Türkiye'de ilk ve ortaöğretim okullarında eğitim olanaklarının incelendiği araştırmada, Türkiye ortalamasının altında eğitim olanaklarına sahip ilköğretim okullarında yaklaşık 65 bin, ortöğretim okullarında ise 15 bin 559 öğretmen açığı bulunduğu belirlendi.
TÜBİTAK DESTEK VERDİ
TÜBİTAK'ın desteklediği Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hülya Çıngı koordinatörlüğünde yürütülen çalışmada, okullardaki öğretmen açıkları ve resmi-özel ilk ve ortaöğretim okulları karşılaştırılırken resmi okullardaki fizik, kimya, bilgisayar ve mesleki laboratuvarların olanakları incelendi. Resmi ve özel kurumların öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bakımından farklılık gösterdiği ifade edilen araştırmada, özel eğitim öğretim kurumlarında öğretmen başına düşen ortalama öğrenci sayısının 8.98, resmi eğitim öğretim kurumlarında ise 22.28 olduğu belirtildi.
Resmi ilköğretim ve ortaöğretim okulları içinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 34.98 olduğu, bunu 29.70 ile Orta Anadolu Bölgesi'nin izlediği vurgulandı. Araştırmada, genel değerlendirme ile ayrı ayrı ilk ve ortaöğretim olanaklarının değerlendirmelerinde en gelişmiş ilçe Çankaya (Ankara) olarak tespit edildi.
Eğitim olanaklarına göre gelişmişlik endeksi en düşük olan ilçe ilköğretim ve ortaöğretim olanakları birlikte değerlendirildiğinde Pervari (Siirt), sadece ilköğretim olanakları yönünden incelendiğinde Başkale (Van) ve sadece ortaöğretim olanakları yönünden incelendiğinde Şemdinli (Hakkâri) olarak belirlendi. Araştırma kapsamındaki toplam 923 ilçenin yüzde 23.51'inin (217) çok gelişmiş ve gelişmiş, yüzde 39.65'inin (366) gelişmemiş ve hiç gelişmemiş, yüzde 36.84'ünün de (340) orta gelişmişlik düzeyinde olduğu değerlendirmesi yapıldı.
İLKÖĞRETİM DAHA KÖTÜ
Sadece ilköğretim olanakları yönünden incelendiğinde, bu ilçelerin yüzde 7.58'inin "iyi'', yüzde 45.29'unun "orta'', yüzde 47.13'ünün "kötü'' durumda olduğu tespit edildi. Ortaöğretim olanaklarında ise ilçelerin yüzde 19.64'ünün "iyi'', yüzde 48.67'sinin "orta'' ve yüzde 31.7'sinin "kötü'' durumda olduğu ortaya çıktı. Araştırma verileri, Türkiye'deki ilçelerin ilköğretim olanaklarının ortaöğretimdekinden daha kötü durumda olduğunu gösterdi.
İSTANBUL'UN DURUMU İYİ
İlköğretim ve ortaöğretim olanakları değerlendirildiğinde, İstanbul'da eğitim olanakları kötü olan ilçe bulunmuyor. Ancak, eğitim olanaklarının çok iyi olduğu düşünülen Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde eğitim olanakları kötü olan ilçelerin bulunduğu belirlendi.
Bütün ilçelerinde ilköğretim olanakları kötü durumda olan iller ise Adıyaman, Ağrı, Batman, Bitlis, Diyarbakır, Gaziantep, Iğdır, Kahramanmaraş, Kars, Kilis, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van.
Bölgelere göre, ilköğretim ve ortaöğretim olanakları birlikte değerlendirildiğinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde eğitim olanakları iyi olarak tanımlanabilen ilçe bulunmuyor. Araştırma sonuçlarına göre kuzey- doğu Anadolu bölümünde eğitim olanakları iyi durumda olan ilçelerin oranının yüzde 3.51; orta-doğu Anadolu bölgesinde ise yüzde 8.57. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki ilçelerin yüzde 97.40'ının eğitim olanakları kötü.
H.Ü. araştırmayı sadece nicelik olarak ele almış.. Ne yazık.. Halbuki önemli olan öğretmenlerin niteliğidir, kalitesidir. Araştırmanın özgün bir yanı yok.. İlk 500 içinde tek bir Türk üniversitesinin olmamasının sebebi anlaşılıyor.. Öğretmen alımları bildiğimiz gibi KPSS garabeti ile yapılmaktadır. KPSS bir garabet ve fecaattir çünkü ÖSS''nin kötü bir kopyasıdır ve ÖSS sorularının aynısını tekrar cevablamak zorunda bırakılan öğretmenlere ve mezun oldukları okullara bir büyük hakarettir ve aldıkları eğitimi yok saymaktır. Ayrıca mat.tarih,cografya vs.vs. gibi klasik lise okul derslerinden mürekkep, ezbere dayalı soruları cevablamak zorunda bırakılan öğretmen ve memur adayları KPSS dersanelerinin kapısını 1 yıl daha aşındırmak zorunda kalırlar..Ne büyük israf..! Soru tipleri ezbere dayalı olmasa da dünya standartlarında "Algıda Seçicilik, Analitik Düşünme, Sentez Kurabilme, Dünya Kültürü ve Yorumu vs. vs." şeklinde formatlanmış olsaydı dersaneler öğrenci bulamıyacaklardı ve beyinleri matematik formulleri, tarihi anlaşma maddeleri vs. vs. ezberlemekten dumura uğramış, analitik düşünme yeteneği olmayan öğretmen adaylarından müteşekkil olan kitle ile karşılaşmış olmuyacaktık. Ancak ÖSYM''nin istediği insan modeli bu değildir. ÖSYM''nin yaptığı KPSS oldukça ideolojik ögeler de taşımaktadır.. Hayata hazırlanmış bireyleri seçmeye yönelik değildir. AB yolunda ilerleyen ülkenin, 21.ve 22.nci yy.da ihtiyaç duyacağı insan modellerini oluşturmaya teşvik edici de değildir. Zira KPSS, adayların intermeti (hemen hatırlatayım, internetin %99''u Türkçe d-e-ğ-i-l-d-i-r..) kullanıp kullanamadıkları sorusuna cevab aramaz.. Anket yapılsın, öğretmen adayları sanal dünyayı sadece oyun ve sohbetten ibaret görürler, çok az bir kısmı interneti bilimsel bir konuyu incelemek için kullanabilecek yeterliliğe sahiptir.. İşte Türk gençliğini biz, ÖSYM ve KPSS garabeti ile böylesine şartlarda oluşmuş olan Türk Öğretmen Kitlesine teslim etmek zorunda kalıyoruz... Ve gençlerimize diyoruz ki..; "Çıkın dünya arenasına ve akranlarınızla mücadele edin..! O akranlar ki, ülkelerinde KPSS olmayan ve beyinleri mat.formülleri ezberlemekten uyuşmamış öğretmenler tarafından eğitilmişler.." Eyy siyasetçiler..!! Şimdi, şu an bu meseleye el atmanız gerekmiyor mu..? Ülkemiz "Geri Kalmışlığına" sebebiyet olan durumu görmezlikten mi geliyorsunuz yoksa farkında mı değilsiniz..? Bu arada ÖSYM'ye yaptığı Dünya Harikası sınavlardan dolayı tebrikler..