15
Haziran
2025
Pazar
EĞİTİM

SAĞLIK VE ÖZGÜRLÜK ENGELİNE RAĞMEN EĞİTİMLERİ SÜRÜYOR

10 yaşındaki Tuncay, 8 yaşındaki Betül, 13 yaşındaki B.M ve 17 yaşındaki E.K. Onlar yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen eğitimlerine ara vermeyen, verdirilmeyen çocuklar. Bazıları hastalıkla mücadele ettiği, tedavi gördüğü için okula gidemiyor. Bazıları da işlediği suçtan dolayı cezaevine girdiği için. Yaşıtlarına göre daha zor şartlarda eğitim alsalar da, okumaktan vazgeçmiyorlar. Çünkü, okul onların ayağına geliyor.

Sağlık ve özgürlük engeline takılan çocuklar eğitimlerine "hastane ve cezaevi okullarında" devam ediyorlar. Kimi kolunda serum, beyaz çarşaflarla serili hasta yatağında, kimi işlediği suçun cezasını çekerken ders çalışıp, sınava hazırlanıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi ve Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ndeki okulları ziyaret ettik.

 

 

HASTANELER

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi içindeki "Hastane okul" 1994 yılında kuruldu. Hastalıkları ve uzun süren tedavileri yüzünden okula devam edemeyen çocuklar eğitimlerini burada tamamlıyor. Yılda ortalama 500 çocuğun geldiği hastane-okulda, şimdiye kadar 7.500- 8.000 öğrenci eğitim almış. Okul iki sınıftan oluşuyor. Bir sınıfta kan ve kanser hastalıkları (onkoloji ve hemotoloji) servisinde yatan çocuklar, diğerinde de kronik çocuk hastalıkları (akciğer, kalp, böbrek vs) diyabet, nöroloji ve kardioloji servisinde yatanlar eğitim alıyor. Buradaki çocukların çoğu zaten bir ilköğretim okuluna kayıtlı. Tedavileri sırasında kendi okullarına devam edemedikleri için buraya geliyorlar. Hastane okulundaki sistem, aynı normal ilköğretim okullarındaki gibi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği müfredat uygulanıyor. Matematik, fen, sosyal bilgiler, İngilizce ve tarih dersleri işleniyor. Dersler sabah 9-12.30 ila 13-15.30 arasında yapılıyor.

 

Yatak başı öğretmenliği

Serpil Kara 15 yıl ve Selma Arka 5 yıldır hastane okulda öğretmenlik yapıyor. Yıllardır hasta çocuklarla bir arada olduklarından en az doktor kadar bilgi sahibi olduklarını söylüyor. Serpil ve Selma öğretmen her gün servisleri dolaşarak, "yeni yatan çocuk var mı?", "diğer öğrenciler ne durumda?" diye kontrol ediyor. Aileleri bilgilendirip, çocukları okula davet ediyorlar. Kendi öğrencisinin ders durumunu öğrenmek için de kayıtlı olduğu okulu arayıp, öğretmeniyle görüşüyorlar. Çocuk hangi derste başarılı, hangi derse ilgisiz ya da hangisini sevmiyorsa ona göre bir çalışma planı çıkarılıyor. Burada eğitim-öğretim çocuk odaklı. Eğer çocuk ders çalışmak istemiyorsa, resim yapılıyor, şarkı söyleniyor ya da bilmece çözülüyor. Hastane okula farklı yaş grubundaki çocuklar geldiği için birleşik sınıf sistemiyle ders yapılıyor. Yani öğretmen önce bir çocuğa ders anlatıp ona ödev veriyor, sonra diğeriyle ilgileniyor. Bazı çocuklar enfeksiyon riskinden dolayı sınıfta bile eğitim alamıyor. Böyle durumlarda öğretmenler hasta çocuğun odasına çıkıp bire bir eğitim veriyor. Buna da "yatak başı öğretmenliği" deniliyor. Özellikle onkoloji ve hemotoloji servisinde yatan çocuklar bu şekilde eğitim alıyor. Her türlü ders, hastane koşullarında işlenebiliyor. Yatak başı öğretmenliğinde, çocuğun tedavisi başlayacaksa eğitime 1-2 saat ara veriliyor. Tedaviden sonra öğretmen kaldığı yerden devam ediyor.

 

Okul esnek davranıyor

Anne-baba çocuğun hastalığıyla uğraştığından, eğitimiyle ilgili işleri yapacak bilgi ve ruhsal durumda olmayabiliyor. Onların yerine öğretmenler okulla olan gerekli tüm yazışmaları yapıyor. İli ve ilçeyi arayıp, durumu yetkililere bildiriyor. Okullar da öğrencinin sene ve sınıf kaybetmemesi için esnek davranıyor. Öğrencinin not durumu ve devam çizelgesi hastane-okuldaki öğretmenleri tarafından, kendi okuluna gönderiliyor. Okul bu bilgileri kabul ediyor. Verilen notlar karneye işleniyor. Öğrenci karnesini yine kendi okulundan alıyor.

 

Tedavileri devam eden öğrencilerinin sınavları da hastanede yapılıyor. Öğrenci Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) gireceği zaman, Milli Eğitim Bakanlığı’na bildiriliyor. Bakanlık tarafından görevlendirilen öğretmen, sınavı hastanede yapıyor. Burada uzun süre eğitim alıp, SBS’den 500 puan üzerinden 467 puan alan öğrenci de var. Yüksek notlarla Anadolu Lisesi’ne girenler de.

 

Eve öğretmen geliyor

Bazı çocuklar enfeksiyon riskinden dolayı ne kendi okuluna, ne de hastane-okula devam edebiliyor. Bu çocuklar için de "Evde öğretmen" uygulaması yapılıyor. Bunu talep etmek isteyen aile önce hastaneden heyet raporu alıyor. Rapor, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Talep, Rehberlik Araştırma Servisi tarafından incelenerek, gereken yapılıyor. Uygun görülürse, öğretmen her gün belirlenen saatlerde hasta çocuğun evine gelerek ders işliyor. Bu öğretmenin evde sınav yapma ve not verme yetkisi de var. Onun değerlendirmesiyle, çocuk karne alıp sınıfını geçebiliyor.

 

Duygusal olarak yoruluyoruz

Hastane okul öğretmeni Selma Arka: Profesyonelce bakmaya çalışsakta, bizim işimizin diğer öğretmenlere göre daha zor. Çünkü ders sırasında öğrenci aniden rahatsızlanabiliyor. Ya da bir sabah sınıfa beklerken hayatını kaybettiğini öğrenebiliyoruz. Örneğin, uzun süre tedavi gören çok başarılı bir öğrencimiz vardı. SBS’den 467 puan almıştı. Kısa bir süre önce hayatını kaybetti. Elimizden geldiğinde duygularımızı belli etmemeye çalışıyoruz. Bazen ailenin ve çocuğun desteğe ihtiyacı oluyor. Konuşmak iyi geliyor. Onlara psikolojik rehberlik yapıyoruz. Çocuğun isteğine göre farklı faaliyetler de yapılıyor. Resim yapıyor, bulmaca çözüyor, şarkı söylüyor ve kompozisyon çalışmaları yapıyoruz. Eğitim-öğretim aynı da olsa, diğer okullardan farklı bir okul burası. Çocuğa ulaşmak ve onu açmak için değişik yöntemler kullanılıyor. 5 yıldır hastanelerde öğretmenlik yapıyorum.

 

Hemotoloji servisine anaokulu açılacak

Hastane okul öğretmeni Serpil Kara: Hastane okulda 15 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Duygusal olarak yoruluyoruz. Öğrenciler yaşadıkları olumsuzluklara rağmen o kadar hevesliler ki, sabah erkenden kalkıp sınıfa geliyorlar. Okul ilköğretim öğrencilerine yönelik. Ancak bu yıl hasta çocuklar için anaokulu açmayı hedefliyoruz. İl Milli Eğitim Müdürlüğü böyle bir çalışma başlattı. Biz de dilekçe verdik. Anaokulu önce hemotoloji servisinde açılacak. Diğer servisler için de anasınıfı açmayı planlıyoruz.

 

CEZAEVLERİ

Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi

Koğuşlarda ders çalışıp, sınava giriyorlar

Türkiye’nin en büyük cezaevlerinden olan Bayrampaşa Cezaevi’nin kapatılmasıyla, 12-18 yaş arasındaki 530 çocuk hükümlü Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ne nakledildi. Tutuklu çocukların arasında öğrenci olan da vardı, hiç okuma-yazma bilmeyen de. Yetkililer bunu tespit etmek için her çocuğun eğitim durumuyla ilgili bilgi alıyor. Zorunlu eğitimini tamamlamayan çocuklar, Maltepe Halk Eğitim Merkezi ve İSMEK işbirliğiyle cezaevinde açılan kurslara yönlendiriliyor. Kurs günü ve saatine denk gelen avukat görüşmesi, sağlık kontrolü ve duruşma günü dışında eğitime katılma zorunluluğu var. Kurslar birinci ve ikinci kademe olmak üzere ikiye ayrılıyor. Birinci kademede okuma-yazma öğretiliyor. Başarılı olanlar bir üst seviyeye geçiyor. İkinci kademe kurslarda ise ilkokul 5’inci sınıfa kadar olan temel eğitim veriliyor. Türkçe, matematik, fen bilgisi ve sosyal bilgiler gibi dersler işleniyor. İki kurs toplam 4 ay sürüyor. Kursları bitiren çocuklar, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan okur yazarlık sertifikası alıyor. Bu sertifikayla birlikte açık ortaokulu bitirmek için başvuruda bulunabiliyor. Kitapları halk eğitim merkezinden gelen hükümlü çocuklar, derslerine koğuşlarında çalışıyor. Sınavlar cezaevinin içinde MEB tarafından görevlendirilen bir öğretmen eşliğinde yapılıyor. Zorunlu eğitimini tamamlayanlar isterlerse açık lise ve açık üniversiteye devam edebiliyor. Cezaevindeki 530 hükümlü çocuktan 110’nu açık ortaokul, 50-60’ı da açık liseye kayıtlı.

 

Meslek edindirme kursları açılıyor

Cezaevinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra meslek edindirme kursları ve sosyal aktiviteler de yapılıyor. Adalet Bakanlığı’na bağlı kurum öğretmenleri bu faaliyetlerin işleyişini sağlıyor.

 

Açılan kurslar arasında takı tasarımı, berberlik, alüminyum folyo, diksiyon, folklor, İngilizce, resim ve bilgisayar kursları bulunuyor. Aktivilere katılım oranları yüksek. Çocukların yüzde 90’ı mutlaka eğitim alıyor. Kurslar, halk eğitim merkezleri ve İSMEK işbirliğiyle yapılıyor. 50 bin metrekare alan üzerine kurulu cezaevinde, 8 adet eğitim salonu, açık-kapalı spor salonu, bilgisayar odaları, sinema ve konferans salonu var. Spor salonlarında tenis, futbol ve voleybol turnuvaları düzenleniyor. Sinema salonunda film gösterimi yapılıyor. Her ay bir akademisyen, yazar ya da kişisel gelişim uzmanı cezaevine geliyor. Öfke kontrolü, ergenlik ve aile-çocuk ilişkisi gibi konularda seminerler düzenleniyor. Üniversite öğrencileri, sosyal sorumluluk projesi kapsamında her yıl cezaevine geliyor. Bir yıl boyunca resim, drama, edebiyat ve plastik sanat konularında çocuklara ders veriyor. Kurum psikoloğu, çocuk ve aileyle birebir konuşup, sorunları çözmeye çalışıyor. Müftülük tarafından görevlendirilen hocalar da din kültür ve ahlak bilgisi dersleri veriyor.

 

Sağlık sorunları bile eğitimini engelleyemiyor

Öğrenci Tuncay Devecioğlu’nun (10) babası Ahmet Devecioğlu: </B>Oğlum, İbrahim Öktem İlköğretim Okulu 4’üncü sınıf öğrencisi. Geçen yıl sınıf birincisiydi. Yaşadığı rahatsızlıktan dolayı yaklaşık 6 aydır tedavi görüyor. Nefes borusundaki daralma nedeniyle 25 gündür hastanede kalıyoruz. Hastalıkla ilgili çeşitli tetkikler yapılıyor. Hastanenin içinde okul olduğunu bilmiyorduk. Öğretmenler servisleri tek tek dolaşıp aileleri bilgilendiriyor. Duyunca çok şaşırdık. Biz önce Tuncay’ın sağlığına kavuşmasını bekliyorduk, ama o "Ben eğitimimden geri kalmak istemiyorum" deyince biz de buraya getirdik. Nefes alma problemi yaşadığından annesi ve ben sürekli onunla birlikteyiz. Yanımızda solunum cizahıyla dolaşıyoruz. Bazen ders sırasında nefesi daralıyor ve müdahele ediyoruz. Okula devam edemeyen ve hastane ortamında da eğitim alması riskli olan çocuklar için evde öğretmen sistemi uygulanıyor. Bu imkandan faydalanmak için dilekçe vereceğiz. Tuncay kendi okuluna devam edemiyor. Tedavisi bittikten sonra iyileşene kadar hastanede de eğitim alamayacak. Sene kaybetmesini istemediğimiz için bu yola başvuracağız.

 

Birçok çocuk bu imkanları dışarıda bulamıyor

Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi Müdürü Mustafa Kemal Çelik: Hedefimiz hükümlü çocukları bu aktivitelerle meşgul ederken, okuma-yazma öğrenmelerini, meslek edinmelerini ve sosyalleşmelerini sağlamak. Nasıl kurslar açmalı, çocuklara yönelik ne yapmalıyız diye tartışıyoruz. Birçok çocuk bu imkanları dışarda bulamıyor. 17 yaşına gelip okuma-yazma bilmeyen var. "Dışarda olsaydık bu eğitimlerin hiçbirini alamazdık" diyorlar. Meslek edindirme kurslarıyla onlara farklı iş kapıları açıyoruz. Hem cezaevinden çıktıktan sonra iş bulabilecek kadar meslek öğreniyor, hem de yeteneklerini keşfediyorlar.

Şeyda İpek Baykal - Hürriyet İK
Yayın Tarihi : 22 Kasım 2009 Pazar 17:26:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?