23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Teziç: Öğrenci affına karşıyım

Kamuoyunda öğrenci affı olarak bilinen yasa önerisine laik çevreler karşı çıkıyor. Söz konusu kesimler, önerinin yasalaşması durumunda üniversitelerde siyasi simge haline gelmiş türban konusundaki yargı kararlarının etkisizleştirileceği görüşünü savunuyorlar.

Tartışmalı yasa tasarıyla ilgi olarak, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Amerika’nın Sesi Radyosu (VOA) Türkçe Yayınları için gazeteci Fuat Kozluklu’nun sorularını yanıtladı:

Prof. Dr. Teziç, Kozluklu’nun sorularına şu yanıtları verdi:

TEZİÇ: "Bu konu bizim yani üniversiteler ile ilgili olarak, üzerinde herhangi bir değerlendirme yapabileceğimiz konu olmaktan çıkmış durumda. Bu konu hem Danıştay hem Anayasa Mahkemesi hem de Uluslararası bir mahkeme tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından açıklığa kavuşturulmuş bir konu. Dinsel simge haline getirilmiş giysi biçimlerinin –ki benim ifadem değil, mahkemenin ifadesi- kamu alanında inanlar ve inanmayanlar arasında bir ayrıma yolaçması nedeniyle başını bağlayan türban biçimindeki siyasi simge haline gelmiş örtü biçimiyle bağlayanlar inanmış, ötekiler inanmamış gibi bir ayrıma yolaçacağından kamusal alanda bunun kullanılmasını uygun görmüyor. Bizim bu konuda artık mahkemelerin –çok kısa ana hatlarıyla, yalın bir biçimde ifade etmeye çalıştığım bu karar karşısında ne bir düzenleme yapmamız ne de başka bir tutum almamız mümkün gözükmüyor. Bu yalnız benim fikrim değil, yaygın olarak hukuk çevrelerinde yapılan bir değerlendirme. Kısaca bu konuda bir karar almamız, bir sorumluluk alarak bunu düzenlememiz olamayacktır. Ben onu ifade etmeye çalıştım. O kadar. Bugün parlamentonun gündeminde öğrencilerin durumuyla ilgili, onların yani üniversiteden uzaklaştırılmış olanların tekrar öğrenim hakkına sahip olmalarını sağlayacak olan düzenleme öğrenci affı olarak nitelendiriliyor. Kanımca burda iki husus var; Bir; biçim açısından bir defa öğrenci affı nitelemesi doğru değil. Sanki öğrenciler bir suç işlemiş de bunların bağışlanması gibi bir düzenleme izlenimi veriyor. Bu başlığı kullanmamak lazım. Öğrenimlerine devamı sağlanmak istenen öğrenci sayısı çok dar bir sınırda baktığımız zaman 700 bine yakın. Bunu 1980’lere çektiğiniz zaman ki öyle bir çerçevede var. O zaman 2 milyona yakın öğrencinin öğrenim hakkından yararlanması düşünülüyor.

Bütün yasama işlemleri bir siyasi tercih anlamındadır. Yasama koyusu bir konuyu düzenlerken Parlamento çoğunluğunun siyasi tercihini ortaya koyar bir konuda. Ama haklı olarak bu siyasi tercihin kamu yararıyla yapılmış olması gerekir. Oysa bu düzenlemeye baktığımız zaman ortada bir kamu yararı var mı yok mu sorusuna açıklıkla cevap vermek pek isabetli gözükmüyor. Şöyle ki; üniversitelere yaklaşık gelecek yeni öğrenci sayısı her sene alınan öğrenci sayısının çok üstünde bir sayı. Düşünebiliyor musunuz? 1980’lere kadar getirdiğiniz zaman 2 milyona yakın öğrenci üniversitenin içine dahil olacak. Bu öğrenciler için şunu söylemek gerekir; bu düzenleme başarılı öğrencileri bir çeşit cezalandırma anlamına da gelecek. Başarısızlar başarıları ile üniversiteye devam etmek isteyenler karşısında adeta tekrar yeni bir olanağa kavuşturuluyor. Başarısız olanların sık sık böylece bağışlanarak yeni imkanlar tanınarak üniversiteye devam etmelerinin ikinci boyutu da, büyük bir keşmekeşi yaratması.... Gelecek öğrenciler çok sınırlı
Alanlarda yapılan bir öğrenimi bir keşmekeşe düşmesine de yolaçabilecek... Bizim kuşkularımız üniversitelerin kuşkuları bunlar. O bakımdan üniversitelerden herhangi bir nedenle uzaklaştırılmış öğrencilere olanak sağlanması Yüksek Öğretimde öğrenimi keşmekeşe sokacağı gibi öğrenimin seviyesinin aşağı düşmesine de yolaçabilecek bir özellik taşıyor. Bu tehlikelere işaret etmek de bizim görevimiz. Bunları söylemezsek biz görevimizi yapmamış oluruz. Tabii geri kalanı da gene parlamentonun bileceği bir iştir. Ona bir şey söyliyemeyiz. Eğer kendleri böyle bir tercih kulanmak istiyorlsa, bütün mahsurlarına rağmen o zaman bunun doğuracağı sonuçları da parlamentonun tekrar düşünmesini istemek, bu çerçevede bir değerlendirme daha yapmasını istemek için de bizim bu konuları bir açıklığa kavuşturmamız da bir sorumluluk gereğidir. Biz de bu sorumluluğumuzu yerine getirmek istedik. Biz burada bu sorunu Hükümet ile YÖK arasındaki bir sorun ve bir zıtlaşma olarak görmedik.”

VOA: Bu konudan Türkiye nasıl kurtulacak?

TEZİÇ: “Biz konuyu değerlendirirken tamamen hukui ve akademik planda değerlendirdik. Bakın konuyu laiklik tartışmalarına getirmedik. Birinci konu türban konusu bizim dışımızda zaten çözüme kavuşmuş bir konu. Bu konuda bizim bir yasal düzenleme yapma gibi bir yetkimiz yok. İkncisi de, öğrenci affı diye adlandırılan düzenlemeyi de tamamen akademik kaygılarla bakıyoruz. Bunun için de laiklik anti-laiklik gibi bir unsurla değerlendirme yapmadık. Salt ekonomik açıdan bakıyoruz. Bunun çözümnü nedir ne olmalı? Gelecekte öğrencilerin başarısızlıklarını, üniversiteye devamsızlık nedeniyle uzaklaştırmaları nasıl önleriz bunların üzerinde bizlerin sık sık yaptığı değerlendirmeler var; artık öğrenci değişim sürecine giriyoruz artık Batı üniversiteleriyle... Girdik bile...

Burada da üniversitelerin belli düzeyde olması bekleniyor. Eğer biz bu düzeyleri yakalayamzsak bilim alanında, üniversite alanında ülkemiz dışındaki üniversitelerle de gelecek te sağlıklı bağlantılarımız büyük riskler taşıyabilir.

Bu tür düzenlemeler yapıp öğrenci başarısızlıklarını sonradan sunni yollarla giderecek çözümler üretmek üniversitelerin de seviyesini etkileyebilir. Karşımzıa çok büyük sorunlar da çıkabilir. Bundan da zarar görecek olan Türk üniversiteleri olacak. Konuya bu çerçevede soğuk kanlı bakmak gerekir. Bir takım istekler var. İşte mağdurların mağduriyetini giderelim dediğimiz zaman, 9 defa yapmışız bu düzenlemeyi. Parlamentomuz yapmış 9 defa. Dokuz defada da sonuç alınamayan bir husuta tekrar tekrar ısrar etmek ne kadar doğru bir tutum ve davranış olur? Üniversitelerin gelişmesine ne kadar yararları olur? Kamu yararı amacıyla mı olur? Bütün bunları çook ihtiyatla değerlendirmek gerekiyor. Biz bunu söylemeye çalışıyoruz. Biz burada hükümet ile YÖK arasındaki bir sorun olarak bakmadık konuya. “

VOA TÜRKÇE
Yayın Tarihi : 16 Şubat 2005 Çarşamba 13:01:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erdogan IP: 85.108.106.xxx Tarih : 23.06.2006 02:39:02
tabi ogrenci deilsin son senede sınıfta kalmadın bilmessin konusursun.1 sene kaybı ne demek biliyomusun?