18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Verheugen: Türk askeri KKTC'de kalacak

 Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu (AFET), bugünkü oturumunda, Kıbrıs konusunu ve referandum sonuçlarını değerlendirdi. Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, şimdiki durumda Türk askeri'nin KKTC'de kalacağını ve sayısının da artacağını söyledi.
      Verheugen, Yunanlı bir gazetecinin "Adadaki Türk askerlerinin durumunun ne olacağını" sorması üzerine, sinirli bir şekilde askerlerin kalacağını ve hatta sayısının da artacağını açıkladı.
      AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Komisyon'un Kuzey Kıbrıs'ta temsilcilik açacağını bildirdi. AB'nin adanın birleşmesi hedefiyle önlemler alacağını, Kuzey'e kesintisiz ve ciddi bir mali yardım aktaracağını belirten Verheugen, bu amaçla yasal temeller üzerinde çalıştıklarını bildirdi.
      AB Komisyonu üyesi Verheugen, yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununda yaşanan sıkıntıların sorumlusunun AB olmadığı görüşünü sık sık tekrarlayarak konunun geçmişteki aşamalarını anlatırken, Rumları eleştirdi.
      Başlangıçta AB üyesi ülkelerin Kıbrıs'ta çözüm istediklerini ve bu çözüme ulaşılmadıkça adanın üyeliğine karşı çıktıklarını hatırlatan Verheugen, 1999'da bu tavrın değiştiğini, çünkü Kıbrıslı Rumlara kapılar açılmadıkça AB'nin genişlemesinin gerçekleşemeyeceğinin görüldüğünü ifade etti.
      Rumların başlangıçta BM sürecine destek verdiklerini, 2002'de AB'ye katılım antlaşmasını imzalayıncaya kadar bu tavırlarını değiştirmediklerini belirten Verheugen, daha sonra iki tarafta da hükümetlerin değiştiğini, Türk tarafının çok yapıcı bir tavır izlediğini belirtti. Rumların ise olumsuz davrandıklarını anlatan Verheugen, İsviçre'de Türklerin Annan planını imzaya hazır olduklarını, Rumların buna yanaşmadıklarını belirtti.
      Verheugen, Rum tarafının bugün ileri sürdüğü ret gerekçelerini yerinde bulmadığını, planın incelenmesi için yeterli zaman bulunduğunu kaydetti. Kıbrıs'ın katılım antlaşmasının 10. protokolünde Annan planına destek koşulu getirildiğini, ancak Rumların buna saygı göstermediklerini belirten Verheugen, Güney'in bugün ileri sürdüğü korkuların yersiz olduğunu, bir AB üyesi ülkeye, bir AB adayı ülkeden tehdit geldiğini söylemenin ciddiye alınamayacak ''saçma'' bir iddia olduğunu ifade etti. AB Komisyonu üyesi, Ortodoks Kilisesi'nin olumsuz tavrını da çok yadırgadığını, adadaki Türkleri ikinci sınıf vatandaş görmenin yakışık almadığını anlattı.
      AB'nin, adanın birleşmesi hedefiyle önlemler alacağını, Kuzey'e kesintisiz ve ciddi bir mali yardım aktaracağını, bu amaçla yasal temeller üzerinde çalıştıklarını bildiren Verheugen, yardımın sadece altyapıyı değil, kültürel, sosyal ve hukuki projelere de yönelik olacağını belirtti. Verheugen, Kuzey'de bir temsilcilik bürosu açacaklarını, bu amaçla yasal yöntemleri incelediklerini bildirdi.
      Kuzeyin ekonomik izolasyonuna son vermek, Yeşil Hat'tı malların, insanların ve fikirlerin geçeceği bir çizgi haline getirmek istediklerini belirten Verheugen, bu amaçla hukuki engelleri aşmaya çalıştıklarını ifade etti.
      Verheugen, soruları yanıtlarken, AB'nin Türk tarafı ile ilişkiye geçmesinin KKTC'yi diplomatik açıdan tanımak anlamına gelmeyeceğini, adanın yapısını ancak BM'nin değiştirebileceğini söyledi. Soruna çözüm için bugünkü aşamada ve öngörülebilir bir gelecekte yeni bir girişim düşünemediğini belirten Verheugen, BM Genel Sekreteri Koffi Annan'ın buna sıcak bakmadığını, BM'nin ve Genel Sekreteri'nin itibarının söz konusu olduğunu belirtirken, Türk askerinin adadaki varlığından şikayetçi olan bir Yunan parlamentere sinirlenerek, Annan planının onaylanmamasının ardından Türk askerinin Kıbrıs'ta daha güçlü bir şekilde kalabileceğini ima etti.
     
     TALAT'IN KONUŞMASI

      AFET'te konuşan KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat da, BM ve AB tarafından da onaylanmış bir çözüm planını Rumların reddetmesini kınadı ve bu fırsatın kaçmasından doğan hayal kırıklığını dile getirdi.
      Talat, Kıbrıslı Türklerin uluslararası toplum ve AB ile işbirliğine hazır olduğunu, KKTC ile temas kurulması önünde artık hiçbir engel kalmadığını, Kıbrıs Rum yönetiminin artık yasallığını tamamen yitirdiğini ve Türkleri temsil edemeyeceğini anlatarak, şimdi AB'nin ''fırsatı yakalaması'' gerektiğini, ambargoların kaldırılmasını istediklerini, ancak bunun bir çözüm olmadığını da hatırlattığını ifade etti.
      Mehmet Ali Talat, kendisiyle görüşmek için Kuzey'e gelemediğini ileri süren bir Rum parlamentere, devlet yetkililerine saygı göstermek koşuluyla istediği zaman gelebileceğini söyledi ve ''Adanın bölünmüşlüğünün sorumlusu artık biz değiliz'' dedi.
      KKTC Başbakanı Talat, Rumların öne sürdükleri ''güvenlik endişesi'' gibi ''bahanelerin'' kabul edilemez olduğunu belirterek, ''Rumlar çözümü Türklerin engelleyeceğini düşünüyorlardı. İlk defa çözüm gerçeği ve olasılığıyla karşı karşıya geldiler. Şimdi tavırlarına bütün dünya şaşırıyor. Bizim tek istediğimiz ambargonun kalkması değildir. İnançlı ve kararlı davrandık. Rumların kararıyla Türkler cezalandırılamaz. Bu, Avrupa değerlerine uymaz. Bizim çözüm ve birleşme isteğimiz devam ediyor'' diye konuştu.
      AFET toplantısında konuşan Rum ve Yunan temsilciler ise AB'den ''anlayış ve destek'' talebinde bulundular ve Türk ordusunun adadaki varlığının, Türkiye'nin garantörlüğünün sürmesinin kabul edilemez olması nedeniyle referandumdan olumsuz sonuç çıktığını ileri sürdüler.
      Toplantıda konuşan diğer parlamenterler, Kıbrıslı Rumlara, AB'ye katılımın yeterli güvence olduğunun anlatılamadığını ifade ederlerken, Türk kökenli Alman sosyalist parlamenter Ozan Ceyhun, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in son değerlendirmesiyle mutabık olduğunu, fırsatın kaçırılmasından üzüntü duyulduğunu, Kıbrıs'ta yeni bir ''Berlin Duvarı'' olmaması isteniyorsa, AB'nin de sorumlulukları bulunduğunu söyledi.
AJANSLAR
Yayın Tarihi : 27 Nisan 2004 Salı 16:55:35
Güncelleme :28 Nisan 2004 Çarşamba 02:10:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?