23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

'Türkiye insan haklarında iki adım ileri, bir adım geri'

Merkezi New York’ta bulunan, İnsan Hakları İzleme Örgütü, yıllık raporunu açıkladı. Raporda, dünyadaki insan hakları sisteminin Sudan’ın Darfur bölgesindeki kriz ve Ebu Gureyb skandalı nedeniyle 2004 yılında ciddi şekilde zayıfladığını vurgulanıyor.

Örgüt bu iki tehdidin eşit olmadığını kabul ediyor. İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin yıllık raporunda 60’ın üstünde ülkede 2004 yılındaki insan hakları durumu da inceleniyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye.

Raporun bu bölümünde, Türkiye’nin insan hakları sicilinin 2004 yılı içinde düzelmeye devam ettiği, fakat bunun yavaş ve dengesiz bir biçimde gerçekleştiği belirtiliyor.

Reform sürecinde iki adım ileri atılırken, bir adım geri gidildiğine dikkat çekilen Türkiye bölümünde, buna gerekçe olarak, polisin, valilerin, savcıların ve devlet kurumlarının, yasaları mümkün olduğunca dar kapsamda yorumlama eğilimi gösteriliyor.

Komite’nin Avrupa ve Orta Asya Bölgesi araştırmacılarından Jonathan Sugden, BBC Türkçe Bölümü’ne raporun Türkiye ile ilgili bölümünü değerlendirdi.

Türkiye’de insan hakları konusunda bir ilerleme yaşandığına bir kuşku olmadığını vurgulayan Sugden, ’’Bizim umduğumuzdan ve beklediğimizden daha yavaş gerçekleşti, ama kaydedilen ilerlemelerin hakkını vermek gerek’’ dedi.

Raporda, hala sorunlu görülen bazı alanlara da dikkat çekiliyor. Bunların başında da ifade özgürlüğüne yönelik sınırlamalar ile işkence ve kötü muamele geliyor.

Jonathan Sugden bu ihlallerin ortadan kaldırılması için İnsan hakları İzleme Komitesi’nin neler önerdiğini şöyle özetliyor:

"Türkiye’de şiddet içermeyen görüşleri nedeniyle bazı kişilerin hala hapiste olması akıl alır birşey değil. Bu konudaki önerimiz çok basit. Bu kişilerin derhal ve hiçbir koşul olmadan serbest bırakılması."

"Hala, polis ve jandarma karakollarında insanlara kötü davranıldığına ilişkin birçok bilgi alıyoruz. Çok daha az sayıda olsa da, klasik işkence diyebileceğimiz, insanların çırılçıplak soyulması, tazyikli su verilmesi ve elektrik şokuna maruz bırakılması gibi iddialar da var.’’

Karakollardaki ihlallerin bütünüyle ortadan kalkması gerektiğinin altını çizen Sugden, yasaların bunun başarılmasına elverişli olduğuna dikkat çekti.

Sugden, gözaltında olan kişiler avukatlarına ulaşabilirlerse ihlallerin azalabileceğine vurgulayarak, ’’Bu uygulama geçmiş yıllara göre düzeldi, ama hala düzenli değil. İşkence iddialarını ortadan kaldırmanın en iyi yolu, polis karakollarının sıkı şekilde denetlenmesi. Vali ve savcıların bir ölçüde bu denetimleri yaptığını biliyoruz’’ diye konuştu.

Sugden şöyle devam etti:

’’Ama sonuçlarını ve hangi karakolları ziyaret ettiklerini da kamuya açık bir şekilde yayınlamaları gerekir. Bunun yanısıra, dünyanın birçok yerinde uygulandığı gibi, karakolların bağımsız komitemer tarafından da denetlenmesini öneriyoruz. Avrupa İşkenceyi Önleme komitesi de bunu öneriyor. Bunu, yerel insan hakları kurulları aracılığıyla uygulamanın yasal olanağı da var. Yerel Baro ve tabip odası temsilcilerinin de yar aldığı bu kurulların, önceden haber vermeden karakolları ziyaret etme hakkı var. Fakat bu uygulamanın neden bir türlü gerçekleşmediğini bilemiyoruz.’’

İnsan Hakları İzleme Komitesi ayrıca, Türkiye’nin, 1990’lı yıllarda Güneydoğu Anadolu’da göçe zorlanan onbinlerce kişinin köylerine dönebilmesi için Birleşmiş Milletler örgütleri, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü ve Avrupa Birliği kuruluşları ile işbirliği içinde bir program hazırlayarak bunu hayata geçirmesini de öneriyor.

Komite, Türkiye’nin geçmiş yıllarda insan haklarını ciddi şekilde ihlal eden bir ülke durumundan artık çıktığını, şimdi uluslararası insan hakları standartlarına ulaşmak için mücadele ettiğine de işaret ediyor.

’ABD insan haklarını baltalıyor’

Merkezi New York’ta bulunan, İnsan Hakları İzleme Örgütü, yıllık raporunu açıkladı.

Raporda, dünyadaki insan hakları sisteminin Sudan’ın Darfur bölgesindeki kriz ve Ebu Gureyb skandalı nedeniyle 2004 yılında ciddi şekilde zayıfladığını vurgulanıyor.

Örgüt bu iki tehdidin eşit olmadığını kabul ediyor.

Ancak küresel düzeyde insan haklarının korunması çin her iki soruna da kararlı bir tutum takınılmasına bağlı olduğu kaydedilen raporda, Sudan hükümetinin Darfur’da sürdürdüğü katliamın engellenmesi ve Irak, Afganistan ve Guantanamo’daki işkence ve kötü muamelelerden sorumlu olan herkesin soruşturulup yargılanması talebinde bulunuluyor.

Yıllık raporda şu saptamanın altı çiziliyor:

"Irak’taki Ebu Gureyb hapishanesinde tutsaklara işkence yapılması ve Guantanamo’da tutulan kişilere uygulanan muamele, insan hakları ve terörizme karşı mücadelede dünyada lider konumunda olan Amerika Birleşik Devletleri’nin saygınlığına darbe indirmiştir".

Raporda, Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin insan hakları yasalarını açıkça ihlal ederek ve bu tutumunu haklı göstermeye çalışarak, bu yasaları küçük düşürdüğüne ve diğer ülkelerin de Amerika örneğini bir mazeret olarak ileri sürerek insan haklarını yok saymasını kolaylaştırdığına dikkat çekiliyor.

İnsan Hakları İzleme Komitesi, Ebu Gureyb cezaevinde ve Guantanamo’da işkence yapılmasına ve tutuklulara karşı zalimce, insanlık dışı ve küçük düşürücü uygulamalara katılan, bu yönde emir veren veya emir verme yetkisi olan tüm yetkililerin soruşturulması için Bush yönetiminin özel bir savcı ataması çağrısında bulunuyor.

’Sudan’da etnik temizlik dramı’

İnsan Hakları İzleme Örgütü yıllık raporunun diğer ana konusu da Sudan’ın Darfur bölgesinde yaşanan, onbinlerce kişinin öldüğü, milyonlarcasının da yaşadıkları yerlerden göçe zorlandığı şiddet olayları.

Raporun girişini kaleme alan Komite’nin yöneticisi Kenneth Roth, Darfur halkının korunması ve bu insanların güvenlik içinde evlerine dönebilmelerinin koşullarının sağlanması için, yetkisini Birleşmiş Milletler’den alan büyük bir askeri gücün gerekli olduğunu vurguluyor.

Roth, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batı hükümetlerinin, daha önemli olduğunu ileri sürdükleri gerekçeler göstererek etnik temizlik olarak nitelenen Darfur krizinden ellerini çektiklerine işaret ederek, Batı’nın "bir daha asla" vaadiyle adeta alay ettiğini belirtiyor.

BBC Türkçe Yayınları İnternet Sitesi
Yayın Tarihi : 14 Ocak 2005 Cuma 12:35:42
Güncelleme :14 Ocak 2005 Cuma 17:11:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?