Vries, Avrupa kamuoyundaki gerçeği açıkladı
Hollanda Parlamentosu Liberal Parti Grup Başkan Yardımcısı Bibi de Vries, Türkiye`nin AB üyelği konusunda, iki taraf arasında algılayış farkı olduğuna işaret etti. De Vries, Ankara`da iki gündür sürdürdüğü temaslarının sonucunu bir basın toplantısıyla açıkladı.
Hollanda`nın bir sonraki AB Dönem Başkanı olacağına dikkat çeken De Vries, Türkiye`nin AB ile müzakerelere başlayıp başlamayacağına da, Hollanda`nın dönem Başkanlığı sırasında karar verileceğini anımsattı. Türkiye`de gerçekleştirdiği görüşmelerde, ``tartışılması gereken herşeyi tartıştıklarını`` belirten De Vries, hükümetin gerçekleştirdiği uyum çalışmalarıyla çok iyi işler yaptığını ifade etti.
De Vries, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış ile görüştüklerini, Dışişleri Bakanlığı`nda da Türkiye ve AB ilişkileri üzerine görüşmelerde bulunduğunu kaydetti.
Türkiye`de görüştüğü herkesin, açık fikirlilikle konuşmasının önemli olduğuna dikkat çeken De Vries, Türkiye`nin, Kopenhag Kriterleri`ne uyma yolunda hemen hemen her koşulu yerine getirdiğini de vurguladı. Görüşmelerde, Türk ordusunun rolü sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri gibi konuların da ele alındığını açıklayan De Vries, Türkiye`nin, Irak konusunda da bölgesinde çok önemli bir rol oynadığını ifade etti. De Vries, insan kaçakçılığı konusunda da, Türkiye`nin geniş sınırlarını temelinde değerlendirmelerde bulunduklarını bildirdi.
``TÜRKİYE GÜZEL TATİL YERİ``
De Vries, Türkiye`nin, AB`ye uyum çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği reformlar nedeniyle, kendisini AB`ye hazır hissettiğini belirtirken, AB kamuoyunda ise durumun daha farklı olduğunu kaydetti. De Vries, Hollanda vatandaşlarına Türkiye sorulduğunda, ``Güzel bir tatil yeri. Her yıl giderim`` yanıtının alındığına ancak konu siyasi ve kültürel boyuta geldiğinde, Türkiye`nin AB`ye henüz hazır olmadığı izleniminin hakim olduğuna dikkat çekti. De Vries, eski DEP milletvekilllerinin serbest bırakılmasının, Kopenhag Kriterleri arasında olmadığını, ancak reformların uygulandığının bir işareti olması açısından önemli olduğunu da sözlerine ekledi.
