11 YTL FARKLA MUTLULUK
Milli Eğitim Bakanlığı'nda bu yılın ikinci öğretmen ataması töreni vardı dün...
Onbinlerce öğretmenin umudunu, umutsuzluğunu gözler önüne seren bir tören...
Başvuran öğretmen adayı sayısı 60 bin...
Ataması yapılan öğretmen sayısı 18 bin...
Binlerce öğretmen adayı sabahtan itibaren Bakanlık binasının önünde kuyrukta...
Amaç, atamanın yapılacağı salona girebilmek.
İçeri alınmayanlar arasında bayılanlar, hastanelik olanlar var...
Binlerce kişinin arasından sıyrılıp bilgisayarın seçtiği isim olma umudunu yakınlarıyla paylaşmak için gelenler var...
Endişeli bekleyişini mutluluğa dönüştürebilenler arasında bir fotoğraf, öğretmen adaylarının umuda yolculuğunun simgesi haline geliyor...
Ataması yapılan gencecik bir öğretmen adayının yüzündeki heyecan ve mutluluk.
İnsan o şaşkın, mutlu, heyecan dolu yüze baktığı an mutluluğunu derinden paylaşıyor.
Ama paylaşılan o mutluluk ne kadar kalıcı; gelin biraz da ona bakalım...
Çünkü o mutluluk dolu yüzü şimdi belki de çok daha büyük bir mücadele bekliyor...
Mücadelenin adı, geçim mücadelesi.
Amacım popülizm yapmak değil...
Ama rakamlara bakalım...
Başbakan geçen hafta sonu memur maaşlarına yapılan zamları açıkladı.
'Düzelen' öğretmen maaşının geldiği yer 1.334 YTL.
Bu maaşın ne anlama geldiğini anlamak için Türkiye İstatistik Kurumu'nun bu ay açıkladığı yoksulluk sınırına bakalım...
Türkiye'de çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 1.323 YTL.
Yani 'düzeltilmiş' haliyle öğretmen maaşı, yoksulluk sınırının sadece 11 lira üzerinde...
O fotoğraf, aynı zamanda 'yoksulluktan' sadece 11 lira farkla kurtulmanın mutluluğunu gösteriyor...
Atamada adı çıkmadığı için üzülen 42 bin kişi ise 11 YTL farkla yoksulluk sınırını aşamadıkları için üzülüyor...
Milli Eğitim Bakanı bu yıl 35 bin öğretmen ataması yapılacağını söyledi dünkü toplantıda...
Öğretmeni atamak güzel de...
Devleti devlet yapmak için önce öğretmenin yüzündeki o gülümsemeyi ebedi kılmak, sonra da diğer öğretmen adaylarına yaymak gerekmez mi?
Devleti devlet, hükümeti hükümet yapan bu değil midir sizce?
