Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin ile ilgili eleştirileri değerlendiren Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin, başörtüsü konusundaki kutsal gerçeği dile getirdi" dedi.
Üniversitelerin sıkıntılarını yerinde görmek ve ihtiyaçları belirlemek için Vandan sonra Karsa gelen Teziç, gazetecilere yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Buminin başörtüsüyle ilgili yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
Başörtüsü konusundaki açıklamalarının Anayasa Mahkemesi Başkanı Buminin şahsi görüşü olmadığını belirten Teziç, şunları söyledi:
"Buminin, türban konusunda yaptığı konuşması, mahkeme kararlarıyla tespit edilmiş hususlardır. Bumin, başörtüsü konusundaki kutsal gerçeği dile getirdi. Onun için bu bir hatırlatmaydı. Ben öyle değerlendirmek isterim."
"Buminin türban konusundaki gerçekleri dile getirmesinden dolayı niye eleştirildiğini anlamakta güçlük çekiyorum" diyen Teziç, başörtüsüyle ilgili konunun hukuki anlamda çözümlenmiş bir konu olduğunu, Danıştayın, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları dayanağında da kamusal alanda simge haline gelmiş giysi biçimlerinin kullanılamayacağının belirtildiğini ifade etti.
AKP'DEN TEPKİ
AKP Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek, "Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanımız Mustafa Bumin, geçmişten ibret almamışa benziyor; geçmişte, bu metodu kullanarak, durup dururken, bu konuyu gündeme getiren, taşıyan ve emekli olanlar, belli bir süre sonra, kullanıldık ve bir yerlere atıldık diye hala bağırmaya devam ediyorlar" diye konuştu.
Çiçek, vekil imam ve hatiplere kadro olanağı sağlayan tasarının TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, AKP grubu adına söz aldı.
Yapılacak düzenleme ile Diyanet İşleri Başkanlığının çok cüzi bir ihtiyacının karşılanacağını belirten Çiçek, 23 bin cami ve 3 bin Kuran kursunda imam bulunmadığını, bu yerlerde Türkiye Cumhuriyetinin temsil edilmediğini belirterek, AB gibi önemli bir hedef öncesinde Diyanet İşleri Başkanlığının sahipsiz bırakıldığını öne sürdü.
Çiçek, şöyle devam etti:
"Dini, ahlaki ve kültürel değerlerimiz, toplum önünde, sorumsuz ve liyakatsiz kişiler tarafından, hala tartışılmaya devam ediyor.
Ülkemizde hiçbir kimsenin, anayasanın ona verdiği yetki ve görevin dışında misyon yüklenerek ortaya çıkması düşünülemez. Başörtüsü, imam hatip lisesi, cami, Kuran kursu gibi konular, zamanlı zamansız, yeterli yetersiz kişiler ve kuruluşlarca, hiç gereği yokken tartışmaya açılmaktadır. Bu bağlamda, Anayasamız, diğer kurumların yetkilerini belirlediği gibi, Anayasa Mahkemesinin de yetkilerini belirlemiş ve sınırlamıştır.
Bugünlerde durup dururken başlatılan türban tartışmasının çözümüne muhatap, kesinlikle Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kuruludur.
Emeklilik öncesi, bir yerlere yaranmak için yapılan bu işler, geçmişte, hiç kimseye, kar ve iktidar temin etmedi. Zannediyorum, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanımız, geçmişten ibret almamışa benziyor; geçmişte, bu metodu kullanarak, durup dururken, bu konuyu gündeme getiren, taşıyan ve emekli olanlar, belli bir süre sonra, kullanıldık ve bir yerlere atıldık diye hala bağırmaya devam ediyorlar."