İngiltere’de yayımlanan Observer gazetesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan izlenimlere yer verdi. Yazının başlığı; "Türkiye’nin hayalinin karanlık yüzü".

Kars, Gaziantep ve Tunceli’den enstantanelere yer verilen yazıda, şu görüşler aktarılıyor;

"Türkiye’nin anayasal yapısında, son yıllarda devrim denebilecek değişiklikler yapıldı. Ancak parlamentoda yapılanlar ile hayatta yaşananlar arasında büyük fark var.

1980 ve 90’larda, Kürt ayaklanmasına ve ve devletin sert tepkisine sahne olan Güneydoğu’da güvenlik güçleri hala alarmda. Eski adıyla PKK, yeni adıyla KongraGel diye bilinen örgütün, 5 yıl süren ateşkesi yaz aylarında bozmasından bu yana, 400 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Ancak Türkiye’yi, geçtiği sancılı dönüşüm sürecinden daha zor bir süreç bekliyor. Türkiye, önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği’nin 80 bin sayfalık kurallar bütününü, yasalarına adapte etmek zorunda. Gıda hijyeninden, çocuk işçiliğine, belediye ihalelerine, herşeyin değişmesi gerekecek.

Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in yardımcılarından Heather Grabbe, yeni üye olan Orta Avrupa ülkelerinin, birliğe uyum için, milli gelirlerinin yüzde 3 ila 4’ünü harcadıklarını söylüyor. Bir borç dağı ile boğuşan Türkiye’nin bu payı nasıl ayıracağı meçhul.

Sıkıntıyı özel sektör de yaşayacak. Suriye sınırındaki Gaziantep’e gece çöktüğünde, şehir gri bir bulut ile kaplanıyor. Türkiye Avrupa Birliği’nin hava kirliliği standartlarını uygulamaya başladığında, bu sisin dağılması gerekiyor.

Peki, fabrikalar, bacalarından çıkan dumanı filtre etmeye güçleri yetmediği için kapanmaya başladıklarında ne olacak?

Sadece bu mu? Gaziantep’te şöyle bir dolaştığınızda, her adım başında değişmesi gereken birşeyler görüyorsunuz. Buzdolabı bulunmayan dükkanlarında, et keserken sigara içen kasaplar mesela.

Özetlemek gerekirse, Avrupa Birliği şimdiye kadar hiç Türkiye kadar zor bir sınavla karşı karşıya kalmadı, hiçbir aday ülkeden beklentiler bu kadar büyük olmadı. Dolayısıyla, hayal kırıklığı ya da felaket riski, bu uzun yolculukta Türkiye’nin yanından hiç ayrılmayacak."

Sunday Telegraph’taki başka bir yazının başlığı ise, "Türk köylüsünü burada istiyor muyuz?"

Üyelik durumunda, serbest dolaşım hakkını kazanacak Türklerin, kitleler halinde Avrupa’ya göç edecekleri varsayımını irdeleyen yazıda, Türk siyasi sistemine ilişkin ise şu yorum dikkat çekiyor;

"Türkiye’den yerine getirmesi beklenen talepler, ülkeyi üyelik için şu anda olduğundan daha elverişsiz hale getirebilir. Örneğin ordunun siyasi hayattaki rolünün azaltılması.

Unutulmamalıdır ki, ordu Türkiye’de laikliğin temelidir. Ordunun gücünün azaltılması, önemli kurumların mollaların eline geçmesi ile sonuçlanabilir."