Habertürk Yazarı Yavuz Semerci, bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili, çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı.
İŞTE SEMERCİ'NİN 'EN İYİ PADİŞAHIN ERDOĞAN OLACAĞINA İNANIYORUM' BAŞLIKLI YAZISI:
Bana geçmişte yapılan tüm anti demokratik olguları gösterip,
bana muhalefetin kendi içinde tutarlı olmayan yaklaşımlarını örnekleyip,
bana yargı içinde oluşturulmuş kast sistemini yıkacak demokratik seçimi anlatıp,
bana işkencelerle ünlü Diyarbakır Cezaevi’nin yıkılacağını müjdeleyip,
bana Anayasa Mahkemesi’nin toplumu hiçe sayan ve toplumsal barışı dinamitleyen kararlarını sayıp,
bana Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “Apo’yu devreye sokun” diyen üyelerin telefon görüşmelerini deşifre edip,
bana, Ergenekon, balyoz gibi darbe planlarını soruşturan savcı ve yargılayan hakimlerin yerlerinin değiştirilmesine yönelik kulisleri hatırlatıp,
Recep Tayyip Erdoğan’a padişahlık yolunu aşacak yola bir taş daha döşememi beklemeyin…
***
Eğer padişahlık sistemi istersem, oyumu hiç kuşkusuz Tayyip Recep Tayyip Erdoğan’a veririm.
Erdoğan’ın ülkesini, toplumu en az benim kadar sevdiğinden bir gün bile şüphe etmedim. Bir gün bile bu ülkenin ezilmişleri ve fakirlerini düşünmeden geçirmediğine tanıklık edebilirim.
Erdoğan döneminde bu ülkenin daha da zenginleştiğini geliştiğini, onlarca veriyle anlatabilirim.
Daha iyi yapacağına inandığım birisi çıkana kadar tek alternatifin o olduğunu da söyleyebilirim.
Mert, halktan, haktan yana olduğunu saklayamam.
Onu başbakan olarak görmekten utanmayı bırakın, her zaman gurur duyduğumu da söyleyebilirim.
***
Ancak benden, Erdoğan’ı padişah yapacak, toplumu sadece onun ve daha sonra geleceklerin insafına bırakacak bir sisteme evet dememi beklemeyin.
benden padişahlık sisteminin çağdaş versiyonuna onay vermemi beklemeyin…
benden yürütme, yasama ve yargının tek bir kişinin emrine girmesi için izin istemeyin.
***
Beni, değil Erdoğan, Atatürk gelse bile, ona bu yetkiyi vermekten korkacağımı söylemekten alıkoymayın,
beni, Anayasa’ya “kişisel başvuru hakkı konuluyor” diyerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidişi, bir kaç yıl daha uzatacak sistemi överek kandırmayın,
beni, Danıştay ve Yargıtay üyelerinin yargıyı istedikleri gibi şekillendirdiği kast sistemini dağıtacak çoğulcu seçim istemini anlatırken, yargıyı Adalet Bakanı’nın ve elbette başbakanın insafına, yönlendirmesine, baskısına esir eden maddeyi gizleyerek uyutmayın…
beni, yargıyı bir ideolojinin esiri olduğu iddiasıyla titretip, buna rağmen Ergenekon ya da Balyoz gibi karışık davalara dalabilen savcıların çıkabildiği bir sistem yerine, artık sadece hükümetin istediğini soruşturan yargıç ve savcılar sistemine gidildiğini anlatmaktan men etmeyin,
beni, memur, hükümet ile masaya oturup, toplu görüşme yaparken, şimdi hükümetin (elbette meclisten geçirilerek) kamu görevlilerinden oluşan hakem heyeti ile toplu sözleşme yapacakları masalıyla oyalamayın…
beni, Anayasa’da ideolojik ve siyasi amaçlı grev ve lokavt yasağını kaldırdık diyerek, yarın hükümet destekli siyasi grevler ile işverenleri sıkıştırmanın yolunun açıldığı gerçeğini görmemi engellemeyin,
***
Ben, bu ülkenin vatandaşı olarak benim irademin TBMM’ne tam olarak yansıyacağı seçim barajının aşağıya inmesine layık birisiyim.
ben, seçtiğim milletvekilinin liderin değil, benim sözcüm olmasını hakkeden bir vatandaşım
ben, bu ülkede yaşayan herkesin ana dilinde eğitim aldığı, etnik ve dini temelinin sorgulanmadığı, her düşüncenin özgürce seslendirildiği bir toplumda yaşamayı hak eden bir yurttaşım,
ben, telefonları yasa dışı dinleyenlerin derhal yakalandığı bir devletin onurlu parçası olmayı arzulayan birisiyim.
ben, askeri vesayeti de, sivil vesayeti de reddedenlerin yönettiği bir ülkeyi savunan birisiyim.
ben, devlet tarafından haksızlığa uğradığımda bile bağımsız yargının hukukun üstünlüğünü çalıştıracağına inanmak isteyenim…
ben, muhalefet liderlerini tepeden tırnağa sorgularken, başbakanların önünde kuzu postuna bürünen gazetecilerin yönettiği bir medyayı şiddetle eleştiren birisiyim.
ben, başbakanları sırf yaşam tarzları bana benzemiyor diye aşağılamaya çalışanlardan nefret eden birisiyim.
ben, demokrasinin bana taksit, taksit sunulmasından hoşlanmayan birisiyim…
***
Ve ben Yavuz Semerci…
Üstüme düşen görevi yerine getiriyorum…
Bu referandumda CHP’yi veya MHP’yi sevdiğim ve onların liderlerine sempati duyduğum için değil, bir vatandaş olarak farklı yola saptığımda, hata yaptığımda, iktidarların şiddet ve baskı uygulayacağı kanunlara izin veren bir referanduma, kendi isteğim, aklım ve hiç bir baskı altında kalmadan hayır oyu vereceğimi bir kez daha ilan ederim…
Tanrı beni korusun!
SENİN GİBİLER KÖLE OLMAYA HER ZAMAN MAHKUMDUR SEN ANCAK ERDOĞAN GİBİLERİN ARTIĞINI YEMEKLE ÖMRÜNÜ GEÇİRECEK ZAVALLILARDANSIN. DİLİNİZDEN DÜŞÜRMEDİĞİNİZ KİTABIMIZDA YÜCE YARADAN ŞÖYLE BUYURUYOR KULA KULLUK ETMEYİNİZ...! EĞER İNANCINIZ VARSA CAMİYE BASIN VE KORUMA ORDUSUYLA GİTMEK DEMEK İBADET ETTİM DEMEK DEĞİL GÖSTERİŞTİR YADA ÜLKEYİ PEŞKEŞ ÇEKMEK ÜSTÜNE ÜÇ BEŞ GÜL SERPİŞTİRMEK PATAKLIĞIN ÜSTÜNÜ GÜLLERLE DONATMAYA BENZER BATARSIN BATARSINIZ O PİSLİĞE KENDİNİZ BATARSINIZ...!
sayın yavuz semerci içinden gelerek çok güzel bir yazı hazırlamış teşekkürler yorumcularda yorumlamış bilhassa hakan altunsay ı tebrik ederim birkişi kendini ancak bu kadar net tarif edebilir kendini tarif ederkende arkadaşlarını ihmal etmemiş yazıları okuyunca kahkahaile gülmek geldi içimden ağlanacak halimize .
bak ne guzel kendinde itiraf ediyorsun adamin yaptigi seyleri bizi bunca yil korkuttular birakin adamin yolu acilsin ne yapacak gorelim bu millet en yuceye cikarmasinida en dibe vurmasinida iyi bilir ornekleri cok .
~ Bugün uyguladıkları dış siyasetleriyle, yakın tarihimizdeki - kendilerine göre - örneklere sığınarak ve pekaka bölücülerinin Batı emperyalistleriyle işbirliği yapmasına taviz verip, bunlarla da işbirliğine girişen;
~ Bugün uyguladıkları iç siyasetleriyle, bir ülkenin bütün kurumlarını parçalamaya ve de bu kurumlardaki görevlileri milletin gözünden düşürmeye - gene yakın tarihimizden aldıkları örneklerle - faşist bir yönetim anlayışlarıyla hapislere atarak, Batı emperyalistlerine yaranmaya çalışan;
~ Bugün uyguladıkları kendi politikalarını, - gene yakın tarihimizden örnekler alarak - Mustafa Kemal Atatürk'ü, "Çanakkale" ve "Kurtuluş Savaşı"nı yokmuş gibi uygulamak isteyen, özel giysiler ile (!) faşizmin tipik göstergesini ortaya koymak isteyen;
~ Bugün uygulamaya çalıştıkları ve kendilerine hiçbir şekilde yakışmayan "Demokrasi kavramına", kendi bünyelerinde barındırdıkları kuruluşlar ile, halkın gerçek inançlarını istismar eden çalışmaları ile, gerçek demokratik anlayışta olanlara 'konsomatris yakıştırması yapacak kadar' alçalma cesaretleri (!) ile yaklaşım gösteren
BÖYLE BİR YÖNETİME HÂLÂ EVET Mİ ? ! ...
i..... ü.... kervan yürür demiş atalarımız.o kadar kıymetli bir başbakanımız var,Rabbim başımızdan eksik etmesin.onun kıymetini her geçen gün daha iyi anlıyoruz.ona yapılan yakışıksız yakıştırmaları kınıyorum.özü bir sözü bir.başka bir lider dün diyorki aynı mitingte;hangi madde için evet diyeyim 5 dakika sonra dokunulmazlıkları kaldırın evet diyeyim..
diğer liderin hayır ını anlamakta güçlük çekiyorum,gerçek gönüldaşları evet derken..
evet birde fitnenin en güçlü halkası olan,taşeron ve fitneci zihniyet,bir günü bir gününü tutmayan ama şeytanlık ve yalanda hiç boş geçmeyen,kökü dışarıda karanlık ve istismarcı bir zihniyet..
Dört dörtlük Hak yolunu gösteren mükemmel bir yazı. Helâl olsun Yavuz Semerci. Bir de bugünkü Milliyette, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir önceki Türk üyesi Sayın Rıza Türmen'in "Nasıl bir yargı istiyoruz" başlıklı makalesini okuyun da, referanduma sunulan Anayasa taslağının HSYK'yı ne kadar Avrupa Standartlarına taşıdığını (?!.) bu konunun erbabının kaleminden öğrenin.