24
Mayıs
2024
Cuma
EĞİTİM

İŞTE ÖNÜMÜZDEKİ YILLARIN EN GÖZDE MESLEKLERİ

Karşınızda usul usul konuşan birinin yarışçı olmasını bekler misiniz? Kendisiyle ilgili çıkan haberleri daha önceden okumuş olmasam Rıfat Sarıcaoğlu’nun şu anda Türkiye Şampiyonluğu’na doğru ilerleyen bir otomobil yarışçısı olduğunu asla tahmin edemezdim. Bir dönem Efes Pilsen, Eczacıbaşı gibi kulüplerde basketbol oynayan Rıfat Sarıcaoğlu, Bilgisayar Mühendisi. 1990 yılında eşi ve oğluyla birlikte Amerika’ya gitmiş ve eğitim sektörüne girmiş... Temmuz ayı başında Mütevelli Heyeti Başkanlığı’na getirilen Sarıcaoğlu’yla birlikte Bilgi Üniversitesi’nde değişim rüzgarları esiyor ve “hoca odaklı” eğitimden “öğrenci odaklı” eğitime geçiliyor. Sarıcaoğlu gençlerin kulağına küpe olacak sözler söylüyor, önümüzdeki yılların gözde mesleklerini anlatıyor.

* Üniversite sayısı hızla artıyor. Her ilde bir üniversite olmalı mı, her vakfın da bir üniversitesi mi olacak bu gidişle? Türkiye’de yeterli akademisyen de olmadığı söyleniyor.

Geçtiğimiz yıl 46 ilde yeni üniversite açıldı. 26’sı vakıf üniversitesi, 20’si devlet. Sekiz de meslek yüksek okulu açıldı. Biz de “Açılmasın” demiyoruz ama bunlar hep hesap kitap meselesi, YÖK yeni kurallar koydu. Her bölüme o alanda eğitim almış doktoralı öğretim üyesi istiyor. Vakıf üniversitelerinin çoğu İngilizce, Galatasaray Üniversitesi Fransızca, bazı üniversiteler de Türkçe, karma olanlar da var. Doktoralı İngilizce bilen öğretim üyesi sayısı da ne yazık ki çok yok.

* Toplam öğretim üyesine oranı nedir?

Toplamın içinde yüzde 20’dir. 46 üniversitenin her biri 12 bölüm açsa, (eski üniversitelerin yeni açtıkları bölümleri saymıyorum) sadece yeni açılan üniversiteler için 2000 kadar doktoralı öğretim üyesi lazım. Her bölüme asistan da lazım. Minimum bir asistan alınsa, o da toplamda 600 eder. 2600 civarında sadece yeni üniversiteler için açık var. Planlama sorunu var Türkiye’de; arz talep dengesizliği var.
Doktoralı hoca sayısı az; biz 10 bölümde doktora hizmeti vereceğiz.

* Toplam kaç üniversite oldu Türkiye’de?

161 üniversite var. 51 vakıf, 9 meslek yüksek okulu... 31 vakıf üniversitesi ve 6 meslek yüksek okulu İstanbul’da. Türkiye’deki en büyük 3 ilde vakıf üniversitesi sayısı devlet üniversitesi sayısının üzerinde. Bana göre en büyük sıkıntı doktoralı hocaların yetişmesi.

* Doktoralı akademisyenler işsiz kalmaz
diyorsunuz...

Dünyanın farklı yerlerinde de iş bulabilirler. Çin, Brezilya gibi ülkelerde son 10 yılda artan talep 3 katı. Türkiye’de doktora yapan oralarda da iş bulabiliyor. Doktoralı bir eleman diyelim İngiltere’de hocalık yapıyor, alternatifi Çin, Dubai olabiliyor; Dubai de bir eğitim atağında. Bu yüzden bir an önce doktoralı eleman yetiştirilmeli.

* Siz üniversite olarak bunun için ne yapıyorsunuz?

Vakıf Üniversiteleri Birliği olarak da, Bilgi Üniversitesi olarak da bunu programımıza aldık. Bilgi Üniversitesi’nde biz 4 bölümde doktora hizmeti veriyoruz, şu anda 10 bölüme çıkmayı hedefliyoruz.

* Türkiye’de öğrenci sayısı yüksek, mevcut sistemle öğrencilerin çoğu üniversiteye giremiyor, bir yandan da üniversitelerde kontenjanlar dolmuyor... Ama her üniversite de yurt dışından öğrenci almak istiyor... Bunlar çelişmiyor mu?

Prensip olarak yurt dışından öğrenci gelmeli. Dünya vatandaşı yetiştireceksek bunu yapmalıyız. Farklı kültürler tanışmalı. Türkiye’nin bölgede bir etki alanı var. Bölgede daha güçlü olmak için de yüksek öğrenim önemli. “Komşularla sıfır sorun” diyorsak yabancılar buraya gelmeli, bizim öğrencilerimiz de gitmeli. Hoca yokken ve her yıl 100 bin kontenjan açık kalıyorsa bu da önemli bir sorun.

* Ne yapılmalı?

Devlet üniversiteleri de kontenjanlarını dolduramıyor bu sistemle...
Kontenjan boşluğunun yüzde 65’i devlet üniversitelerinde. Yanlışlar var.

*Neler bu yanlışlar?

Hükümet planlarında gelecek 10 yılın mesleklerinin ne olduğu yazılmalı, öngörülmeli. Üniversitelerde rastgele bölüm açmanın sonucu bunlar. Mesela ziraat mühendisliğindekiler hiç iş bulamıyor. Şu da var, yurt dışından öğrenci getirip o bölümlere koyamıyorsunuz. Yurt dışından gelen öğrencilerin tercih ettikleri alanlar da belli; tıp, işletme, mimarlık, mühendislik alanlarına geliyorlar. Dolayısıyla Türkiye’deki öğrencilerin talep ettikleri alanlara geliyorlar. Bir hocaya 20 öğrenci düşüyorsa ya bunu 22 öğrenciye çıkaracaksınız ya da bu sorunu çözemezsiniz.

Banka kurmak, üniversite açmaktan daha kolay

*Vakıf üniversitelerinin yapılarıyla ve gelirleriyle ilgili tartışmalar da var.

Banka kurmak üniversite açmaktan daha kolay. Vakfın maddi desteğine bakılıyor. Bu yanlış algı. Kuruluşta bakıyorsunuz vakfın gücü 50 milyon lira. Ama Bilkent, Bilgi, Yeditepe Üniversitesi gibi büyük üniversitelere yıllık girdi 200- 300 milyon lira. Vakıf artık destekleyemez bu üniversiteleri. Vakfın, ihtiyaç hasıl olunca destekleyebilmesi lazım. Bence bu sistem yanlış. Baştaki büyüklük çok farklı. Üniversiteler kaynaklarını düzgün yönetmeli. Vakıf üniversiteleri kâr etmeli, gelir fazlası elde etmeli, ayakta durması için buna ihtiyacı var. Ayrıca vakıf ilk kurulduğu güçte olamayabilir. Vakıf üniversiteleri gelir fazlası elde edebilir temettü dağıtamaz. Vakıf üniversiteleri ya büyüyecek ya da burslu öğrenci sayısını artıracak. “Vakıf üniversiteleri tonla para kazanıyor” diyorlar. Yanlış. Biz 3’üncü kampüsümüzü açtık ve 85 milyon dolar harcadık bu kampüs için. Bu gelir fazlasıyla oldu. Sistem içinde sorunlu olanlar olabilir, bizim birlik altında 22 üyemiz var kendi kriterlerimizi oluşturuyoruz.

* Bilgi Üniversitesi olarak üniversite gençliğiyle ilgili bir araştırma yaptırdınız. Yaptırdığınız araştırmada öğrenciler üniversite seçimlerini neye göre yaptırıyor, bu konuda bir veri var mı?

Öncelikle neden bunları yaptırdığımızı anlatmak isterim. Bilgi Üniversitesi olarak vizyon değişikliği yaptık. Benim yetiştiğim dönemde hoca odaklı bir sistem vardı. Tabii ki hocalar hâlâ başımızın tacı. Ama biz artık öğrenci odaklı bir sistem olması gerektiğini düşünüyoruz. Öğrencilerin geleceğiyle ilgili hangi alanlarda hangi formasyonda eğitim görmesi gerektiğiyle ilgili çalışmalar yaptık. Ayrıca twitter, facebook gibi değişik sitelerden konuşunca bazı hocalar ‘uzaylı mıyım?’ diye bakıyor. Çocuklara ayak uydurmak lazım. Son 10 yılda bazı mesleklerin yüzde 60’ı yok oldu.

Öğrenciler seçim yaparken önce fiyata sonra akademik kadroya bakıyor

* Bazı meslekler yok olacak ya da farklılaşacak değil mi?

Gelecek 10 yıl için formasyon eğitimi olmalı. Formasyon için de iyi dil konuşmalılar. Dil derken Türkçe dahil buna. Kendini ifade eden, yazışabilen, muhakeme yeteneği ve sorgulama yapan öğrenciler yetiştirmek önemli. Biz yapısal değişikliğe gittik. İlköğretim ve liseden gelen öğrencilerin alt yapısı zayıf geliyor.

* Üniversiteye hazır değiller diyorsunuz. Özel okullara çocuklarını gönderen veliler en azından yabancı dili iyi olsun diye düşünüyor, siz yeterli değil diyorsunuz...

Hepsi böyledir diyemeyiz ama Türkiye’deki eğitimin kalitesiyle ilgili verileri ben değil Dünya Bankası’nın, BM’in yaptığı araştırmalar söylüyor. 58, 59’uncu sıralardayız eğitim kalitesinde. Öğrenci hazır gelmiyor bize. Dediğim gibi Türkçe dahil iyi dil konuşmalılar öncelikle.

* Size gelenler genelde özel okullardan mı?

Bize gelen öğrencilerin yani vakıf üniversitelerine gelenlerin yüzde 45’i özel okullardan, Bilgi’ye gelenlerin yüzde 50’si. Bu rakamlar İstanbul ve İzmir’de farklı olabiliyor. Üniversitelerin öğretim yapısı değiştirilmeli. Biz ilk yıl temel becerileri öğretiyoruz. Her bölümde her fakültede önce üniversitede öğrenci olmayı öğreniyorlar. Bunu yapmadan inanın mevcut sistemde kimseyi mühendis de mimar da yapamazsınız. Biz araştırmada temel olarak öğrenci üniversiteyi neye göre seçiyor diye baktık. Vakıf ve devlet üniversiteleri olarak ilk sırada akademik kadroya bakıyor, ikincisi bölüm, üçüncüsü şehir. Vakıf üniversiteleri için önce fiyat geliyor. Sonra sıralama aynı. Karar verirken kimler etken diye baktık.
23 ülkede 50 üniversiteyle iş birliğimiz var

* Ne çıktı?

Başta en etkili kişi arkadaş çevresi. Arkadaşlarının dediği önemli. İkinci kendisi, üçüncü aile, dördüncü rehber hoca. Üniversitelerde ne arıyorlar diye baktık. Türkiye’deki en kapsamlı sonuçlara baktık. Gençler artık çoğu şeyi iyi araştırıyor.

* ‘İş garantili eğitim vereceğiz’ diyen üniversiteler var, en sağlam yatırım bu değil mi? İşsizlik büyük korku olmuyor mu öğrenciler için?

Bunlar basitleştiriyor işi. Bazı bölümler yıllardır iş bulamıyor. “İş bulamazsanız biz size 5 yıl boyunca 5 yıl maaş vereceğiz” diyorlar. Madem öyle bütçeniz var bunu başka şey için harcayın.

* Siz ne yapıyorsunuz?

Biz elçiliklerle görüşüyoruz. Amerikan ve İspanyol elçileriyle görüştük, onların buralardaki yatırımlarından bizim öğrenciler nasıl yararlanabilir diye baktık. Biz uluslararsı network’e dahiliz. Yurt dışında herkes iş bulabilir demiyorum ama biz iş dünyasıyla birlikte hareket ediyoruz. 2 yıl önce buraya IBM’in ikinci adamı geldi. Masaya müfredat koydu. “Dünyada her yıl 400 kişiyi işe alıyoruz. Bu eğitimi verin sizden de alalım” dediler. Bu tarz eğitim programlarını almak lazım. 23 ülkede 50 üniversiteyle iş birliğimiz var.

Geleceğin meslekleri

Tasarım ve bio mühendislik

* Geleceğin meslekleri neler?

Tasarım. Her şey bir tasarım ürünü artık. Tasarımı da çok geniş düşünmek lazım. Her şey artık kişiye özel olacak... İkinci alan ağırlama. Konser düzenlemekten golf turnuvası düzenlemeye kadar. Dünyada çalışan her 10 kişiden biri bu alanda çalışıyor artık. Diğer alan online eğitim. Yani uzaktan eğitim.

* Siz bunu yapıyorsunuz... İlgi nasıl?

Biz yapıyoruz ama yüzde 100 uzaktan eğitime karşıyız. Yüzde 100 yapınca çok yapay oluyor. Muhakkak bir sosyalleşmenin gerektiğine inanıyoruz. Online eğitimde çok gelişme olacak. YÖK bu işe yeni uyanmaya başladı. Dünyada en fazla artan talep, yetişkin eğitimi ve onların zamanları yok. Kendilerine vakit ayırıp evden çalışmak istiyorlar. Model bu. Biz online eğitime ilk başlayanız. 1100 öğrencimiz var. Biz bu alanda en büyük olmayı hedefledik. Bilgisayara yazılımı yüklemekle olmuyor. Normal eğitimden daha zor ve maliyeti daha yüksek.
Online eğitime ilk biz başladık; YÖK yeni uyandı

* Tam tersini düşünüyordum...

Genelde yanlış biliniyor. Teke tek ilgi fazla olmak zorunda. Yazılım yatırımları yapmanız gerekiyor. Aktarma metodları var, her aktardığınız kişiye ücret ödemek zorundasınız. Telif hakkı gibi. Online yani hibrit model eğitim alanlar derslere girenlerden daha başarılı çıkıyor. Odaklanıyorlar. Derste dejavu yapabilirsiniz ama burada yapamıyorsunuz. Bir de yaş farkı ve deneyim farkı var. Bizim 1100 öğrencimiz çalışan kesim. Hayat boyu eğitim diye bir konsept var, her sene bir konuda eğitim görebilirsiniz. Online sistem bu yüzden hızla gelişecek.

* Mühendisliklerde durum nasıl?

Biz bio mühendislik diye bir alan başlattık. Biyoloji, mühendislik ve genetiği bir araya getiriyor, bilgisayar mühendisiğini de birleştiriyor. Genetik kodlarınızla ilgili her şey artık gündemde olacak; “Akdenizli insanla Amerika’daki insan aynı ilacı kullanmalı mı?” ya da “Aynı kolesterol ilacı size gerçekten iyi geliyor mu?”
Sivil Havacılıkta Türkiye altın madeni, farkında değil

* Artık farklı sektörlerde iş olanakları da çıkıyor. Örnek verebilir misiniz?

Türkiye’de sivil havacılıkta çok ihtiyaç var. Ne yazık ki yönetenler ileriyi göremiyor. Önlerindeki listeye bakıp böyle bir bölüm yok diyorlar. İşsizlik var diyoruz ama işe alınacak yerlere göre elemanımız yok. Türkiye altın madeninin üzerinde oturuyor. Buna sortie diyorlar. Boing 737 ya da Airbus 327 gibi tek koridorlu uçakların uçuş mesafesi ölçüldüğünde Türkiye dünyadaki yüzde 38 filoya hitap ediyor. Bu çok önemli ve büyük bir rakam. Makine geliştirmeden indirme bindirmeye kadar farklı alanlarda çalışacak personele ihtiyaç var. Boing makinesine bakım uzmanı mezun olur olmaz 5 bin dolar alıyor. Biz şirketle tüm çalışmaları yaptık. Müfredatı hazırladık. Bakan Binali Bey “Harika” dedi ama süreç eğitim komisyonunda takılıyor ve uzuyor.

* Üniversite olarak hedefiniz ne?

11 bin öğrencimiz var. Önümüzdeki yıl 12.500 olacak. 5 yıl içinde öğrenci sayısında en büyük olmayı planlıyoruz. Bilgi Üniversitesi’ni STEM denilen bir modele dönüştüreceğiz. Biz bugüne kadar diğer alanlarda başarılı olduk, şimdi amacımız STEM’i yerleştirmek.

* Nedir STEM?

Bilim (Science), teknoloji (Technology), mühendislik (Engineerin), yönetim (Management) alanlarında çok başarılı olmayı hedefledik. Ben buna daha önce de başarılı olduğumuz sanat (Art) ve dizaynı da (Desing) ekliyorum. Ayrıca yüksek lisans ve doktora araştırmaya ağırlık vermeyi planlıyoruz.

Geleceğin dili Çince

Gelecek 10 yılda İngilizce, Çince, İspanyolca dilleri ön planda olacak. Ayrıca gazetecilik form değiştirecek, zaten değişim başladı. İnternet üzerinden gazete okuyanlarla tirajlar çok farklılaştı. Televizyonlar yok olacak, cep telefonunuzdan izleyeceksiniz, reklamlar da kişiye özel olacak.

Elif Ergu - Vatan
Yayın Tarihi : 25 Temmuz 2010 Pazar 17:32:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?