18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Tuğrul Türkeş: Babamın kemikleri mezardan alındı

Eski MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş, babasının mezarına fiziki müdahalede bulunanlar hakkında dava açılması istemiyle suç duyurusunda bulundu.
Tuğrul Türkeş adına avukatı Berna Özpınar, bugün Ankara Adalet Sarayı’na gelerek, suç duyurusu dilekçesini Müracaat ve Suçüstü Savcılığı’na verdi.
Ankara Barosu avukatlarından Umur Tamur ve Berna Özpınar’ın imzasını taşıyan suç duyurusu dilekçesinde, Tuğrul Türkeş’in 11 Haziran 2005 tarihinde yakınlarından aldığı bir telefonla, babasının mezarının etrafında inşaat çalışması olduğunu öğrendiği belirtildi.
Türkeş’in, konuyu yerinde görmek için babasının mezarına gittiği ifade edilen dilekçede, şu görüşlere yer verildi:
"Gerçekten merhumun mezarı başında işçiler tarafından inşaat çalışması yapıldığını, hatta cenazeyi muhafaza eden kapakların dahi açık olduğunu görmüştür. Mezarda çalışan işçilere sorduğunda, kendilerine Milliyetçi Hareket Parti tarafından talimat verildiğini ve mezar etrafında çökme olduğunu, onu onarmak istediklerini, kendilerinde resmi kurumlardan alınmış herhangi bir izin belgesi veya ruhsat olmadığını belirtmişlerdir." Dilekçede, Tuğrul Türkeş’i telefonla arayan ve ismini vermeyen bir kişinin, "Milliyetçi Hareket Partisi’nden olduğunu, olayın sorumlusu ve hatalı olduğunu söylediği" belirtilerek, bu kişinin, işlemi hangi sıfatla ve kimin izni ile yaptığı sorusuna ise cevap vermediği kaydedildi.

"DEVLET BAHÇELİ’NİN HABERİ YOK"

Tuğrul Türkeş’in, MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı ile görüştüğü anlatılan dilekçede, Paçacı’nın konuyu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ilettiği, ancak Bahçeli’nin konudan haberinin olmadığını söylediğini ifade ettiği kaydedildi.
Türkeş’in naaşının veya kemiklerinin tamamen veya kısmen mezarından çıkartılıp çıkartılmadığının çok acele tespiti istenen dilekçede, mezara zarar verilmemiş olsa bile, fiziki müdahale yapılmış olması nedeniyle, sorumlular hakkında yeni Türk Ceza Kanunu’nun "ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme" başlığını taşıyan 1/1. maddesi uyarınca soruşturma açılarak kamu davası açılması istendi.
TCK’nın 1/1. maddesi, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasını öngörüyor.
ANKA
Yayın Tarihi : 15 Haziran 2005 Çarşamba 13:42:09
Güncelleme :15 Haziran 2005 Çarşamba 13:44:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasemin aslan IP: 85.98.135.xxx Tarih : 17.06.2005 17:47:21
OĞUL BEĞ'E!.. "Oğul oğulsa eğer, neyler baba malını; oğul oğul değilse neyler baba malını." Ne diyeceğimi ne diyebileceğimi neresinden başlayabileceğimi şaşırdım!.. Türk Dünyası'nın doğal lideri,Ülkücü Hareket'in banisi,Milliyetçi Hareket Partisi'nin mimarı Babuğ Alparslan Türkeşin; çatlayan mezar mermerlerini yenileten MHP lileri mahkemeye veriyorlar!... Mahkemeye veren kim? MHP genel başkanının yakıştırdığı ve bizim de çok hoşumuza giden sıfatıyla "Oğul Bey", Tuğrul Türkeş!... Oldu mu Tuğrul Türkeş?! Oldu mu Oğul Beğ?!... Mevcut, ülkücü irade tarafından seçilmiş Genel Başkanı, sen de sevmeyenlerden olabilirsin. Mevcut Genel Başkan'a; kazandığı ilk kongreyi sana rağmen kazandığı için kızgın olabilirsin!... Genel Başkanlık seçimini kaybedip "babanın partisi" MHP' yi terk ederek yeni bir parti kurduğunda ülkücülerin Baba Ocağı MHP de kalarak seni yalnız bırakışlarına da kızmış olabilirsin! Ülkücü çevrenin bilmediği seninle mevcut Genel Başkan arasında, başka meselelerde olabilir! Bütün bu sebepler; Başbuğlarının mezarını onaranları şikayet etmene sebep olamaz Oğul Beğ!... Ne yaptığını, ne yapacağını ve ne zaman yapacağını bilmeyenlerden oluşan genel merkez muhaliflerine karşı verdiğin yapıcı beyanatla;ülkücü yüreklere heyecan vermişken böyle bir gafı nasıl yaparsın? Böyle bir çamı nasıl devirirsin Oğul Beğ?!... Bizler; Başbuğumuzu hayatımız boyunca birkaç kez gören ve gördüğümüz anları kutsallaştıran ülkücüler olarak; başbuğumuzla bir arada geçirdiğimiz kutsal bir kaç saatin feyziyle, yaklaşık kırk yıldır ülkücü olarak kalırken, dizinin dibinde geçirdiğin kırk küsur yılda Başbuğ Baban'dan teşkilatçılığı öğrenemedin mi Oğul Beğ?! Dizinin dibinde geçirdiğin uzun yıllarda Başbuğ'dan ketumluk öğrenemedin mi?! Seni genel başkan olarak seçmeyen ülkücü irade; neredeyse pişman olmaya başlamışken, ülkücü iradenin doğru yaptığını isbat için mi böyle yaptın?! Oğul Beğ; hiç bir ülkücünün senin ve kardeşlerinle babanızı paylaşmak gibi bir hevesi olamaz. Her ülkücünün babası, babalıkta Başbuğ'la eştir. Ama hiç bir ülkücü; Başbuğlarını sizlerle de paylaşmaz Oğul Beğ!... 4 nisan 2004 te kendime ait gazetemin 4 nisan baskısını Başbuğum'a ayırmıştım. Başbuğum'la ilgili insani anıları paylaşmak için seninle ve Umay Ablam'la telefonla konuşmuştuk. Umay Ablam'ın;"Aile olarak karar aldık, Babam hakkında konuşmayacağız!" diyen sesini hayatım boyunca unutmayacağım. Ben de cevaben;"Demek ki ülkücüler olarak Başbuğumuzu, evlatlarından en az milyon kere fazla seviyormuşuz." demiştim. Keşke hep sususaydınız!... Keşke hep sussaydın Oğul Beğ!... Ülkücülerin Başbuğlarından öğrendiği tavırla idamdan bile korkmayacağını bile bile mahkemeye vermekle, korkutmak da neyin nesi?!.. Sen; bu camiaya bu kadar yabancı mısın Oğul Beğ?!... Ülkücülerin kıyamete kadar Başbuğ Tepe'de nöbet tutmaya ant içtiğini bilmez misin? O nöbet andı içilirken MHP Genel Başkanlığı'na sen vekalet etmiyor muydun oğul beğ?! O nöbet andı gereği; Başbuğumuz'un kabri tamir edilmese miydi?! Çatlayan mermeri göremeyen ülkücünün nöbetinin bir anlamı kalırmıydı?! Olmadı Tuğrul Türkeş!.. Hani beğler daim beğ olurdu, olmadı Oğul Beğ!... Mahkemeye vermene rağmen Başbuğumuz'un kabri, tamir edildi. Ama sen; ülkücü yürekleri tamir edemiyecğin bir şekilde kırdın. Yeni Çağ denen, ülkücülükten geçinenlerin toplandığı adresin dolduruşuyla ; uzaktan kumandalı yaygın basına konu mankeni olmaktan süratle vazgeç Oğul Beğ... En başta sen ve bütün alem bilmelidir ki; son ülkücü, son nefesini verene kadar Başbuğuna, Başbuğunun emanetlerine, Başbuğunun fikirlerine ve Başbuğunun kabrine sahip çıkacaktır. Allah(c.c.) Ülkücü Hareketi, feraset ve basiret yoksunu yakınlarının şerinden korusun!... TANRI TÜRKÜ KORUSUN TEVEKKELTÜ TAALALLAH... Selam, sevgi, dua...