22
Mayıs
2024
Çarşamba
EĞİTİM

MEB'te atamalara durdurma

Danıştay 2. Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği'nin bazı hükümlerinin iptali istemiyle açılan davada, idareden (MEB) savunma alınıp yeniden bir karar verilinceye kadar dava konusu hükümlerinin yürütmesini durdurdu.

Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası, Eğitim Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası ve Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Çalışanları Sendikası'nın 13 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan “MEB Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği”nin bazı hükümlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan 3 ayrı davada ilk kararı verdi.

Daire, dava konusu hükümlerin yürütmesini davalı idareden (MEB) savunma alınıp yeni bir karar verilinceye kadar durdurdu.

Yönetmelik, eğitim kurumu müdürlüklerine yöneticiler arasından, atama yetkisi valiliklerde bulunanlar için ilçe milli eğitim müdürünün teklifi ve il milli eğitim müdürünün uygun görmesi üzerine vali tarafından atama yapılacağı, eğitim kurumunun doğrudan il milli eğitim müdürlüğüne bağlı olması halinde il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından atanacağı ve atama yetkisi Bakanlığa ait olanlar bakımından ise ilgili valiliğin teklifi üzerine Bakanlıkça atama yapılacağını öngörüyor.

Daire, dava konusu hükümlerde atama tasarrufunu gerçekleştirecek idareye, takdir yetkisini kullanırken hiçbir kıstasla bağlı tutmayacak ölçüde serbestlik tanıyıcı bir yaklaşımın benimsendiğine işaret etti.

Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası, Eğitim Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası ve Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Çalışanları Sendikası'nın 13 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan “MEB Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliği”nin bazı hükümlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan 3 ayrı davada ilk kararı verdi.

Daire, yönetmeliğin 5. maddesinin 1. bendinin (ç) alt bendi, 8. maddesinin 1/a bendinin 1, 2 ve 3. alt bentleri, 10, 11, 12, 13 maddeleri 14. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi ve 15. maddesi, 17. maddesinin 1. bendinin (c) alt bendi ve bu maddenin 2. bendi, 18. maddesinin 2. bendinde yer alan “teklif doğrultusunda” ibaresi ve bu maddenin 4. bendinde yer alan 'soruşturma sonucu yöneticilik görevinden ayrılması uygun görülenler” ibaresi yönünden, idareden (MEB) savunma alınıp yeniden bir karar verilinceye kadar yönetmeliğin dava konusu hükümlerinin yürütmesini durdurdu.

Kararda, hukuksal düzenlemelerin oluşturulması sırasında üst hukuk normlarına uygunluğu gözetmenin ve Türk milleti adına yargı yetkisini kullanan Anayasal kuruluşların iradeleri ile örtüşen amaçsal çaba taşımanın, “Hukuk Devleti” ilkesinin eylemsel yansımaları olduğu vurgulandı.

İdarelerin belli bir hukuksal düzenlemeyi gerçekleştirmek isterken üst hukuk normlarına uygunluğu gözetmelerinin ve yargısal kararlarla ortaya konan amaçlarının normatif kurallarda vücut bulmasını sağlamalarının hukuki bir zorunluluk olduğunu belirtildi.

Söz konusu yönetmeliğin temel ilkeler başlıklı 5. maddesinde eğitim kurumu yöneticilerine atamada esas alınacak ilkelerin belirlenmiş ve bu maddenin 1. bendinin (ç) alt bendinde atamalarda kamu yararı ve hizmet gereklerinin birlikte değerlendirileceği kuralına yer verildiği kaydedilen kararda, yönetmeliğin “yönetici olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar” başlıklı 8. maddesinde, eğitim kurumu yöneticilerine atanacaklarda aranacak özel şartların sayıldığı ifade edildi.

Kararda şöyle denildi:
“Söz konusu maddenin 1. bendinin (a) alt bendinde C tipi eğitim kurumu müdürlüğüne atanacaklarda; eğitim kurumu yöneticiliklerinde en az 1 yıl B tipi eğitim kurumu müdürlüklerine atanacaklarda; en az iki yıl, A tipi eğitim kurumu müdürlüklerine atanacaklarda en az üç yıl görev yapmış olmanın özel şart olarak aranılacağı belirtilmiştir. Söz konusu yönetmeliğin 10. maddesinde, müdür yardımcılığına atama; 11. maddesinde müdür başyardımcılığına atama; 12. maddesinde eğitim kurumu müdürlüğüne atama; 13. maddesinde eğitim kampüsü müdürlüğüne atama; 14. maddesinde statü değişikliği olan eğitim kurumu yöneticiliklerine atama ve 15. maddesinde de Bakanlığa doğrudan bağlı eğitim kurumları ile öğretmenevi ve akşam okulu yöneticiliklerine atama usul ve esasları, düzenlenmiştir.”

ATAMADA TAKDİR YETKİSİNİN SINIRI

Kamu görevlilerinin hak, ödev ve sorumluluklarını belirleyen kurallardan oluşan memurluk statüsünün yasalarla düzenlendiğinin belirtildiği kararda, bu düzenlenişin statü hukuku olarak adlandırılan bir hukuk alanının oluşmasına yol açtığı kaydedildi. Bu alanın da kendine özgü hukuksal argümanları yarattığının ifade edildiği kararda, bu argümanlara kariyer, liyakat ilkeleri ve atama tasarrufunda takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı biçimde kullanımının gerekliliği gibi kavramların örnek olabileceği bildirildi.
Karada, bu argümanlara söz konusu yönetmeliğin dayanak olarak gösterdiği normatif düzenlemeler açısından değinilerek, şöyle denildi:
“657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3. maddesinde 'kariyer', 'liyakat' ilkeleri bu kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş. 'Kariyer ilkesi', devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamak, 'liyakat ilkesi' ise devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliği sahip kılmak olarak tanımlanmıştır.
Bununla birlikte 3797 sayılı MEB'in Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 'Yöneticilerin Sorumlulukları ve Nitelikleri' başlıklı 56. maddesinde de '...yönetim görevlerine atanma ve bu görevlerde yükselmede kariyer ve liyakat esas alınır. Yönetim görevlerine atanacaklarda aranacak nitelik ve diğer şartlar bakanlıkça yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir' hükmüne yer verilmek suretiyle söz konusu ilkelerin önemi, MEB personeli açısından bir kez daha vurgulanmıştır.”

Kanunun, devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul ettiğinin belirtildiği kararda, bunlara sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme işlemlerinin liyakat ilkesine dayandırılmasının öngörüldüğü ifade edildi.
Kararda, bu iki ilkenin temelinde objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramının yattığı vurgulanarak, “Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçmekte olmasıdır” denildi.
Kararda, söz konusu kanunun “memurların kurumlarına görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi' başlıklı 76. maddesinin 1. fıkrasında, “kurumlar görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler” kuralının yer aldığı hatırlatıldı.

DAHA AZ KIDEMİ OLAN

Bu kuralla da memurların sınıflarının değiştirilmeksizin naklen atanmalarının idareye takdir yetkisinin tanındığı ifade edilen kararda, şöyle devam edildi:
“Belirtilen hükümlerdeki bu yetkinin kullanımı kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olmalıdır. Kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanımı ise yönetsel işlem niteliğindeki atama tasarrufu açısından sebep ve amaç yönlerinden hukuka aykırılık durumunu oluşturur.
Bu anlatım, değerlendirme ve sonuçlar karşısında, anılan yönetmeliğin 5. maddesinin 1. bendinin (ç) alt bendi, 8. maddesinin 1/a bendinin 1, 2 ve 3. alt bendleri, 10, 11, 12, 13. maddeleri 14. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi ve 15. maddesi ile gerçekleştirilen düzenlemelerin, belirtilen genel hukuk ilkelerine normatif düzenlemelere ve de yürürlükten kalkan yönetmeliğe ilişkin davalarda verilen Danıştay 2. Dairesi kararlarının özünde yatan amaca uygunluk taşımadığı, söz konusu hükümlerde atama tasarrufunu gerçekleştirecek idareye, takdir yetkisini kullanırken hiçbir kıstasla bağlı tutmayacak ölçüde serbestlik tanıyıcı bir yaklaşımın benimsendiği, bu serbestliğin ise nesnelliği ortana kaldırıcı ve dolayısıyla subjektif değerlendirmelerin oluşabilmesine yol açıcı etkilerinin olduğu, yöneticilik görevine aday olmak isteyecek kamu görevlilerinin haberdar edilmesini sağlayacak bir sistemin öngörülmediği, değerlendirmelerin; kariyer, liyakat, sınav ve benzeri objektif ölçütlere göre gerçekleştirilmesini içeren bir normatif yapının bulunmadığı, öngörülen bazı kıstasların ise yönetici olarak atanacaklarda aranacak özel şartlarda belirtilen süre kıstasında olduğu gibi yürürlükten kalkan yönetmeliğe göre daha az kıdemi esas alan ve kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından olumlu katkısının ne olduğu belirsiz olan kıstaslardan meydana geldiği tartışmasızdır.”

Kararda, yönetmeliğin yürütmesi durdurulan 18. maddesinin 2. bendinde yer alan “teklif doğrultusunda” ibaresiyle ilgili olarak da “soruşturma emrini veren ve adına soruşturma yapılan yönetsel makamları, soruşturma raporlarında yer alan yönetsel tekliflerle bağlı kılan bir diğer ifadeyle yetki içine sokan bir düzenleme niteliğinde olduğu tartışmasız bulunduğundan, bu durumun yönetsel hiyerarşi kavramını tersine çeviren bir hukuksal etki yarattığı açık olduğundan kabulü hukuken mümkün değildir” denildi.


aa
Yayın Tarihi : 9 Mayıs 2007 Çarşamba 16:07:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Emir IP: 88.227.34.xxx Tarih : 9.05.2007 20:01:48
Şimdi eğitim iş denilen sendika hukuk zaferi kazandık diye naralar atıyor. Biz yaptık, biz başardık diye. Akıllı olun üç ayrı dava var ve ilki sonuçlandı.

cihangir akyol IP: 85.99.9.xxx Tarih : 10.05.2007 20:32:22
Bu durdurma ve neticedeki iptal kararı geçmişi kapsamadıktan sonra hiçbir işe yaramaz.Kadrolar zaten dolduruldu.Sınavı kazandım.Müdür vekilliği yaptım atanamadım.Atanmamız müdürün ağzından çıkacak iki heceye bağlanmış.(uygun)O da çıkmadı.Adam canının istediğini teklif ediyor.Bu süreçte herkes öyle bir çirkefleşti ki artık ilişkiler düzelmez.