18
Mayıs
2024
Cumartesi
EĞİTİM

ÜNİVERSİTEYE GİRİŞTE BİLİNENLER BİLİNMEYENLER

Yükseköğretime Geçiş Sınavı YGS’nin sonuçları hemen her açıdan analiz edilmeye çalışılıyor. Yapılan değerlendirmelere bakıldığında hemen herkes olaya kendi açısından bakıyor. Oysa YGS’nin ortaya koyduğu çok önemli tespitler var.

Birinci basamak sınav sonuçlarını iyi okuyanların, ikinci basamak sınavındaki şansları çok daha yüksek olacaktır. İşte bu yüzden, sonuçlar açıklandı, puanlar öğrenildi ve bu konu kapandı şeklinde olaya bakmak çok yanıltıcı olabilir.
YGS sonuçlarının ikinci basamak sınavına, yani Lisans Yerleştirme Sınavı’na yönelik etkilerini, farklı açılardan hep birlikte değerlendirelim.

Başarısız olan kim?
Sınav sonuçlarına bakıldığında fatura öncelikle öğrencilere kesiliyor. Oysa bu zincir içerisinde belki de en masum olan onlar. Kentlerin il sıralamasına bakıldığında valisinden milli eğitim müdürüne, okul yöneticilerinden velilere kadar bir dizi yetişkini de bu değerlendirmeye almak gerekir.

Bir kentin valisi, üniversite ya da anadolu liselerine giriş konusunu ciddiye alıyorsa, o kentte ciddi başarılar elde ediliyor. Yok eğer eğitim umurunda değilse başarı sıralaması düştükçe düşüyor. Bu yüzden il ya da ilçe yöneticilerine yönelik bir kariyer değerlendirmesi yapılırken, bu sınavlardaki sonuçlar da mutlaka değerlendirmeye alınmalıdır.

Sınav sonuçlarını hiç umursamayan kurumlardan biri de MEB. Oysa bu konuda en fazla sorumluluk duyması gerekenlerin başında onlar geliyor. Ama onların umurunda değil, şöyle bir tablo karşısında MEB’in yüz defa hop oturup kalkması gerekmez mi?

YGS’de adaylara Türkçe, Sosyal Bilimler, Matematik ve Fen Bilimleri’nde 40’ar soru soruldu. Sadece Türkçe’de yüzde 50’yi aşan bir başarı söz konusu. Fen Bilimleri’nde soruların sadece yüzde 10’nun cevaplanması, üzerinde çok ama çok düşünülmesi gereken bir konu. İşte Türkiye ortalamaları:

Türkçe: 21.5, Sosyal: 12.4, Temel Matematik: 11.4, Fen: 4.6
Şimdi bu sonuçlardan sonra MEB’in özellikle fen eğitimini tepeden tırnağa yeniden ele alması gerekmez mi?

Şimdi böylesi çarpık bir tablo söz konusu iken, nasıl oluyor da 1.5 milyon adaydan bir milyon 233 bini sınavda başarılı oluyor ve bir şekilde üniversiteye girmeye hak kazanıyor, anlamak mümkün değil.

Daha da vahimi, tek matematik sorusu yapmadan mühendisliğe giren öğrencilerin var olması!
Kim kimi kandırıyor belli değil!..

Öğrenciler açısından
YGS sonuçlarına öğrenciler açısından baktığımızda ise çok önemli sonuçlar çıkabiliyor. İşte çok önemli ipuçları:

- YGS’de alınan puan önemli ölçüde LYS’ye etki edecek. Ama bu her şeyin bittiği ya da kazanıldığı anlamına gelmemeli. Önümüzdeki süreç iyi değerlendirilerek aradaki fark kapatılabileceği gibi, ilk sınavın üzerine yatıp ikinciyi hafife almak büyük hayal kırıklıkları yaratabilir.

- YGS’deki yüzdelik diliminiz ve Türkiye sıralamanız, sizin için çok önemli bir ipucu. İkinci basamakta da sıralama genelde aynı oluyor. Yüzde 10’luk bir sapma oluyor o kadar. Ama bu da çok önemli. Aldığınız puandan çok, sıralamaya ve geçen yıl, hangi fakültenin kaçıncı sıradaki öğrenciyi aldığına bakarak ileriye yönelik bir değerlendirme yapabilirsiniz.

- YGS sonuçlarında en fazla dikkat edeceğiniz konulardan biri de nerede hata yaptığınızın tespitidir. Örneğin kaç soruyu boş bıraktınız? Kaç soruyu yanlış yaptınız ve en önemlisi de bu yanlışlar neden kaynaklandı? Bilgi eksikliğinden mi, hesap hatasından mı, kaydırmadan mı yoksa panikten mi? Eğer bunları tespit eder ve aynı hataları bir sonraki sınavda tekrarlamazsanız, başarınıza başarı katabilirsiniz.

- ÖSYM’nin yaptığı tüm sınavlarda virgülden sonraki bindelik puanlar bile çok önemli. 300’lü puanlarda, bir puanda on binlerce kişi yer değiştiriyor. Bu nedenle, hata payı sıfıra indirilmelidir.

- Eğer zamanlama sorununuz varsa, ki bu boş bırakılan sorulardan bellidir, bu konuda ya bol bol kitap okuyarak sürat kazanmalısınız ya da tercihlerinizi belli puan diliminde yapmalısınız. Yoksa okumadığınız her soru, size avantaj değil dezavantaj getirir.

Özetin özeti: Borsada kâğıtlara oynamak ile üniversitede bir yere girmek arasında büyük paralellikler var. Her ikisinde de bilgili, şanslı, dakik ve bir o kadar da ne istediğini biliyor olmak gerekiyor...

Abbas Güçlü - Milliyet
Yayın Tarihi : 2 Mayıs 2010 Pazar 16:49:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?