Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Ruhban Okulu’nun herhangi bir üniversiteye veya ilahiyat fakültesine bağlanmasının söz konusu olamayacağını söyledi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde incelemede bulunmak için Van’a gelen Teziç, Rektörlük Toplantı Salonu’nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Ruhban okullarının üniversite bünyesinde yer almasının hukuki uygunluğu bulunmadığını ifade eden Teziç, bu okulların ancak bir vakıf bünyesinde ya da patrikhaneye bağlı olarak açılması gerektiğini belirtti.
Laik üniversite çatısı altına, ruhban okullarının yerleştirilmesinin mümkün olamayacağına işaret eden Teziç, şöyle devam etti:
’’Ruhban okullarının herhangi bir üniversiteye veya ilahiyat fakültesine bağlanması söz konusu olamaz. Bu işin hukuki boyutudur. Bu konunun bir de siyasi boyutu vardır. Burada karşılıklılık ilkesi söz konusudur. Bizim Batı Trakya’daki okullarımızla ilgili taleplerimiz ne kadar yerine getirilmektedir.’’

YÖK YASASI
YÖK Yasası ile ilgili soruları da yanıtlayan Teziç, daha önce ortak paydalarda hazırlanan bir görüş metnini hükümete sunduklarını, bu metnin, yürürlükteki yasanın 42 maddesini değiştirmeyi amaçladığını anlatarak, ’’Milli Eğitim Bakanı’nın (YÖK bize 4 maddelik metin sundu) yönündeki açıklamalarını mertçe değiştirmesini istiyoruz. O metnin bir maddesi 42 maddeyi içermektedir. Bu metinde görüşlerimiz çok açık ve net bir şekilde yer almaktadır’’ dedi.
Hükümetin hazırladığı yasada, YÖK olarak temas etmedikleri iki konunun bulunduğuna dikkati çeken Teziç, bunlardan birinin YÖK’ün yapısı ve yetkisi, diğerinin ise üniversiteye öğrenci alımlarındaki ölçütler olduğunu kaydetti.
Teziç, bu iki konu hakkında değişiklik yapılmasını gerekli görmediklerini dile getirerek şunları kaydetti:
’’Bizim hükümete sunduğumuz 42 maddelik metinden hiçbir yerde söz edilmedi. Başka metinler ortada dolaşmaya başladı. Üniversiteler dikkate alınmadan, YÖK dikkate alınmadan siyasiler bir metin oluşturabilirler. Bunun adına reform da diyebilirler. Ama böyle bir metnin sonuçlandırılabilmesi için inandırıcı olması gerekmektedir. Parlamentodaki sayısal gücün varlığı, bir metnin kabulü için gereklidir, ama yeterli değildir. Öyle görünüyor ki, Türkiye’de bu hükümetin oluşturduğu metinler inandırıcı olamadı, benimsenmedi, bir heyecan yaratamadı.’’