18
Mayıs
2024
Cumartesi
BİLİM TEKNOLOJİ

e-GENÇ KIZ, SÜPER KADINSI OLMAK İSTİYOR

Mini eteğin Mary Quant tarafından lanse edildiği yıllarda, Fransız modacısı Andre Courreges, Quant'ın kendisinden esinlendiğini iddia etmişti. Mary Quant basını bile ikiye bölen polemikleri şu ilginç açıklamayı yaparak noktalamıştı:

"Mini eteğin asıl yaratıcıları okul çıkışı eteklerini yukarıya çeken liseli kızlardır. Biz sadece bunu gözlemledik." 1960'lı yıllarda mini eteğin tüm dünyada bir sembol haline gelmesini sağlayan Quant, İngiltere Kraliçesi tarafından "Officier of the British Empire" madalyasına layık görülmüştü.

E-generation genç kızlar son zamanlarda yine modayı yönlendiriyor. Bundan birkaç yıl öncesine dek davetlere giderken bile Adidas'larını ayağından çıkarmak istemeyen nesil, şimdilerde sabah kalkar kalkmaz yüksek topuklu pabuçlara yöneliyor. 1995'ten bu yana sokağın içgüdüsü ile trendler değişime uğradı. Ünlü ayakkabı tasarımcısı Jimmy Choo'nun H&M için tasarladığı süper-seksi pabuçların birkaç gün içinde tükenmesi bu değişimin habercisi oldu geçen yıl.

Moda kendini yeniliyor
Mary Quant'ın yıllar önce söylediği gibi nesiller değiştikçe moda kendini yeniliyor. Derin V yakalı trikolar, skinny dar pantolonlar, mini elbiseler, şeffaf bluzlar ve yüksek ince topuklu ayakkabılar içgüdüsel bir şekilde "kadınsı" görünmeyi arzulayan genç kızların favori ürünleri. Her ay koleksiyon yenileyen Fast Fashion sektörü bu talepler doğrultusunda devamlı ürün geliştiriyor.

15-25 yaş arası genç kızlar kadar daha ileri yaştaki kadınların da bu yeni moda kodlarına uyum sağladıkları kesin. Zara, Mango, H&M gibi ucuz ve trend ürünler satan mağazaların raporları krize rağmen satan ürünlerin bu doğrultuda olduğunu gösteriyor.


Bu gençliğe e-medya yakışır
Tns Media Intelligence şirketinin 2009 yılında yapmış olduğu bir dizi araştırma, AB ülkelerindeki e-neslin internet bağımlığının yüzde 64 civarında olduğunu gösteriyor.

Web'le doğan ve büyüyen genç neslin, "sreet-marketing" yönteminden etkilenme oranı ise yüzde 75 civarında olduğunu gösteriyor. AVM'lerde buluşup vakit geçiren gençler, yabancı oldukları bir marka olsa bile görsel tanıtımdan etkilenerek müşteriye dönüşebiliyorlar. Analistler, sokak board'larının da yüzde 90 civarında etkili olduğunu belirtiyor.

Ayrıca internet aracılığı ile akımları yansıtan blog'ların da genç neslin üzerindeki etkisi küçümsenecek gibi değil. Ünlü tasarımcıların podyumlarda sunduğu görsel şölen blog'larda gerçeğe dönüşerek normalleşiyor. Yıllarca işbirliği yaptığım Japonların bu konuda öncü olduklarını unutmamak gerekir..

Kısa sürede AVM'ler cenneti haline gelen İstanbul'da gözlemlediğim kadar aynı kriterler Türkiye için de geçerli. Şahsen, Türkiye'de genç neslin, moda ve trendler konusunda kompleksiz ve yaratıcı olduğu düşüncesini taşıyorum. "Fashion victime" olarak adlandırılan marka tutkunu neslin en azından "küçüldüğü"nü görüyorum.

Modanın yaşam felsefesinin amacı değil, sadece eğlenceli bir parçası olduğunu idrak eden bu yeni nesil, baştan aşağı "marka" giymiş bir nesil öncesinden farklı olarak, kendi imkânları ile kendi trendlerini yaratıyorlar. Beyoğlu'nun, Tünel'in arka sokaklarındaki kafelerde oturup onları incelemekten büyük haz alıyorum. Genç kız ve erkekler, Paris, Londra, New York veya Tokyo'daki e-nesil gibi doğallar.

Alex Akimoğlu - Referans
Yayın Tarihi : 23 Ocak 2010 Cumartesi 21:13:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?