istedikleri değişiklikleri Türk tarafını AB ile karşı karşıya bırakarak sağlama sürecine girmişlerdir. Bu yaklaşım ve girişim AB komisyonu Avrupa parlamentosu ve üye tülkelerde kabul görmemişlerdir. AB kendisinin tam üyesi olan iki ülkeye karşı objektif bir tavır alabilmiştir" diye konuştu.
"Yani Türkiye ve Yunanistan anavatan olduğuna göre günü geldiğinde ellerini taşın altına koymalı. Neticede bu kabul edilmiştir" diyen Gül, "Amacımız şudur: Ada'da varılacak bir mutabakat sonunda referandumla da kabul edilen Ada Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yoluna devam etmeye başlarsa orada varılan nihai metinlerin delinmemesidir. AB içinde birçok mahkemeler vardır bazen o anlaşmalar değiştirilebilir. AB'nin esas hukuku haline getirilmesini talep ettik. Bu bütün taraflar tarafından kabul edildi. BM Genel Sekreteri metnin içine New York'ta metnin içine koydu" ifadelerine yer verdi.
Dışişleri Bakanı Gül, Kıbrıs'ta Annan Planı'nda değişiklikler konusundaki Türkiye'nin taleplerini de aktardı. Gül, bu konuda öncelikle Ada'da iki ayrı eşit tarafın bulunduğunun teyidi ve iki kesimin güçlendirilmesi, daha az sayıda Rum'un kuzeye dönmesi ve çözümün iki halka ve iki kesime dayalı karar alma mekanizmalarına dayandırılması dolayısıyla iki kesimliliğin iki tarafta kesin hale getirilmesi, Ada'daki Türk askeri varlığı üzerindeki baskıların azaltılması ile sınır çizgisinin Türkiye'nin de yayarına olacak şekilde girinti ve çıkıntılar daha az hale getirilerek yeniden çizilmesi olduğunu ifade etti. Gül, "Bunun anlamı 'ne pahasına olursa olsun çözüm kesinlikle' değildir" dedi.
ALİ ULURASBA - ANKARA (İHA)
Yayın Tarihi : 17 Şubat 2004 Salı 17:27:00
Güncelleme :17 Şubat 2004 Salı 18:02:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?