26
Mayıs
2024
Pazar
EĞİTİM

YÖK'ÜN KATSAYI KARARI YARGIYA GİDERSE...

Ne yazık ki ülkemizde yargı kararları açısından yerleşmiş ve kökleşmiş bir içtihat ve görüş birliği yoktur. Farklı mahkemelerin, birbirlerinden habersizce hareket ederek, aynı konularda eş zamanlı verdiği farklı kararlar artık vakayı adiyeden sayılmaktadır


Her sene ÖSS döneminde, meslek lisesi mezunu on binlerce gencin hayallerini yıkan katsayı farklılığı, geçen hafta YÖK Genel Kurulu’nda alınan karar ile kaldırıldı. YÖK’ün aldığı bu karar, ilköğretimden mezun gençlerin, henüz 15 yaşındayken ve çoğu zaman ebeveyn baskısı ile aldıkları kararla tüm geleceklerini mahvetmemeleri ve böylelikle kendi gelecek hayallerini kendi iradeleriyle gerçekleştirebilmeleri açılarından oldukça müspettir.
Öyle ki hukuken reşit olmuş bir genci, gelecek kaygısı duymadığı ve henüz sınav sisteminin çarklarına yakalanmadığı, ailesinin ekonomik ve psikolojik baskısını üzerinde hissettiği yaşlarda almış olduğu bir kararla bağlamanın, hukuki yönden doğuracağı sakıncaları bir kenara bırakalım, bu gencin psikolojik olarak özgüven kaybı da yaşayacağı gözden kaçırılamaz.

Karar yerinde
Özgüvenini yitirmiş, ‘işe yaramaz bir insan’ olarak liseden mezun olmuş hissine kapılan ve zihnindeki bu hissiyatı, ÖSS’de farklı muameleye tabi tutularak pekiştiren 10 binlerce meslek liseli gencin, ilerisi için yaratacağı toplumsal sakıncalar da yadsınamaz. İşte sırf bu nedenlerle dahi YÖK’ün aldığı karar oldukça yerindedir.
Fakat önümüzdeki günleri düşündükçe, YÖK’ün aldığı bu kararın, yargı denetimi engelini aşarak, uygulama şansı bulup bulamayacağı noktasında, ÖSS’ye girecek meslek liseli gençler adına endişelenmiyor da değilim. Zira yüksek yargı organlarınca her yorumu adeta doktriner görüş olarak benimsenen, her dediği neredeyse hüküm haline gelen Yargıtay Eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, son olarak, YÖK’ün aldığı kararın Danıştay tarafından iptal edilebileceğini söyledi! İşte bu nedenle endişeleniyor ve ilerisi için temkinli yorumlar yapmak gerektiğini düşünüyorum.

Kararın akıbeti ne olacak?
Basın-yayın organlarının verdiği heyecanlı haberlerle, şu an için mutluluk bulutlarının üzerinde gezinen gençlerin hayal kırıklığına uğramaması adına... YÖK tarafından alınan ‘ağırlıklı ortaöğretim başarı puanının ÖSS’ye giren tüm öğrenciler için eşitlenmesine dair karar’, hiç de üzerinde vazife olmamasına rağmen, Sabih Kanadoğlu’nun çizdiği yoldan ve gösterdiği hedeften ilerlemek isteyen İstanbul Barosu tarafından açılan bir davayla, iptal istemli olarak idari yargı denetimine sokuldu. İstanbul Barosu’nun sunmuş olduğu gerekçeler ise tam bir hukuki komedya! YÖK tarafından alınan karar Anayasa’nın eşitlik prensibine aykırıymış ve normal (düz) lisede okuyan gençlerin kazanılmış haklarını elinden almaktaymış. On sene evvelki YÖK yönetimi, gerek hukuki yönden, gerekse insani yönden bir garabet olan katsayı eşitsizliğini yaratırken, Anayasa’nın eşitlik prensibine aykırı davranıp, meslek liseli gençlerin kazanılmış haklarını gasp etmiyor muydu? YÖK’ün bugün için almış olduğu eşitlik kararı, bir kazanılmış hak gaspından ziyade, on sene evvel 28 Şubat zihniyeti tarafından gasp edilen eğitim hakkının iadesi anlamını taşımaktadır. Diğer türlüsü maksatlı ve zorlama bir yorumdan ibarettir.
Danıştay’ın, buna benzer bir hususta, üç sene evvel açılan bir dava neticesinde, katsayıyı belirleme hususunda münhasıran YÖK’ün yetkili olduğu gerekçesiyle vermiş olduğu kararını emsal alacağını düşünerek, YÖK’ün katsayı zulmünü bitiren malum kararının iptal edilemeyeceği yorumunu getirebilmek, oldukça iyi niyetli ve safiyane bir yaklaşımın sonucunda mümkün olabilir. Danıştay’ın üç sene evvel almış olduğu o kararın, hukuki olmaktan ziyade, siyasi ve hatta ideolojik bir karar olduğunu düşünürsek ve Danıştay’ın tam tersi istikamette açılacak bir davada, kuvvetle muhtemel aynı siyasi güdü ile hareket edeceğini öngörürsek, YÖK tarafından alınan katsayı eşitliğine dair karar aleyhine açılmış olan iptal davasının neticesini kestirmek için müneccim olmaya veya fal açmaya hacet yok.

İçtihat sorunu
Bilindiği gibi, ne yazık ki ülkemizde yargı kararları açısından yerleşmiş ve kökleşmiş bir içtihat ve görüş birliği yoktur. Farklı mahkemelerin, birbirlerinden habersizce hareket ederek, aynı konularda eş zamanlı verdiği farklı kararlar artık vakayı adiyeden sayılmaktadır. Lakin aynı mahkemelerin ve hatta aynı hâkimlerin, kısa aralıklarla, farklı zamanlarda aldığı kararlarda dahi birbirine zıt görüşleri hükmüne esas alındığı da bilinen bir gerçeklik olarak önümüzde durmaktadır.
Umarım YÖK’ün katsayı kararının iptali için açılan davada Danıştay, hukukun çizmiş olduğu çerçeveler içerisinde kalarak, yürütme kurumunun karşısında yer alan siyasi bir organmışçasına hareket etmez, sağduyulu ve objektif bir karara imza atarak, üç sene önce almış olduğu karardaki görüşünü devam ettirir ve 10 yıllık işkence de böylelikle son bulmuş olur.

Öner Bulut: Avukat, Ankara Barosu; 3H Hareketi gönüllüsü
 

Radikal
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2009 Salı 20:23:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?