13
Haziran
2025
Cuma
EĞİTİM

ÇOCUKLAR AĞLAMASIN

Kriz özel okullarda okuyan öğrencileri de vuruyor. İşini kaybeden ya da geliri düşen veli çocuğunu ağlata ağlata okulundan alıyor. Özel okulların destek için uyguladığı erken rezervasyon da bu durumu engellemeye yetmiyor. Okul sahipleri hükümetten KDV desteği bekliyor.

Global ekonomik krizin etkilemediği kesim yok. Kimi işini kaybediyor, kiminin geliri azalıyor. Çoğunluğumuzun ise gelecekten umudu yok…
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre sayısı 3 milyona ulaşan işsizlerin yüzde 18'e yakını üniversite mezunu.

Türkiye'de devlet tarafından yürütülen eğitim sisteminin başarısızlığı ortada. Anneler babalar da yediğinden içtiğinden kesinti yapıp, çocuklarına iyi bir eğitim vermenin mücadelesinde. Bu nedenle de özel okullara ilgi fazla.
Türkiye'de 2 bin 635 özel okul var. Çalışan öğretmen sayısı ise 31 bine yakın. Bugünlerde işte bu bağlamda büyük travmalardan biri yaşanıyor. Özel okullarda gelecek yılın kayıtları başladı. Okullar zamları bir bir açıklarken, pek çok veli kara kara düşünüyor. Yakın arkadaşlarımdan biri geliri azaldığı için kızını ağlaya ağlaya okuduğu okuldan alıp, daha düşük ücretli bir okula yazdırırken, bir diğeri ise özel okuldan alıp, devlet okuluna yazdırmaya karar verdi.

Aynı olayı 2001 krizinde de yaşamıştık. Türkiye'nin bu büyük krizinde çocuklarını özel okullardan alan velilerin oranı yüzde 20'leri bulmuştu. Bu krizde oranın nereye varacağı ne yazık ki şimdiden bilinmiyor. Ancak kayıtların yeni başladığı bugünlerde yüzde 5'lerden söz ediliyor.

Kullandığı elektriğe, doğalgaza, öğretmen ücretlerine sürekli zam gelen özel okullar ise yüzde 20'lere varan oranlarda zam yaparken, zaten dolduramadıkları kapasiteler nedeniyle sıkıntı yaşıyor.

Çeşitli kolaylıklarla öğrencisini okulda tutmak isteyen okullar turizmde olduğu gibi "erken rezervasyona" başladı. Mayıs sonuna kadar kayıt yaptıran öğrencilere zamlı fiyat yansıtılmayacak. Sorun hem küçücük beyinlerde psikolojik bir travma, hem de kapanma sınırına gelen okullarda çalışan öğretmenler için tehlike yaratıyor.

Başbakan'dan randevu istedik hâlâ olumlu yanıt alamadık

Gelişmeleri Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan'la konuşuyoruz. Gülan, Doğan Koleji'nin de sahibi. Okulun ücreti yıllık 9-12 bin TL. Gülan bu yıl zammı en düşük oranda tuttuğunu, velilere de çeşitli kolaylıklar sağladığını söylüyor. Mayıs sonuna kadar tüm kayıtlarda geçen yılın ücretini uygulayacağını anlatan Gülan, haziranda ise yüzde 7 zam düşündüğünü belirtiyor.

Gülan şu ana kadar üç veliden çocuğunu devlet okuluna geçireceği konusunda dilekçe almış. 510 okulun üye olduğu birliğin başkanı olmasına rağmen, okullara "zam yapmayın" deme hakkının bulunmadığını söylüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Nazım Ekren'den iki haftadır randevu istediklerini, ancak yanıt alamadıklarını belirtiyor. Randevu alırlarsa neler isteyeceklerini de şöyle anlatıyor: "Çocukların yaşadıklarını anlatmak mümkün değil. Hükümetin bir an önce bu konuyu gündeme alması şart. KDV oranının yüzde 8'den 1'e indirilmesi özel okul sahiplerine değil velilere nefes aldırır. Aslında kriz özel okulları bir yıl sonra vurur. Şimdi velilerin kıdem tazminatları ya da bir kenarda duran birikmiş paraları devreye girer. Aileler, dedeler devreye girer. Ancak asıl sorun gelecek yıl yaşanır! Bu nedenle öğretmenlerin SSK giderlerinin yüzde 80'i ile velilerin kullanacağı öğrenim kredisi faizlerinin yüzde 50'sinin devlet tarafından karşılanması gibi destekler bu durumu biraz engeller."


Biber gazıyla kapatılan gerçekler

İstanbul'da Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) merkezine yakın sokaklardan birinde oturuyorum. Yani eylemlerin en yoğun olduğu sokakların birinde. Dolayısı ile küçük sol grupların sapan saldırılarına karşı polisin biber gazlı müdahalesinin mağdurlarından biri de ben oldum.

31 yıl sonra nihayet Emek ve Dayanışma Günü olarak tatil ilan edilen 1 Mayıs, bu yıl gerçekten tarihi bir öneme sahip. Global krizin tam ortasında işçiler için gerçekten dayanışmanın önemi ortada. Ama ne yazık ki Türkiye'deki sendikalar bu dayanışmayı gösteremedi.

Türkiye'de resmi rakamları 2 milyon olduğu bilinse de gerçekte sadece 500 bin üyesi kalan üç konfederasyonun mücadelesi bir kez daha açıkça ortaya çıktı. Türk-İş ayrı, Hak-İş ayrı, DİSK ayrı telden çaldı. Hükümet Türk-İş kanalıyla bu bölünmeyi sağladı. Ancak bu fotoğrafın gerisinde son aylarda yeni üye bulamayan sendikaların birbirinin üyelerine göz dikmesinin getirdiği gerginlik de vardı.

Sendikaların üye bulması zorlaşıyor

Oysa sadece Türkiye değil dünyada işçi sınıfı ve çalışanlar açısından çok zorlu günler yaşanıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 2008/2009 senaryoları ve istihdam araştırması durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Nasıl derseniz, işte bazı başlıklar:

- Tarımda dünya genelinde 1998'de çalışan oranı yüzde 40.8 iken 2008'de 33.5'e indi. İstihdam oranı her yıl bir puan azalıyor.

- Bu yıllar içinde endüstride istihdamda 1998'e göre yaşanan büyüme dönemlerine rağmen 2 puanlık artış oldu. Hizmet sektörü ise 5 puan artış gösteriyor.

- ILO'ya göre 2008'de yüzde 6 olan işsizlik oranı tüm dünyada 7.1'e çıkacak.

- AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinde ve Güney Amerika'da ise bu oran 9.8'e çıkacak. Ortadoğu'da yüzde 11, Kuzey Afrika'da ise 11.2 olarak devam edecek.

- 2008'de dünya genelinde 190 milyon olan işsiz sayısı kötü senaryoya göre iki yıl içinde 230 milyona çıkacak. Yani dünyada 51 milyon kişi işsiz kalacak.
Türkiye'nin rakamlarını zaten biliyoruz. Yüzde 15'i bulan işsizlik oranı ve 3 milyon işsiz sayısı.

Böyle bir ortamda işini kaybetmek istemeyen sendikalar sanayiye sahip çıkmak zorunda kalıyor, işçi ücretleri sendikalar tarafından düşürülüyor…

Yakın zamanda sendikaların üye bulması imkânsız hale gelecek, ortak bir çare aramazlarsa ortada sendika da kalmayacak.

Sendika karşıtları sevinmesin, bu aynı zamanda sosyal patlamaların da kapısını açacak.

Biber gazıyla karartılmak istenen gerçekler işte bu kadar acı…
 

Jale Özgentürk - Referans
Yayın Tarihi : 2 Mayıs 2009 Cumartesi 17:47:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?