19
Mayıs
2024
Pazar
EĞİTİM

EĞİTİMDE ARAYIŞ: YERİNDENLİK Mİ, MERKEZİYETÇİLİK Mİ?

Milli eğitim alanında yapılması gereken merkezi yönetimin denetiminde yerinden yönetim prensibinin beraber uygulanmasının sağlanması ve yapılanmanın bu doğrultuda oluşturulmasıdır. Ocak 2010'da açıklanacak 2010-2014 yıllarını kapsayan stratejik eylem planı, beklenti düzeyini çok yükseltti ve içeriği şimdiden tartışma konusu olmaya başladı.

TBMM’de 2003 yılında kabul edilen 5018 sayılı kanunla kamu idarelerinin stratejik planlarını hazırlamaları zorunlu kılınmıştır. Bu kapsamda 2006 yılında hazırlıklarına başlanan ve 2010-2014 yıllarına yönelik olan Milli Eğitim Bakanlığı Stratejik Eylem Planı’nın Ocak 2010’da açıklanacağını Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu 28 Ekim 2009’da verdiği beyanatta belirtmiştir.

Bu eylem planının hazırlanma nedeni, aslında şu anda pek çok kamu kurumunda olduğu gibi merkezden yönetim ilkesine göre örgütlenmiş olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim sorunlarını çözmede artık yetersiz kaldığının belirlenmesi olmuştur. Şu anki merkeziyetçi yapının sebep olduğu aksaklıklar ve eğitimde yerinden yönetim olgusu akademisyenler, birebir bakanlık çalışanları ve konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgili kişiler tarafından değişik platformlarda pek çok kez dile getirilmiş; eylem planları, kalkınma planları, eğitim şuraları ve hükümet programlarında gerekli düzeltmeler için öneriler sunulmuştur.

Çoğu kez yetersiz ve hantal olarak nitelendirilen şu anki yapının artık ihtiyaçları karşılayamaz konuma gelmesinin birkaç önemli nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, bir kamu hizmeti olan eğitim konusunda bu hizmetten yararlananların, vergi vererek aslında bu hizmetin finansal açıdan yükünü karşılayanların yani vatandaşların beklentileri yükselmiş ve daha iyi, daha farklı bir hizmet kalitesi talep etmeye başlamışlardır.

Buna ek olarak, küreselleşme ile fiziki sınırlar kalkmış, kararlar ve uygulamalar uluslararası bir boyuta taşınmıştır.

Değişim hızı
Bu konuda yürütülen pek çok araştırma, değişimin ve teknolojik gelişmelerin oldukça yavaş olduğu sanayi çağında devleti ve kurumları yönetenlerin üstlendikleri yükle başa çıkabildiklerini, oysa değişimin baş döndürücü bir hız kazandığı, çabuk ve doğru kararlar alınmasını gerektiren bilgi çağında çeşitlenerek artan yükleri yüzünden kamu yöneticilerinin kimi zaman yetersiz ve yavaş kalmalarına yol açtığını göstermiştir. Bu durum köklü bir değişim sürecini gerekli kılmaktadır. Bu değişimin en iyi örneklerini, sanayi devrimini tamamlayan ülkelerin yönetim yapılarındaki evrimleşme oluşturmaktadır. Örneğin, ABD’de siyasi adem-i merkeziyeti temel alan federal bir yapı oluşmuştur. Ülkemizin kamusal ve idari yapılanma açısından çok etkilendiği Fransa’da ise idarî adem-i merkeziyeti esas alan bölge yönetimleri oluşturulmuştur.
Bu adımlar atılırken, üniter devlet yapısından ayrılmaksızın bölgeselleşme adımları atılmasına özen gösterilmiştir.

Bir başka örnek ise Japonya’dır. Teknolojik ve ekonomik gelişim açısından sıkça referans gösterilen bu ülkede ‘Japon Yönetim Tarzı’ olarak anılan bir yapılanma mevcuttur. Japonya’da eğitim, yerel yönetimlerin temel hizmetlerinden biri olarak görülmektedir. İlk ve orta öğretim düzeyindeki eğitim yerel yönetimler tarafından yürütülmektedir. Bu iki kademede de öğretmenlerin tayini ve finansmanının sağlanması yerel yönetimlerce karşılanmaktadır. Yine de belli standartların sağlanması kitapların belirlenmesi okutulacak dersler ve müfredat Eğitim, Bilim ve Kültür Bakanlığı (Monbusho) tarafından karşılanmaktadır.

Türkiye’de ise Cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan “Maarif Eminlikleri” aslında eğitim için bölgesel bir yapının oluşturulmaya çalışıldığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. 22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı Maarif Teşkilatı Kanunu’na istinaden hazırlanan kararnamede, Türkiye’nin 13 ‘Maarif Eminliğine’ bölündüğü bildirilmiş ancak bu uygulamaya 1931 yılında son verilmiştir. Günümüzde eğitim yönetiminde aşırı merkezîyetçilikten kaynaklanan sorunların çözüme kavuşturulması çabaları sürerken, o yıllarda eğitimin bölgesel düzeyde nasıl yönetilmeye çalışılmış olduğu, işleyişin niteliği, aksayan yönleri ve kaldırılma sebepleri detaylı bir şekilde incelenmelidir.

Cevap aranan sorular
Eğitim Yönetimi Reformu gerçekleştirilirken üzerinde düşünülmesi ve cevapların bulunması gereken sorular şunlardır:

* Şu anki merkeziyetçi hantal yapıyla çağa ayak uydurarak gereklerini karşılamak için reformlar yapmak yetersiz kalmaktadır. Yetki ve sorumluluğun yalnızca merkezi örgüte ve taşra yapılanmasının yanı sıra okullara da verilmesi yani paylaştırılması sağlanabilecek midir?

* 2007 Dünya Bankası raporunda ‘yerindenlik’ konusu detaylı bir biçimde yer almış ve okulların karar sürecinde yerlerini almaları ve hesap verebilir hale gelmelerinin önemi belirtilmiştir. Bu ne şekilde sağlanabilecektir?

* Sorunların okul düzeyinde çözülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gereklidir. Yetkinin yerinden yönetime devredilmesi sırasında karşılaşılacak sorunlar ne şekilde çözülecektir?

* Yerindenlik ilkesiyle kırtasiyenin azalacağı, kaynakların verimli kullanılacağı, hizmetlerin hızlanacağı, halkın yerel yönetim düzeyinde katılım sağlayacağı ve sorunları sahipleneceği sıklıkla dile getirilmektedir. Bunun uygulamada nasıl olacağının detayları saptanabilecek midir?

* MEB’de şu an hüküm süren dikey yapılanma sürerken ve yerinden yönetim sağlanmaya çalışılırken yeni birtakım hiyerarşik kademelerin eklenmesinin önüne nasıl geçilecektir?

* Kararlara katılımın hızlandığı, sorunların yerinde ve o anda çözümünü sağlayan kaynakların ekonomik kullanımını, kaynakların eşitliği ve yeterliği ilkesinin uygulanması nasıl sağlanabilecektir?

* Yerel yönetimlerin söz sahibi olduğu bir uygulamaya karşı çıkanların ülkenin üniter yapısının ve siyasal birliğinin bozulacağı konusundaki kaygıları nasıl giderilebilecektir?

* Yerelleşme yetkinin genişlemesi biçiminde mi olmalıdır?

* Politik konularla gündemde olan belediyelerin eğitim gibi önemli bir konuyu üstlenme şekillerinin yaratacağı sıkıntılar neler olacaktır?

* Karar yükünün ne şekilde ve ne kadar paylaşılacağının demokratik açıdan doğuracağı sonuçlar neler olacaktır?

Yeniden yapılanma
Tüm bu yeniden yapılanma sürecinde kadroların ve örgüt anlayışının hazır bulunuşluk düzeyi ve konuyu sahiplenme arzusu en önemli unsurdur. Bir diğer önemli unsur ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yapılanma sürecini mümkün kılmak için konuya çok geniş bir perspektiften, SWOT analizi yapılarak yani güçlü ve zayıf yönleri, fırsat ve tehditleri belirleyerek yaklaşmasıdır. Teknolojinin olanakları kullanılarak idarenin ve işleyişin daha basit ve daha kolay ulaşılır olması için reform çalışmalarının kesintiye uğramaması gereken ve hiç bitmeyecek bir süreç olarak ele alınması da bir diğer unsurdur. Bunlar sağlanamadığı sürece tüm çabaların heba olması tehlikesi mevcuttur.

Eğitim Yönetimi reformunun gerçekleşmesi için belli arayışların sürdüğü bir süreçten geçilmektedir. Bu arayışların kaynağını ‘üç açık’ olarak ifade edilen bütçe açığı, iç güven açığı ve performans açığı oluşturmaktadır.
Bu mali, ekonomik ve performansa dayalı açıklar silsilesinde bir reform ortamının yaratılması bugüne kadar başarılamamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın şu anki yapılanmasına bakıldığında bölgesel düzeyde idarî bir yapılanma yerine, müdürlüklerin belli hizmetlerin eşgüdümünün sağlanmasını sağlayan birer merkez işlevini yürüttükleri görülmektedir. Amaç sunulan eğitim hizmetinin kalitesini artırmaksa yalın ve hareket kabiliyeti yüksek bir yapılanma gereklidir.

Bunu şu anki yapılanmanın sağlayamadığı konusunda genel bir konsensüs oluşmuştur. Ancak, yerinden yönetim genellikle merkezden yönetime bir alternatif olarak sunulmaktadır. Oysa yapılması gereken merkezi yönetimin denetiminde yerinden yönetim prensibinin beraber uygulanmasının sağlanması ve yapılanmanın bu doğrultuda oluşturulmasıdır. Milli Eğitim Bakanı’nın belirttiği gibi Ocak 2010’da açıklanacak olan 2010-2014 yıllarını kapsayan stratejik eylem planı bu konuda toplumdaki beklenti düzeyini çok yükseltmiş, içeriği şimdiden tartışma konusu olmaya başlamıştır. Bakalım eylem planı beklentileri karşılayacak mıdır?

Selçuk Pehlivanoğlu: Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı

Radikal
Yayın Tarihi : 19 Aralık 2009 Cumartesi 19:04:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?