19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Zirve öncesi tansiyon yükseliyor

Kritik zirveye üç gün kala Türkiye ve Avrupa Birliği saflarında tansiyon giderek yükseliyor.

Türkiye, 17 Aralık’ta beklentilerinin yerine getirilmesi için bastırırken, Avrupa Birliği cephesinde ise 25 ülkenin farklı düşünen tarafları ortak bir ses oluşturmak için çabalıyor.

Türkiye’yle müzakerelerin yolunun açılacağı anlaşılıyor ama; nasıl, ne zaman, ne şartlarda?

Bir yanda Türkiye’nin en güçlü destekçisi konumundaki İngiltere ile öte yanda Türkiye’ye şüpheyle bakanların baş temsilcisi Fransa, zirveye doğru yavaş yavaş bir uzlaşı noktasının işaretlerini veriyor.

Fakat, ortaya atılan formüller Ankara’yı memnun edebilir mi?

Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yaptığı konuşmada zirve öncesinde Avrupa Birliği’ne verdikleri mesajı bir kez daha vurguladı.

Gül, "Meşru olmayan hiçbir talebi kabul etmeyiz" dedi.

Gül’e göre, tam üyeliği hedeflemeyen ve müzakere tarihi vermeyen bir yaklaşım, Avrupa Birliği’nden meşru bir talep de olamaz.

Dışişleri Bakanı, "Türkiye, Avrupa Birliği ile dürüst bir diyaloğa girdi; geçmişteki uygulamalarını geride bıraktı, şimdi vaatlerini yerine getirme sırası Avrupa’nındır" dedi.

Türkiye hakkında pazarlıklar

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında müzakerelerin başlamasına ’evet’ denilecek mi?

Bu konuda ciddi bir tereddüt dile getirilmiş değil şimdiye kadar.

Müzakere süreci sonunda Türkiye’ye tam üyelik dışında, özel statü ya da imtiyazlı ortaklık gibi alternatifler önerilecek mi?

Bu konudaki pazarlıklar esasen tam üyelik dışında alternatiflerin de sunulmasını isteyen Fransa ve Avusturya ile Türkiye’nin tam üyeliğinde ısrar eden İngiltere arasında yaşanıyor.

Önerinin sahibi aslında Alman muhalefeti, yani Hristiyan Demokratlar.

Fakat, Almanya hükümeti tam üyelikten yana olduğunu belli etmiş durumda.

Son günlerde gerek İngiltere gerek Fransa’da yayımlanan gazetelerde, hükümete yakın kaynaklara dayandırılan haberlerde, pazarlıkların büyük ölçüde tamamlandığı konusunda görüş birliği var.

İngiliz ve Fransız basını, bir tür uzlaşmanın belirginleştiğini yazıyor.

Dün hükümet yanlısı Fransız Le Figaro gazetesi, Fransa’nın tam üyelik dışında bir formül ısrarından vazgeçeceğini, buna karşılık İngiltere’nin de müzakere tarihinin ileri atılmasına razı olacağını yazmıştı.

Bu izlenim dün Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier’in açıklamalarıyla da güçlendi.

İngiltere ile Fransa’nın başını çektiği iki grup üye arasında hala müzakere sürecinin sonunda üyeliğin garanti olmadığı, sürecin ucunun açık olduğu fikrinin nasıl ifade edileceği ya da müzakerelerin başlangıcı için kesin bir tarih gibi ayrıntılar üzerinde pazarlıkların son ana kadar süreceği anlaşılıyor.

Müzakere tarihi için ibre 2005’i gösteriyor

Müzakerelerin başlangıcı konusunda 2005 yılının sonuna doğru bir tarih fikri daha sık telaffuz edilmeye başlandı.

Nitekim İsveç Dışişleri Bakanı Laila Freivalds da dün, "Henüz kesin karar vermedik ama sanırım önümüzdeki yazdan sonra başlanacak. Böylece bazı üye ülkelerde Avrupa Anayasası konusunda yapılacak referandumların bu konudan etkilenmesini engellemiş oluruz" diye konuştu.

Bu akşam Londra’da biraraya gelecek olan İngiltere, Almanya ve İtalya başbakanlarının gündemindeki konulardan birinin de bu olması bekleniyor.

Her üç lider de Türkiye’ye üyelik dışında alternatifler sunulmasını istemeyen ve biran önce müzakerelere başlanmasını istiyor.

Bir başka dikenli konu Kıbrıs’a gelince, bu konuda en açık yanıtı dün akşam dönem başkanı Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Bernard Bot verdi.

Bot, Kıbrıs’ın tanınmasının şu anda müzakerelerin bir parçası olmadığını böyle bir koşul bulunmadığını hatırlattı.

Hollanda dışişleri bakanı, şu anda bu konuda önemli olanın, Türkiye’nin Ankara Anlaşması’nın, on yeni üyeyi ilgilendiren ek protokolünü imzalaması olduğunu kaydetti.

Bu imza, Türkiye’nin dolaylı olarak Kıbrıs cumhuriyetini tanıması anlamına gelecek.


BBC TÜRKÇE
Yayın Tarihi : 15 Aralık 2004 Çarşamba 01:02:37
Güncelleme :15 Aralık 2004 Çarşamba 12:24:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?