Anayasa Mahkemesi Başkanının, "Anayasa değişse bile kamuda türbana geçit verilmeyeceğine" ilişkin sözlerine, yüksek mahkeme içinde Haşim Kılıç ve Sacit Adalı açıkça tepki gösterdi
Ayrıntıları Milliyet gazetesinde Gökçer Tahincioğlu imzasıyla yayımlanan haberi alıntılayarak aktarıyoruz:
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Buminin, "Anayasa değişse bile kamuda türbana geçit verilemeyeceğine" ilişkin konuşması, kurumda derin görüş ayrılıklarına neden oldu. Üyeler, yüksek mahkeme tarihinde görülmedik biçimde açık tepkilerle birbirlerine karşı tutum belli ettiler.
Bumin, yüksek mahkemenin kuruluşunun 43. yıldönümü nedeniyle önceki gün yaptığı konuşmada, önceki yıllarda kullanmadığı bir ifadeye yer vererek görüşlerinin "kişisel" olduğunu belirtti.
Kılıç boykot etti
Buminin bu ifadeyi kullanmasının olası bir nedeni olarak, mahkemedeki bazı üyelerin aynı görüşü paylaşmamaları gösterildi.
Kurumun Buminden sonraki ikinci ismi olan Başkan Vekili Haşim Kılıç, önceki akşam TBMMde düzenlenen Anayasa Mahkemesi resepsiyonunu boykot etti. Kılıç, gelmemesine, Buminle aynı ifadeyi kullanarak, "kişisel" nedenleri gerekçe gösterdi. Bumin de, resepsiyonda, "Kendisi bilir. Üyemiz. Davet edecek değiliz" dedi.
Kılıçla birlikte Bumine karşı en açık tavrı Üye Sacit Adalı aldı. Buminin konuşmasında "Dini istismar ettikleri için kapatıldılar" dediği Refah ve Fazilet partilerinin kapatılmaları kararlarında Kılıçla birlikte karşı oy kullanan Adalı, resepsiyonda şöyle konuştu: "Sivilceyi kaşırsan ertesi gün kangren olur. Bu tür sözleri söyleyenler, kenara çekilir, ama sözlerini doğru ve yanlış olarak değerlendirenler çatışır."
Alınan bilgiye göre, Kılıç ve Adalı, Buminin konuşmasında türban konusuna bu kadar geniş yer ayırdığını, törende öğrendi.
Duruşmada soğukluk
Yüksek mahkeme üyeleri arasındaki soğukluk, eski Bayındırlık ve İskân Bakanı Koray Aydının yargılandığı davanın dünkü duruşmasında da gün ışığına çıktı. Bumin ve Kılıç, zorunlu olmadıkça konuşmadılar.
Arapça değil Yedi Karanfil
GÜNSELİ ÖNAL Ankara
Anayasa Mahkemesinin 43. kuruluş yıldönümü nedeniyle TBMMde önceki akşam verilen resepsiyonda, Arap müziğini andırdığı için TBMM Başkanı Bülent Arınç ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin arasında "iğneleyici konuşmalara" neden olan müzik, "Yedi Karanfil" grubunun çıktı. Alınan bilgiye göre, enstrümantal çalışmalar yapan gruba ait müzik, resepsiyonun organizasyonunu yapan bir Anayasa Mahkemesi görevlisi tarafından seçildi.
TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Ali Osman Koca, resepsiyonda çalınan müziğin seçimi ile Meclisin ilgisinin olmadığını belirterek, "Biz sadece Tören Salonunu kiraladık, yemek karşılığında kişi başına 26 YTL olan paramızı aldık" dedi. Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Feridun Keşir de, şunları söyledi: "Anayasa Mahkemesinden bir kadın yetkili, enstrümantal, ama Türk müziği olsun diyerek Yedi Karanfil grubuna ait olan CDyi seçmiş."
Diyalog neydi?
Müzikle ilgili Arınç ve Bumin arasında şu diyalog geçmişti:
Arınç: Arap müziği mi çalıyor? Ben yapsam başıma neler gelirdi ama Anayasa Mahkemesi Başkanı yapınca bir şey olmuyor.
Bumin: Ben de eşimle şimdi bundan bahsediyordum ama müziğin bizimle bir ilgisi yok.
Arınç: (Gülerek) Eyvah, yoksa bunun sorumlusu ben miyim?
AKP, Bumine buğz etti
Tercüman gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, AKPnin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Buminin türban konusunda hükümeti uyaran açıklamasına gösterdiği tepkiyi "buğz etmek" olarak yorumladı. "Kin beslemek ve nefret etmek" anlamına gelen buğz etmek kelimesini yazısında "kırgınlığını göstermek" olarak açıklayan Ilıcak, bunun da bir adım olduğunu belirtti.Yargıtay, Genelkurmay ve Anayasa Mahkemesinin açıklamalarının "AKPyi can evinden vurduğunu" belirten Ilıcak, dünkü yazısında şunları kaydetti: "Hükümetin hiçbir ferdi, siyasi alanın bu ölçüde daraltılmasına ses çıkartmıyor. Öylesine susup oturuyorlar. Peygamber Efendimizin Hadis - i Şerifinde, Elinle düzeltebilirsen öylesini dene, dilinle düzeltebileceğine inanıyorsan konuşarak düzeltmeye çalış, bu ikisini de başaramazsan buğz et (kırgınlığını göster) denir... Ufak da olsa bir terakki göze çarpıyor. Elleriyle de dilleriyle de düzeltemeyince, hiç değilse buğz etmeyi öğrendiler" yorumunda bulundu.
Fitili ne ateşledi?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Buminin tartışma yaratan konuşmasında, AKPnin türban açıklamaları etkili oldu
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, tartışma yaratan türban konuşmasına son bir yılda yaşananları gerekçe gösterdi. AKPnin son aylarda yoğunlaşan türban açıklamaları ile Buminin emekliye ayrılmadan önceki son konuşması olması da tartışmanın fitilini ateşleyen nedenler olarak öne çıktı.
Anayasa Mahkemesinin önceki akşamki kuruluş yıldönümü resepsiyonunda, "Açıklama neden şimdi yapıldı?" sorusuna "Senede bir gün konuşuyorum" yanıtını veren Bumin, "Türbanlı öğrenciler dilekçe vererek yanıtlamamı istemişti. Onlara yanıt verdim. Bir anlamda da ikaz" dedi.
Buminin harekete geçmesine neden olan etkenlerin başında gösterdiği dilekçe, kendilerini "Başörtüsüne Özgürlük Yürüyüşçüleri" diye adlandıran bir grup tarafından 22 Nisanda verildi. Besmele ile başlayan dilekçede, Nur Suresinden örnek verilerek, Anayasa Mahkemesi üyelerinin nasıl olup da keyfi biçimde türban takılmasına engel olduğu sorulmuştu.
İşte nedenler?
Buminin konuşmasında, Anayasa Mahkemesi kararları ile FP ve RPnin kapatılma gerekçelerini anımsatmasına neden olan, son aylarda yoğunlaşan olay ve açıklamalar da şöyle:
Başbakan Erdoğan, Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, "Başörtüsü konusunda halk nezdinde mutabakat var. Sıra parlamento içi mutabakatta. Sabırlı olmalıyız, beklemeliyiz. Baykalın bunu görmesi lazım" dedi.
Bir Alman gazetesine yaptığı açıklamada, türbana yeşil ışık yakılması için çalışmalara başladıklarını söyleyen Erdoğan, önce yalanladığı açıklamayı, "Toplumsal mutabakat oluşması şartıyla" diyerek düzeltti.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, "Bir yasak konulacaksa Meclis koyar, bir yasak kalkacaksa Meclis kaldırır. Mecliste çoğunluk, başörtüsü yasağının kaldırılması için iyi düşüncelere sahip. İnsanlar kalplerindekini ifade etmediği ve örgütlenemediği sürece gerçek laiklik tarifi yapılamaz" dedi.
Arınç, bir televizyon programında da mevzuatta kadının başını bağlaması konusunda yasaklayıcı bir hükmün bulunmadığını söyledi.
Üniversitelerden uzaklaştırılan türbanlı öğrencileri de kapsayan öğrenci affı yasalaştı. Kulislerde, bu öğrencilerin aynı nedenle üniversitelerden atılmaması için sonbaharda yasal düzenleme girişiminde bulunulabileceği konuşulmaya başlandı.