İnternete girdiğimizde sorumluluğun, özgürlüğün ve insan haklarının korunmasının hakkıyla gerçekleşmesi ancak birlikte çalışmakla (şirketler, uluslararası toplum, uluslararası ve çokuluslu örgütler ve tek tek devletler) mümkün olacak...
Başkan Barack Obama geçen ay Çin’de, internetteki eleştirilerin kendisini daha iyi bir başkan yaptığı söyledi. İnternetin siyasi karar alıcılarımızı hiç olmadığı kadar şeffaf ve hesap sorulabilir kıldığına kuşku yok.
Finlandiya’daki yeni bir yasa vatandaşlara geniş bant internet erişimi hakkı veriyor ve Avrupa Birliği’ndeki ‘Telecom Paketi’ tartışmaları, bir kullanıcının internet erişiminin gerektiği ve makul olduğu takdirde, ancak savunma ve yargısal tetkik hakkını içeren adil ve tarafsız bir prosedürün ardından kısıtlanabileceği kararıyla sonuçlandı.
1.6 milyar kullanıcı
Bu ne anlama geliyor? Dünya çapında 1.6 milyar kullanıcısı bulunan internet, günlük hayat açısından önemli, hatta vazgeçilmez hale geldi. İletişim kurma tarzımızda devrim yaparak, bizi zaman, mesafe, kültür ve deneyim gibi sınırların ötesine taşıdı. İnternet üzerinden fikirlerimizi paylaşıyoruz, bilgi topluyoruz, birbirimizi anlıyoruz, geleneksel akla meydan okuyoruz ve olumlu yönde değişim için ağlar yaratıyoruz. Bu büyük oranda, birçoğu masraf gerektirmeyen yenilikçi hizmetlerin ve teknolojilerin geliştirilmesine yatırım yapma öngörüsü, inancı ve cesaretine sahip özel sektör sayesinde oldu.
İnternet erişimi artık bir lüks değil zorunluluk. Yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların önünü açabiliyor. Baskıcı yönetimlere karşı çıkabilen bir demokrasi aracı. Bugün milyonlarcamız internet hizmetlerinin erişilebilir, karşılanabilir, sağlam, güvenilir ve sürekli olması gerektiği yönünde haklı beklentilere sahibiz.
Genç nesil için internet çok büyük bir fırsat. Yetişme sürecindeki başlıca özgürlük ve bilgi kaynağı. İnternetin tehlike ve uyarı tabelalarıyla dolu karanlık bir yer olarak sunulmaması gerekiyor.
Dijital yerliler
İnternet otoyoluna çıktığımız an, başkalarının görüp kullanabileceği kişisel veri izleri bırakıyoruz ister istemez. İnternet hizmetlerinin maddeleri ve şartlarını kabul etmek için tıkladığımızda, genellikle kişisel verilerimizi sunmak durumunda kalıyoruz ve bu verilere ne olacağını bilmiyoruz. Çözümün küresel mahremiyet yasaları mı, yoksa hizmetler üzerinde büyük kırmızı bir ‘sil’ butonu mu olacağını zaman gösterecek. En azından dijital yerliler olarak çocuklarımız izlerini silebilmeli. Neticede dijital göçmenler olarak bizim internet karşısında sahip olduğumuz haklara, çocuklarımızın da sahip olması gerek.
60 yıllık deneyim ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin binlerce kararıyla birlikte, Avrupa Konseyi’nin 47 hükümeti, internet üzerindeki de dahil, ifade özgürlüğümüzün ve mahremiyet hakkımızın korunması konusunda hayati bir rol oynuyor. Avrupa Konseyi hükümetler ve özel sektörle birlikte esaslar ve ilkeler oluşturarak Avrupa ve ötesinde internet politikasını şekillendiriyor.
Açık konuşayım. İfade özgürlüğü mutlak bir hak değildir; diğer haklarla dengelenmesi gerekir. Avrupa’da biz meseleyi böyle görüyoruz. Özgürlük sorumlulukla birlikte gelir. Bu da bizi, doğal hiçbir alternatifin olmadığı bir ortamda piyasaya girip hakim olan teknolojiler ve hizmetler üreten şirketlerin sorumluluklarının denetlenmesine götürüyor.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bireyi devletin saldırılarından korur. İnternet çağında hükümetler ve özel sektör, bireylerin siberuzayda da devletin ve devlet dışı aktörlerin saldırısından korunmasını garanti etmek için işbirliği yapmalıdır.
Kaynak yönetimi
Peki ya internetin işlemesi için vazgeçilmez olan kaynakların yönetilmesi? Sözgelimi bir hükümet veya güçlü bir şirket, başka bir ülkenin internet erişimini kesme, yavaşlatma veya erişime başka yollarla müdahale etme kararı alırsa ne olacak? İnternet Tahsisli İsimler ve Sayılar Kurumu’nun (ICAAN) uluslararasılaştırılması hakkındaki tartışmalar doğru yönde ilerliyor. Daha tartışılması ve yapılması gereken çok şey var.
Fakat internete girdiğimizde sorumluluğun, özgürlüğün ve insan haklarının korunmasının hakkıyla gerçekleşmesi ancak birlikte çalışmakla (şirketler, uluslararası toplum, uluslararası ve çokuluslu örgütler ve tek tek devletler) mümkün olacaktır. Neticede şunu hiç unutmayalım: İnternet insanlar tarafından, insanlar için ve insanlarla birlikte inşa ediliyor.
Thorbjon Jagland: Avrupa Konseyi Genel Sekreteri