17
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

'Türkiye'nin en büyük düşmanı deprem'

Dünyanın en ünlü tektonikçilerinden (yer bilimci) Xavier Le Pichon ile birlikte Kuzey Anadolu Fayı’nı baştan sona araştıran bir bilimadamı Prof. Dr. Celal Şengör. Vatan gazetesi bugünkü sayısında Şengör ile yaptığı röportajın ikinci bölümünü yayımladı.

Mine Şenocaklı imzalı röportajı alıntılayarak aktarıyoruz:

Hava Kuvvetleri eski Komutanı Orgeneral Ergin Celasin’le yemekteyiz. Biz Amerikalı ünlü jeolog Kerry Sieh ile depremin İstanbul’a ne yapacağını anlatıyoruz. Komutan da dinliyor. Celasin Paşa bir an durdu ve dedi ki, "Türkiye’nin önümüzdeki 50 yıl içinde en büyük düşmanı deprem. Onunla mücadele etmeliyiz."

Gölcük’teki trajediden ders çıkartan Türk Silahlı Kuvvetleri, İstanbul depreminde tek bir askerin bile şehit olmaması için seferberlik ilan etmiş.

Hava Kuvvetleri eski Komutanı Orgeneral Ergin Celasin, Prof. Dr. Celal Şengör’e bu seferberliği anlatırken "Önümüzdeki 50 yıl içindeki en büyük düşmanımız deprem" demiş. Deprem düşman ilan edilince de büyük seferberlik başlamış... Yeşilyurt’taki Hava Harp Okulu olası bir depremde en riskli askeri bina. O yüzden en ciddi çalışmalar orada yapılıyor. Öyle 7.6’ya göre değil, çok daha büyük bir depreme dayanacak binalar inşaa edilmiş. Sadece depremi değil depremden doğacak güçlü tsunami’lere karşı da önlem alıyorlar. "Ordunun bu seferberliği tüm İstanbul’a örnek olmalı" diyor Şengör. Eğer bunun yarısı bile yapılsa İstanbul’da ölüm oranı ciddi biçimde azalacak. Aynı biçimde ekonomik hasar da...

Abdullah Abi’nin malikanesi!


* Hocam siz askerler için araştırma yaptınız. Neler çıktı?
Benim Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi’nde bir makalem çıkmıştı. Depremle ilgili bazı tahminlerde bulunmuştum. O zaman Hava Harp Okulu Komutanı olan Korgeneral Bilgin Balardı... Balanlı yazıyı okuduğu zaman diyor ki, "Burada 800 evladım var" diyor. "Sorumluluğu bana ait olan subay, astsubay ve erlerle, onların aileleri var. Ne yapmalıyım?" Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Ergin Celasin’e, "Böyle bir tehlike var" diye anlatıyor. O da depremden iki gün sonra bana telefon edip diyor ki, "Celal derhal Yeşilköy’deki Hava Harp Okulu ne gibi bir tehdit altında bakalım." Le Suroit gemisi geldi. Xavier Le Pichon’la Marmara Denizi’nin altında Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı araştırmaya başladık.

* Hangi bölgede?
İstanbul’dan yola çıktık bütün Tekirdağ’a kadar fayı taradık. Fayı bulmamız lazım bir kere. İlk kez bütün Marmara Denizi’ni haritaladık. Haritalanma sürerken, biz Abdullah Abi’nin malikanesinin olduğu adada enteresan bir yapı keşfettik. Çok büyük kanyon var. Geminin oraya gitmesi lazım. Ama 15 mil yasak var, giremiyorsunuz.

* Abdullah Abi kim?
(Gülüyor) İmralı’daki Abdullah Abi canım. Tabii malikaneye yakın dolaşmak yasak. Dolayısıyla bir Pazar günü... Acil izin alınması gerekiyor. Çünkü zaman kısıtlı. İzni o an aldık aldık, alamadık orayı boş verip geçeceğiz. Fakat çok önemli bir yapı keşfettik. Ne yapalım? Celasin Paşa’nın evine telefon ettik gemiden. "Komutanım acil izin lazım" diye. 15 dakika sonra izin tamamdı. Araştırma tamamlandı. Basın toplantısı yaptık. Bilgin Balanlı arıyor. "Derhal neticeleri bana getirin" diyor. Elimizde gemide üretilmiş çıplak veriler... Ama kabaca ne oldukları belli. Evine gittik, yaydık haritaları izah etmeye başladım. "Komutanım görebildiğimiz kadarıyla fay 6 km yakınımıza geliyor, bayağı tehlikeli görünüyor" dedim. Bu arada Hava Harp Okulu depremde zarar gördüğü için Milli Savunma Bakanlığı da buraya bir ekip gönderiyor MTA’dan... ’Lütfen Harp Okulu’nun üzerinde oturduğu zemini inceleyin, nasıl bir zemindir’ diye. Onlar da bir inceleme yapıyor. Yani bir onlardan rapor alıyorlar bir de bizden... Ondan sonra da tatmin olmuyorlar.

* Başka ne yapıyorlar?
Bu deprem jeolojisinin modern şeklini icat eden muazzam bir adam var, Kerry Sieh. Benim arkadaşım... Amerika’dan geldi. Birlikte Bilgin Paşa’ya gittik, Paşa elindeki bütün raporları çıkarıp gösterdi ve "Bir çalışma yapar mısınız?" dedi. Kerry’nin saati 250 dolar. Los Angeles Belediyesi’nde bu fiyata çalışıyor... Paşa iyileştirme çalışmalarını gösterdi... Kerry, "Önce nereden başladınız?" diye sordu. Bilgin Paşa, "Çocukların yattığı yerden başladık, sonra sınıflara geçtik" dedi. Kendi oturduğu yer en son... Kerry çok etkilendi. "Ben bedava yapıyorum bu işi" dedi. Oturduk raporları inceledik. Hakikaten baktık Hava Kuvvetleri’nin tahmin ettiği gibi eksiklik var. Kerry dedi ki, olmamış.

* Neden olmamış?
Harp Okulu’nun altında bir kırık var mı, yok mu tespit edilememiş. Kullanılan yöntem yetersiz. "Peki" dedi Bilgin Paşa, "Ne yapılması lazım?" Dedik ki, "Burada yer içi radarıyla sismik yansıma çalışması yapılması lazım." Peki kim yapar? Bir tesadüf bu işte dünyadaki en iyi kişi Özdoğan Yılmaz. Yılmaz da Londra’da çok ünlenmiş, yeni Türkiye’ye gelmiş. O arada komutan değişti Harp Okulu’nda, Bilgin Paşa terfi etti, gitti. Yerine Şevket Dingiloğlu geldi. Sivil müessesede olsa sil baştan başlanır herşeye. Ama burada hiç mevzu bahis değil. Şevket Paşa derhal bizi çağırdı. O da aynı heyecan içerisinde "Gereken neyse yapalım" dedi. Elektromanyetik dalga gönderen aletler yerleştirildi. Ölçümler yapıldı. Özdoğan raporunu sundu: Hava Harp Okulu’nda bir şey yok. İnanılmaz bir şey çünkü biz Kerry ile demiştik ki, okul çok tehlikeli bir yerde duruyor.

* Neden tehlikeli demiştiniz?
Çünkü Ayamama Deresi’nin deltasının üstünde. Bu deltanın yaşı 6 bin yıl. Hepsi hepsi 18 metre kalınlığında çamur. Bugüne kadar burada 30 deprem olmuş olması lazım. 30 depremin yarısı, çok büyük sarsıntı yarattıysa ne olur düşünebiliyor musunuz? Hani yoğurdu kabından çıkartıp bıraktın mı bir tarafa kayar ya onun gibi kaymıştır daha önceden. Ama hayretler içinde kalındı ki Hava Harp Okulu’nun altında kırık yok. Zaten sonra da görüldü ki Hava Kuvvetleri çok iyi güçlendirmiş binaları. 10 şiddetinde bir depreme bile dayanır...

Ataköy’ün altı da sağlamdır
* Hava Harp Okulu’nun altında kırık yok. Peki Ataköy ya da Yeşilköy’ün altında var mıdır?
Hava Harp Okulu’nun altında yoksa orada hiç olmaz. Mesela Çekmece ve Avcılar’da heyelanlar falan olmuştur... Ama Yeşilköy biraz daha sağlam. Şimdi sen beklemez misin bu kadar garantiye aldıktan sonra artık yeter desinler. Şevket Paşa dedi ki, "Bunlar güzel fakat biz bazı dedikodular duyuyoruz. Tsunami tehlikesi olabilirmiş." "Evet olabilir. Çınarcık’taki fay takımı harekete geçerse 2 metre boyunda dalgalar oluşturur" diye anlattık. Ayrıca Sinan Özeren ile Nazmi Postacıoğlu üç boyutlu bir model ürettiler harp okulu için. Artık harp okuluna vuracak dalganın boyu bile biliniyor.

* Yani askerler depreme hazır diyebilir miyiz?
Tabii... Ben Bilgin Balanlı ve Şevket Dingiloğlu’na hayran kaldım. Bu adamların görevi depremle uğraşmak değil. Ama karşılarında bir düşman varmış gibi uğraşıyorlar. Ayrıca üç kahraman da Ankara’da oturuyor. Hava kuvvetleri komutanları Ergin Celasin, Cumhur Asparuk ve İbrahim Fırtına...

* Gerçekten de Türkiye’nin en büyük problemi deprem mi?
Gerçekten. Bu arada birşeye dikkat çekmek istiyorum. Kerry Sieh ve ben Ankara’ya gidip, devlete de bunları anlatalım dedik. Yanımızda jeolog Faik Üşenmez... Dönemin Başbakan’ı Ecevit’e, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’yi aradık hava aldık. Hava Kuvvetleri Komutanı Cumhur Paşa’ya telefon ettik, "Gelebilir miyiz" diye... "Derhal" dedi. Randevu vermekle kalmadı. Tam üç saat bizimle oturdu. Fark ettik ki o ana kadar verilen bütün raporları okumuş. Sanki başka işi yok. Bu arada YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ü aradık. "Bu konuda benim ne yapmamı istiyorsunuz? Yazın altına imza atacağım" dedi. TÜBİTAK’a gittik, Başkan Namık Kemal Pak aynı şeyi söyledi. Kendisi Türkiye’nin en iyi fizikçilerinden birisi. Sonra o akşam yemeğe davet edildik.

* Davet eden kim?
Ergin Celasin. Türkiye’nin en yetkili bilim adamı olarak, bürokrat olarak TÜBİTAK Başkanı’nı da davet ediyor. Neyse yemekte konuşuyoruz. Konuşmamızın bir aralığında Kerry dedi ki, "Siz Türkiye’nin yetkili insanlarısınız. Yani Türkiye’nin önemli yerlerinde bulunuyorsunuz. Asker olarak söyleyebilir misiniz, önümüzdeki 50 yıl Türkiye’nin karşısında ki en büyük tehdit nedir?" Kimisi irtica dedi, kimisi ekonomi... Sonra biz bu deprem Türkiye’ye ne yapacak onu anlatmaya başladık. Böyle anlatırken Celasin Paşa şöyle dedi: "Türkiye’nin önümüzdeki 50 yıl boyunca en büyük düşmanı deprem. Bizim ona hazırlanmamız lazım."

5 bin bina yıkılır... 100 bin kişi ölebilir
* Olası bir depremde can kaybı ne olur?
Prof. Dr. Mustafa Erdik’in yaptığı çalışmalara göre, İstanbul’da 5 bin bina yerle bir olacak. Ölü sayısı ise 50 bini bulacak. Mustafa 50 bin diyor ama Kerry, raporlara şöyle bir baktı. "100 bin can kaybı olur" dedi. Ben deprem uzmanı değilim. Beni Kuzey Anadolu fayı ilgilendiriyor. Kerry depremci, adamın hayatı deprem. Bu bilgiyi söyleyecek de odur. Ondan sonra biz rahmetli Aykut Barka’yla kabaca bir hesap yaptık, sırf İstanbul’da 50 milyar dolarlık zarar oluyor. Marmara’da olacak zararı düşünme, sırf İstanbul’da sadece 50 milyar. Tabii bu Türkiye’nin istikbalini de kaybetmesi anlamına gelir...

* O zaman İstanbul’da ne yapılmalı?
Hava Harp Okulu ne yaptı? İlk iş dediler ki kardeşim önce alay binası yapılacak. Niçin? Çocuklar orada. Çocukları Ataköy’deki bulabildikleri çadırlı yerlere gönderdiler. Otellere yerleştirdiler. Gidecekleri yerleri tetkik ettiler. Yani önce çocukları garantiye aldılar. Sonra sıra hastaneye geldi. Şimdi İstanbul’da sen ne yapacaksın? Diyeceksin ki, en önemli şey yaralılara yardım. Ölen öldü, gitti. Yaralılara yardım gerek. Bir de ölenin yaratacağı salgın hastalık tehlikesine karşı tedbir alman lazım. Bunu kim yapar? Doktorlar. Dolayısıyla ilk iş hastaneler ele alınacak. İstanbul’daki hastaneler yeterli mi bilmiyorum. Büyük bir ihtimalle yetersiz. Bir, hastanelere bakıyoruz. İki, nereye bakacaksın? Okullara... Şevket Paşa ile Bilgin Paşa ne diyorlardı? "Benim evlatlarım ne olacak" diyorlardı... O zaman okullara bakacaksın, çocuklara bakacaksın.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün kuzeyi sağlam
* Sizin bütün bu anlattıklarınızın aslında İstanbul için de yapılması gerekiyor değil mi?
Evet. Bugüne kadar anlattığım herşeyin, Hava Harp Okulu’nda yapılan herşeyin İstanbul için de yapılması gerekiyor. Burada çalışacak adamların önceliklere dikkat etmeleri gerekiyor. Askerlerin öncelikleri hayat kurtarmak. Ama hayat kurtarmakla da kalmıyorlar. Önce kimin hayatı kurtarılacak? Çocukların. Onu dahi planlıyorlar.

* Peki İstanbul’da önce kimin hayatı kurtarılmalı?
Kimin hayatının kurtarılmasından önce İstanbul’da şu sorun var. Hayat kurtarma mekanizmaları Hava Harp Okulu’nda kolay... Okul binası yıkılmasın, revir yıkılmasın. İstanbul’da böyle bir deprem olduğu zaman ilk yapılacak olan iş yaralılara ulaşmak. Ulaşım çok önemli. Nasıl ulaşılacaksın kırılan, çöken yerlere? Dolayısıyla tam olarak nereler çökecektir onu bilmek lazım.

* İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Gürtüna’nın zamanında bir çalışma yapılmıştı. Siz bakmış mıydınız o çalışmaya?
O zaman iyi bir çalışma yapıldı. Şu bakımdan iyi bir çalışmaydı. Benim bildiğim en az iki tane İstanbul sarsıntı haritası çıkarıldı. Birini Mustafa Erdik yaptı, birini Japonlarla beraber İstanbul Belediyesi yaptı. Biz şu anda İstanbul’un neresi, ne kadar sallanacak biliyoruz. Ve oradaki binaların özelliğinden, kayacağın özelliğinden ötürü ne kadar hasar olabilir? Bunu biliyoruz.

* Kabaca hangi bölgeler tehlikeli?
Sahil bölgeleri tehlikeli. Kartal’dan başla Silivri’ye kadar uzan...

* Emin olan yerler nerelerdir?
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün kuzeyi emindir. Orada depremin hasarı çok çok az olur. Kuzey adam öldürmez. Çok anormal bir şey olmadıkça tabii... Yani küçük bir sarsıntıda gaz lambası devrilir de, efendime söyleyeyim adam evinden çıkamaz da yanar... Bunun gibi... İnternette herkesin kullanımına açık, ivmeleri herşeyi hesap edilmiş duruyor. Şimdi bundan sonra üçüncü ihtisas dalına geçiyoruz. Bu ihtisas dalı nedir? Toplum yönetimi. Toplum yönetimi ne yapacak? Harp Okulu modeli çok açık, hayat kurtarmakla işe başlayacak.

VATAN
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2004 Pazartesi 12:34:49
Güncelleme :16 Ağustos 2004 Pazartesi 12:37:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?