Türkiye'nin en köklü eğitim kurumlarının başında gelen Kabataş Erkek Lisesi, geçtiğimiz yıl (2008), 100 yaşına girdi. 17 Şubat 1908'de Sultan II. Abdülhamid, yayımladığı bir fermanla Kabataş İdadisi'nin kurulduğunu bildiriyor ve Maarif Nezareti, 7 Mart 1908'de Aynîzade Hasan Tahsin Bey'i, müdür olarak tayin ediyordu.
Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı, bu münasebetle '100 Yıllık Eğitim Çınarı: Kabataş Erkek Lisesi' adını taşıyan muhteşem bir kitap yayımladı. Kabataş Erkek Lisesi'nin 42. kuruluş yılı olan 1950'de, bu müstesna okulun bir öğrencisi olma onurunu kazanmış olan ben, okulun son 59 yılını yaşamış olmaktan dolayı duyduğum yücelmişlik duygusu ve bahtiyarlıkla yazıyorum bu yazıyı...
'Yedi sınıf ve 256 öğrencisiyle Kabataş Mekteb-i İdadisi, kapılarını 18 Nisan 1908 Cumartesi günü, (okulun kurucusu ve 'Beybaba'sı) Hasan Tahsin Bey'in öncülüğünde öğretim hayatına açtı[ğından]' beri, sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin en gözde okullarından biri olmaya devam ediyor. 'Gözde', evet, çünkü 1950 yazında Siirt Ortaokulu'nu bitirip liseyi nerede ve hangi okulda okuyacağım konusunda toplanan aile meclisinin oybirliğiyle verdiği karar, Kabataş Erkek Lisesi'ydi. 1950 yılında Siirt nere, Kabataş Erkek Lisesi nere'ydi! Ama, Siirt'te bile olsalar, Kabataş Erkek Lisesi'nin, insanların zihninde müstesna yeri vardı hiç şüphesiz ve ailenin seçimi de bunu gösteriyordu...
'100 Yıllık Eğitim Çınarı: Kabataş Erkek Lisesi' kitabı, benim gibi, kimliğinin inşasında temelkoyucu olan ne varsa o okula borçlu olan bir Kabataşlı için, gerçekten büyük bir haz ve elbette bilgi şöleni oldu. 'Şapka İktisasına Dair Kanun'a muhalefetten 1926 yılında idam edilen İskilipli Atıf Hoca'nın, bizim okulda Arapça muallimi olduğunu bu kitaptan öğrendim...
Kitapta okulun edebiyat öğretmenlerine, haklı olarak, özel bir yer verilmiş olması şöyle açıklanıyor: "Kabataş Erkek Lisesi'nin, şair ya da yazar kimliği de taşıyan edebiyat öğretmenleri için, yolun henüz çok başında olan bu gencecik yaşamlara farklı duyarlılıklar taşımak, onları derinliklerindeki gerçek benlikleriyle tanıştırmak ve yeni yolculuklara teşvik etmek kutsal bir görev gibiydi.'[...] Kuruluşundan bu yana Kabataş Erkek Lisesi'nin sahip olduğu 'edebiyatçı hocalar' hazinesi paha biçilmez bir değerdeydi. Bu hazine içinde bir cevher vardı ki, yetiştirdiği ve etkilediği insanlar için adeta bir 'uygarlık aşısı ve insanlık bildirisi' idi." Kimdi bu öğretmen? Elbette Behçet Necatigil!
Yalnız edebiyat öğretmenleri mi;- değil hiç şüphesiz! Bir Galip 'Baba' ('Vardar'), bir Aziz Taner gibi tarih öğretmenlerini de unutmamak gerekiyor. Vardar ve Taner'dir bizim tarih bilincimizi temellendiren büyük hocalar...
Kitap, 1951-1960 yıllarını, 'Kabataş Erkek Lisesi'nin Altın Yılları' olarak nitelendiriyor. Bu 'Altın Yıllar', Faik Dıranaz'ın ve Adnan Dinçer'in okul müdürü olduğu yıllardır. Zeki Ömer Defne hoca'nın deyişiyle, 'bahçesinde deniz olan okul'da, benim bu 'Altın Yıllar'ın ilk dördünü yaşadığım yıllar... Ahmet Muhip Dıranas'ın bir dizesiyle söylersem, 'hatırası kalbe ışıklarla dökülen' yıllar...
Şimdilerde okulumuzun otel olacağı söyleniyor. Daha önce de yazdım: Kabataş Erkek Lisesi binasını otel yapmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Binlerce Kabataşlı, hatıralarının ırzına geçilmesine asla müsaade etmez...
'100 Yıllık Eğitim Çınarı: Kabataş Erkak Lisesi' kitabını yayımlayan Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı'na ve Vakfın çok değerli başkanı, sevgili kardeşim Erol Demirdöven'e bu yorucu ve zahmetli uğraşın üstesinden layıkıyla gelen metin yazarı Saadet Irmak kızıma ve kitabı yayıma hazırlama gibi muazzam bir sabır, dikkat ve uzmanlık isteyen işi fevkalade bir gayretle kotaran Mehmet Altun dostuma, binlerce, evet binlerce, teşekkür... Tek kelimeyle: Varolsunlar!
Hâmiş: Sevgili okurlarım, sizden bir süre dinlenmek için ruhsat istiyorum. En yakın zamanda 'Zaman'da tekrar buluşmak ümidiyle, şimdilik 'zâtınıza hoşca bak'ınız, diyorum.