18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

VALİLİKTEN NÜFUS MÜDÜRLÜKLERİNE YASAK İSİM LİSTESİ.

Radikal Gazetesi'nin iddiasına göre İstanbul Valiliği'nin İçişleri Bakanlığı emriyle ilçe nüfus müdürlüklerine gönderdiği yasaklı isimler listesi, 12 Haziran 2003 tarihli. Yani Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde çıkan 6. paketin Meclis'e sevk edildiği gün.

Valilik sordu

Yasaklı isimler konusunda yaşanan kargaşa ve bazı mahkemelerin aileler lehine kararlar vermesi üzerine İstanbul Valiliği, 8 Nisan 2003 günü İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvurdu. İstanbul Vali Yardımcısı Abdülkadir Bakan imzalı yazıda, isim yasağıyla ilgili İçişleri Bakanlığı'nın üç ayrı genelgesiyle 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 'Çocuğun adını anne babası koyar. Ancak milli kültürümüze, ahlak kurallarına, örf ve âdetlerimize uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten adlar konulamaz' hükmünü getiren 16. maddesi hatırlatıldı.

Yazıda, 14 Haziran 2002 tarihli 13536 sayılı 2002/16 No'lu genelgenin 11. maddesinin 'çocuklara kanun ve yönergede belirtilen usul ve esaslara aykırı ad konulmak istendiği takdirde gereğinin doğum tutanağının düzenlendiği yer valiliğince yapılması istendiği' belirtildi.

Valilik ''Belirlenen ismin kanuna aykırı isim olduğunun hangi kıstaslara göre ne tür bir heyet, komisyon veya kurul marifetiyle belirleneceği'' soruldu. İsmin kişiyle sıkı sıkıya bağlı şahsi bir hak olduğu ve hiçbir kişi veya kurumun taşınan ismi iptal edemeyeceği, kişiyi isimsiz bırakamayacağı ve isim iptali için dava açılamayacağı yönünde kararlar bulunduğu vurgulanan yazıda, kanunda da böyle bir hükmün olmadığı ve buna çeşitli Yargıtay kararlarında da açıklık getirildiği anlatıldı.

Bakanlık yanıtladı

Valiliğin sorularına İçişleri Bakanlığı adına Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yaman imzasıyla yanıt verildi. Yanıtta, konuyla ilgili genelgelerle, değerlendirmelerin valiliklere devredildiği anlatıldı. Bunun üzerine ilgili genelgeler ile Bakanlığa gönderilen sorular ve cevabi yazılar, 6. uyum paketinin TBMM'ye sevk edildiği 12 Haziran 2003 günü İstanbul Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Mehmet Güngör imzasıyla İstanbul'un 32 ilçesindeki nüfus müdürlüklerine dağıtıldı.

'Yanlışlık yapmayın'

Güngör'ün yazısında, şöyle denildi: ''Uygulamada birlik ve bareberliğin sağlanması ve yanlış uygulamalara yer verilmemesi açısından ilçe nüfus müdürlüklerinin bir kez daha uyarılması gerektiği anlaşılmıştır. İlçe nüfus müdürlüklerince 1587 sayılı kanunun 16. maddesinde belirtilen hükümlere uymayan hiçbir ismin doğum tutanklarına geçirilmemesi, kütüğe tescil edilmemesi ve bakanlık genelgeleri doğrultusunda hareket edilmesi...''

İlçe nüfus müdürlüklerine de Türk Dil Kurumu'nca hazırlanan ve yasaklı 23 ismin anlamının yer aldığı bir liste de gönderildi. TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın ve uzman Yaşar Yılmaz imzalı liste 29 Mayıs günü İstanbul Valiliği'ne gönderilmişti.

Paket yasağı kaldırıyor

6. uyum paketiyle, Nüfus Kanunu'nun 16. maddesindeki 'milli kültürümüze...' ibaresi kaldırıldı. Yasa, 'çocuğa, ahlak kurallarına uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten ad konulamaz' diye düzenlendi. Ama yönetmelik hazırlanmadığı için uygulamada 'yasaya ters' genelgeler esas alındı.

Gelenekte yeri var mı bakalım!

Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından hazırlanan listede yasaklı 23 ismin eşanlamları ve hangi dil kökenine ait olduğu, Türk ad koyma geleneğinde yeri olup olmadığı görüşü belirtildi. İşte isimler ve yorumlar:

Aleyna: Arapça edat, 'üzerimize olsun' anlamına gelmekte fakat ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Ali Sidar: Arapça 'yüce, yüksek' anlamına gelen Ali ile Farsça kökenli Sitar sözlerinden oluşmaktadır. Sitar bir çalgı adı olmakla birlikte bazı yerel ağızlarda 'ağaç gölgesi' anlamında da kullanılmaktadır. Fakat ad koyma geleneğimizde bu biçimde bir birleşik ad yer almamaktadır.

Amine: Arapça 'güvenilir kimse' anlamına gelen bu söz, ad koyma geleneğimizde Emine biçiminde benimsenmiştir.

Arjin: Kaynaklarda hakkında herhangi bir bilgiye rastlanılmayan bu söz ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamakta.

Baver: Farsça kökenli olan bu söz, 'tasdik, inanma, pek doğru' anlamlarında kullanılmakta ve az da olsa ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almaktadır.

Berfin: Farsça bu söz 'kardan, karla ilgili' anlamında kullanılmaktadır.

Berivan: Kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmayan bu söz, ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Delal: Arapça kökenli olan bu söz, 'naz, işve, cilve, insana güzel görünen durum' anlamında kullanılmakta ve ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almaktadır.

Dilan: Farsça, 'Gönüller, yürekler' anlamına gelen Dilan sözü ad koyma geleneğimizde daha çok son yıllarda gündeme gelen adlardandır.

Duhan: Arapça, 'duman, tütün' anlamına gelen bu söz, az da olsa ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almaktadır.

Ebrar: Arapça, 'Özü sözü doğru adamlar, hayır sahipleri, iğneci iğne satan' anlamlarında kullanılan bu söz ad koyma geleneğimizde daha çok son yıllarda gündeme gelen adlardandır.

Elsem: Arapça, 'gerekli, lüzumlu' anlamına gelen elzem sözünün farklı bir söyleniş biçimi olabilir ancak ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Gabar: Sıradağların adıdır fakat ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Jiyan Nevroz: Farsça iki ayrı sözcüğün birleşiminden oluşmaktadır. Jiyan, 'kızgın, hışımlı, kükremiş arslan' anlamında kullanılmaktadır. Farsça 'yeni'' anlamındaki nev ile 'gün' anlamındaki ruz sözünden oluşan Nevruz, 'yeni gün, baharın ilk günü, Celali takvimine göre yılbaşı, Türk musikisinde bir makam, Türk ergenekon bayramı, kişi adı' anlamına gelmektedir.

Muhammet Ali Şer: Bu birleşik ad oluşturan Muhammet, 'birçok kere övülmüş, İslam dininin peygamberinin adı' anlamında; Ali, 'yüce, yüksek'; Şer ise, 'ilahi emir ve yasaklar' anlamında kullanılmakla birlikte Arapça kökenli bu birleşik ad bizde daha çok Muhammet Ali biçiminde kullanılmaktadır.

Muhammet Bedevi: Muhammet, 'birçok kere övülmüş, İslam dininin peygamberinin adı' biçiminde tanımlanmakta, Bedevi sözü ise, 'çölde çadırda yaşayan göçebe, medeni olmayan kimse, bedevilik tarikatından derviş' anlamlarında kullanılmakta fakat ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Musab Bin Ümeyir: Sahabeden Musab Bin Umeyr'ın adıdır. Arapça kökenli Musab, 'isabet etmiş, rastlamış, üzerine düşmüş, müsbete uğramış' anlamlarında kullanılmakta fakat ad koyma geleneğimizde bu biçimde bir ad olarak yer almamaktadır.

Rojda: Farsça kökenli söz, 'gün veren' anlamında kullanılmakta ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Ronai: Elimizdeki kaynaklarda hakkında herhangi bir bilgiye rastlanılmayan bu söz ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Rujin: Farsça kökenli. 'Aydınlık, güne ait' anlamında fakat ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Sedam: Arapça, 'sağlam, dayanıklı' anlamında kullanılan Saddam sözünün bozulmuş biçimi olabilir fakat ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almaz.

Serya: Elimizdeki kaynaklarda hakkında herhangi bir bilgiye rastlanılmayan bu söz ad koyma geleneğimizde yer almamaktadır.

Şilan: Moğolcada 'padişah sofrası, şölen', Farsçada bir meyve adı anlamında kullanılmakta fakat ad koyma geleneğimizde kişi adı olarak yer almamaktadır.

Radikal
Yayın Tarihi : 1 Eylül 2003 Pazartesi 12:48:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?