26
Mayıs
2024
Pazar
BİLİM TEKNOLOJİ

VBLOKLAR, BLOGLARIN PABUCUNU DAMA ATACAK

Sevgili günlük, bugün neler yaşadım neler?" diye başlayan günlük tutma alışkanlığı eskide kaldı. Eskiden kimse okumasın diye köşe bucak saklanan günlükler, herkesin okuyabildiği bloglar sayesinde sanal alemde ilgi görmeye başlamıştı.

Şimdi ise yeni bir günlük çeşidi daha çıktı ki, bu "günlük tutma" terimini "günlük çekme" diye değiştireceğe benziyor. Çünkü yeni nesil, sanal alemde bile günlük yazmıyor, direkt çekiyor. Cep telefonunu ya da kamerasını koyuyor karşısına, başlatıyor anlatmaya; "bugün neler yaşadım neler..." Çektiği bu görüntüyü de vblogundan yayınlıyor. Blog'un görüntülü hali yani. Paragraflarca yazmasına, yaşadıklarını betimlemesine gerek kalmıyor. Zaten yeni nesil yazmaktan da okumaktan da imtina ediyor. Onun yerine teknolojinin getirdiği nimetlerden faydalanıyor ve mimikleriyle, sesiyle yaşadığı olayları ve duygularını anlatmayı tercih ediyor.

Vbloglarda kaleminiz değil, beden diliniz konuşuyor

Vbloglar, özellikle Amerika'da pek yaygın. İnsanlar akıllarına geldiği an nerede olurlarsa olsunlar (lokantada, otoparkta, evde ya da işyerinde) açıyor kamerayı, mekânına göre ya fısıldayarak ya da şen şakrak kahkahalarla anlatıyorlar. Aslında vbloglar internet alemi için yeni değil. Hatta uzun zamandır var bile denilebilir. Ama bloglar ve YouTube kadar çok yaygınlaşmadı. Bunun en büyük sebebi internet altyapısının her yerde aynı olmaması. Diğer sebebi ise vblogların işlevini gören birçok sitenin olması. Normal bloglara da video konulabilmesi vblogun önünü tıkıyor. Mesela 'Myspace' sosyal paylaşım ağı, hem blog hem Facebook hem YouTube hem de vblog işlevi görüyor. Çoğu internet kullanıcısı da Myspace, Facebook ya da YouTube varken vblogla uğraşmıyor.

Aslında vbloglar yeni neslin işine geldi. Zaten artık herkesin cebinde iyi ya da kötü video çeken bir kamera var. Yeni geliştirilen teknolojik ürünler hakkında www.uruninceleme.com adresinden yazılar yazan editör ve blogcu Özgür Çetin de görselliğin giderek önem kazandığı günümüzde insanların yazmak yerine video dosyalarına yöneleceğini söylüyor. Özellikle Türkiye gibi okumayı sevmeyen ülkelerde vbloglar yaygınlaşacakmış. Ülkemiz için şunu da vurgulamadan geçmiyor; internet bağlantı fiyatlarının yüksekliği ve kota sınırlamaları gibi sebeplerden dolayı vblogların yaygınlaşmasını beklememek gerek.

www.fikiratolyesi.com adresinin yazarı Tunç Kılınç ise yazı yazmaktan daha kolay gibi görünse de vbloglara içerik hazırlamanın çok daha zor olduğunu söylüyor. "Bloglarda sadece kaleminiz konuşurken, vbloglarda beden diliniz konuşur." diyen Kılınç, kamera karşısında konuşma cesareti/özgüveni gösterebilen insanların vblog açabileceğini düşünüyor.

Fotoğraf paylaşım sitelerinin bir üst modeli olan vbloglar teknolojik altyapının gelişmesiyle yaygınlaşacak bir uygulama. Anlayacağınız, önce yazı ile başlayan sanal paylaşım, teknolojiyle paralel olarak gelişiyor. Yazıya önce ses eklendi, şimdi ise video... Bunun ötesi ne olur kestirmek zor. Son on yılda sürprizlere alıştık ve hemen ayak uydurduk. Yeni gelişmeleri de kabullenmek için hazır olda bekliyoruz.

İlk Türk Vblog'cusu

Türkiye'de vblogu ilk kullananlardan birisi blog âleminin en meşhurlarından Devletşah Özcan oldu. www.devletsah.com adresinde yazıyla tarif etmekte zorlandıklarını -hamurun bir ucunu diğerinin sağına getirip katlayın gibi- videoya çekerek anlatmış. Şimdi ise yeni bir uygulama başlatmış; okuyucuları yorumlarını videoya çekip gönderebiliyor. O da bu yorumu sitesinde yayınlıyor. Hatta okuyucularının sorularına videoyla cevap veriyor. Gelecekte internetin videolar üzerine kurulu olacağını vurgulayan Özcan, arama motorlarının bile artık görüntülerde arama yapacağını söylüyor.

G.Baki - İ Şimşek - Zaman
Yayın Tarihi : 31 Ocak 2009 Cumartesi 16:19:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?