Avrupa Birliği’ne (AB) üye olsa dahi serbest dolaşım hakkına kısıtlama getirileceği söylentileri sürerken Türkiye’de akademisyenler, bilimsel araştırmalarda bulunanlar ve öğretim görevlileri için vize şartı aranmaksızın AB’ye girişe yeşil ışık yakıldı.

Cumhuriyet gazetesinde (27 Kasım 2004) Özlem Yüzak imzasıyla yayımlanan habere göre, Bu doğrultuda görüşmelerin sürdüğünü ve anlaşma aşamasına gelindiğini söyleyen Avrupa Komisyonu Araştırma-Geliştirme Bölümü Başkanı Dr. Uğur Müldür, sürecin birkaç ay içinde başlayabileceğini belirtti.

Müldür’ün verdiği bilgiye göre, öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri vize alma şartı olmaksızın Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde kongre ve seminerlere rahatlıkla katılabilecek, projelerini, çalışmalarını daha kolay yürütebilecekler.

Uygulama yalnız Türkiye’ye özgü olmayacak, bu haktan bütün ülkeler yararlanabilecek.

AVRUPA BUNU NEDEN YAPIYOR?

Giderek yaşlanan bir nüfusa sahip olması, küresel rekabette özellikle de yüksek teknoloji alanındaki gücünün eskiye oranda zayıflaması ve hareket alanının daralması Avrupa Birliği’ni yeni arayışlara itiyor.

İşte bilim dünyasının kapılarının sonuna kadar açılması ve bilimsel araştırmalarda bulunmak isteyenlere fırsatlar sunulması bu kapsamda gündeme geliyor.

2010 yılında Avrupa’da 700 bin araştırmacıya gereksinim duyulacağını söyleyen Dr. Müldür, bunun 300-400 bininin belki yeni üye ülkelerden sağlanabileceğini, ancak yine de 300 binin üzerinde bir açığın söz konusu olduğunu belirterek Türkiye için bunun çok iyi bir fırsat olduğunu vurguluyor.

Türkiye’nin genç ancak eğitilmiş olan nüfusunun birlik için son derece önemli olduğunu belirten Müldür, diğer getirileri ise "kendi pazarının büyüklüğü, dinamik bir KOBİ’ye sahip olması ve Türk kültürünün daha avantajlı olduğu Türk cumhuriyetleri, Ortadoğu, Arap ülkeleri hatta Orta Asya gibi pazarlara yakınlığı" olarak sıraladı.