3
Mayıs
2025
Cumartesi
EĞİTİM

Parayı devlet mi öğrenci mi vermeli?

Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) yeni başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 'Üniversitelerde bütün yasaklar kalkacak' açıklamasının ardından tartışma yaratan bir açıklama daha yaptı.

Devlet üniversitelerini paralı yapmak istediklerini söyleyen Özcan "Amaç, sadece belli sayıda insanı üniversiteye taşımak olabilir. Okullar bedava. Hiçbir yerde görülmemiştir" dedi. Yıllardır devam eden 'paralı eğitim' tartışması da Prof. Özcan'ın bu açıklamasıyla tekrar alevlendi. Üniversitelerden bir yandan 'Öğrenci müşteri olur' itirazları yükselirken, diğer yandan da 'İyi bir burs sistemiyle üniversiteler paralı yapılabilir' açıklamaları geldi. Bugüne kadar öğrencilerin sloganlarında yer alan paralı eğitim, böylece öğretim üyelerinin de söylemleri arasına girdi.

Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın “Amerika'da da böyle” sözlerini, “Burası Amerika değil” şeklinde eleştiren öğretim üyeleri, öncelikle Amerika standartlarına ulaşılması gerektiğini söylüyor. Diğer yandan Prof. Özcan'a destek verenler de, maddi durumu olandan eğitim ücreti alınması gerektiğini savunuyor. Milliyet İK öğretim üyelerinin görüşlerini aldı.

‘TÜRKİYE ABD DEĞİL’

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere: "Üniversitelerin paralı olması, hükümetin şu anda uygulamakta olduğu liberal politikalar içinde yer alıyor, yani özelleştirmeye sokma amacını taşıyor. Bu da üniversitelerin yozlaşmasının açık ve net bir örneği. ABD örnek veriliyor. Amerika bizden çok farklı bir ülke. Öncelikle Amerika standartlarına ulaşmalıyız.

Türkiye'deki reel olarak kişi başına düşen gelir 15-20 bin dolara ulaşmadan özel üniversitelerden bahsetmek mümkün değil. Sosyal devletin en önemli görevlerinden biri eşit, parasız eğitim hakkını bütün gençlerine yayması. Türkiye'de yoksulluk sınırının altında yaşayan bir kesim var. Üniversiteler paralı hale getirildiğinde sınıflar arasında dengesizlik ortaya çıkar. Bu da Türkiye'yi ileride büyük bir çıkmaza götürebilir. Bizim amacımız daha fazla yükseköğretimin kaliteli, nitelikli insan gücü yetiştirmesine katkıda bulunmak.”


ÖNCE ÜLKE ZENGİNLEŞMELİ’

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Prof. Dr. Özcan Demirel: "Amerika'da yükseköğretime giden öğrenciler bir yandan da iş hayatına atılıyor ama Türkiye'de işsizlik oranının yoğun olduğu bir ortamda öğrenci zaten iş bulamıyor. İş bulamadığı zaman parayı nereden bulacak ve katkıyı nasıl sağlayacak? Sosyal devlet olma özelliklerini sağlayalım ki ondan sonra üniversiteleri paralı hale getirelim. Bir geçiş toplumu olduğumuz için ideali bu olabilir ama temel sorunlarımızı halletmemiz lazım. Zaten ülke zenginleştikçe bu kendiliğinden olacaktır. Bu tip kararlar ortak bir görüşün ortaya çıkmasıyla alınır, tek başına alınmamalı. Aksi takdirde tek kişiden kaynaklanan bir görüşün desteği de, uygulama şansı da fazla olmaz."


“İYİ BİR KREDİLENDİRME MODELİ OLMALI”

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın: “Eğitim yarı kamusal bir faaliyet. Dolayısıyla iki taraftan da finanse edilmesi gerekiyor. Sonuçta bu devletin siyasi kararı. Yani İsveç gibi yüksek vergi alıp parasız üniversite eğitimi verebilir ya da öğrenciden para alıp, kredilenme yapabilirsiniz. Eğer devlet iyi bir kredilenme modeli yaratacaksa niye olmasın. Yüksek öğrenim pahalı bir hizmet ve bunun bedeli ödenmeden kaliteli bir şekilde yapmak mümkün değil. Ailesinin parası olan bir çocuğun bu ücreti ödemesinde bir sakınca yok. Harçlar yükseltilebilir ve gerçekçi, güvenilir bir kredilenme yapılırsa hiçbir sorun olmaz.”


‘PARASIZ EĞİTİM BİREYE YAPILAN YATIRIMDIR’

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Baykal: "Türkiye'de yükseköğretimde okullaşma oranı yüzde 12 civarında. Bu oran ABD'de yüzde 82. ABD'ye keşke bu konuda benzeyebilsek. ABD'de kişi başına ulusal gelir bizimkinin 8,4 katı. Parasız eğitim yoksullardan orta sınıfa bir gelir aktarımıdır. Ama yoksullardan ve orta sınıftan zenginlere aktarılan diğer gelir kalemlerinin içinde bu en masumudur ve tek yararlı olanıdır. Çünkü bireye yapılan bu yatırım topluma geri döner.”

‘DURUMU OLAN VERSİN’

Yıldız Teknik Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış: "Yükseköğretimin paralı olması, aslında temelde yükseköğretimin finansmanıyla ilgili üniversitelerin en temel konularından biri. Ancak önemli olan bu finansmanı kimin sağlayacağı. Almanya, Avusturya, Orta Avrupa modelinde olduğu gibi sosyal devlet yükseköğretimin finansmanını yapar. Prensipte sosyal bir devlet özellikle yoksul olanların yükseköğretim finansmanını sağlamalıdır. Ben bu konuda başarılı olanlara burs, ihtiyaç duyanlara da kredi verilmesini düşünüyorum. Ama durumu olanların aldıkları eğitimin bedelinin yüzde 50'sini karşılamaları gerekiyor."


GÜCÜ YETENLERDEN KATKI PAYI

Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi Prof. Dr. Cevat Celep: "Üniversiteler bugün öğrenciden aldıkları harçlarla sosyal etkinlikler sağlamaya çalışıyor. Bunun dışında günümüzde vakıf üniversitelerinde olduğu gibi fahiş fiyatlar belirleyerek bunu almak tutarlı bir yaklaşım değil. Fırsat eşitliğini engellenmez ise sembolik de olsa belli bir katkı sağlanabilir. Gerçekten hak edenlere burs verilir gücü yetenlerden de katkı payı alınırsa sistem uygulanabilir. Bu yönde bir politika geliştirilecekse üniversitelerden, kamuoyundan, sendikalardan görüş alınarak olgunlaştırılmalı.”


'KREDİ SİSTEMİ İYİ İNCELENMELİ'

ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut: "Vakıf üniversitelerine giden öğrencilerin toplamı, bir Gazi ya da Konya Selçuk Üniversitesi kadar. Bu şunu gösteriyor; Türkiye'deki öğrencinin en fazla yüzde 4'ü parayla üniversite okutabilecek konumda. Çözüm olarak burs ve kredi verilmesi doğrudur. Ancak üniversite mezunlarının büyük bir çoğunluğu zaten iş bulamıyor. Dolayısıyla krediyi de ödemek o kadar kolay değil. Bunun çok iyi incelenmesi lazım. Öyle hemen paralı üniversiteye geçelim, çözüm buluruz, demek kolay değil. Diğer bir açıdan bakarsak insanın da gönlü razı olmuyor. Türkiye'nin en zengin ailelerinin çocuklarının devlet üniversitesinde parasız okuması benim de içime sinmiyor. Çünkü devlet vergilerle bu üniversiteleri ayakta tutuyor. Gelir durumu iyi olan ailelerin üniversitelere belli bir katkı yapması lazım. Böyle bir şey istenebilir."


‘ÜNİVERSİTELERDE KALİTE ARTIŞI OLUR’

Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Dr. Enar Tunç: “YÖK Başkanı Özcan’ın başlattığı tartışma çok iyi bir başlangıç. Bu öneriyi ne hemen kabul edebiliriz, ne de araştırma ve tartışma yapmadan reddedebiliriz. Üniversitelerin paralı olması devleti aracı olmaktan çıkarmak demektir. Yani devletin çalışanlardan aldığı vergileri üniversitelere aktarması yerine, üniversite mezunu bir gencin iş bulup vergi mükellefi olmasından sonra geri ödemeye başlayacağı bir kredi sisteminin desteklenmesi gerekir. Böylece verdiğimiz vergiler daha verimli olarak kullanılmış olacaktır. Eğer Amerika’daki sistemi kullanmak istiyorsak o zaman sistemi tümüyle kullanmak gerekir. Amerika’daki gibi öğrencilerin istedikleri üniversite ve bölümlere başvuruda bulunması, öğrenci alımının da üniversiteler tarafından yapılması gerekir. O zaman da kalitesi yüksek olan üniversitelerde öğretim ücreti artar, talebi az olan üniversitelerde ücret düşer. Yani rekabet olacağı için üniversitelerde kalite artışı görülür ve bundan yalnız öğrenciler değil, bütün ülke faydalanır.”

‘HARÇLAR ARTIRILMALI’

Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl Tekin: “Üniversitelerin kaynakları yetersiz ve kendilerine kaynak yaratma ihtiyaçları var, ancak bu nasıl şekillenir onun üzerinde ciddi bir çalışma yapmak lazım. Paralı öğretim nasıl olur konusunda üniversitede bir fikir oluşturma aşamasındayız. Bizden bir öneri istenirse YÖK’e görüş bildirebiliriz. Kişisel düşüncem ise öğrenci harçlarının artırılmasına gerek var. Çünkü üniversitelerin ihtiyaçları çok fazla ve kamu bütçesinden ne kadar idare edebiliriz kestiremiyorum.”

ÖTELENMİŞ TAKSİT SİSTEMİ ÖNERİSİ

Sabah Gazetesi Yazarı Emre Aköz: "Savunduğum modele göre, üniversitede okurken para ödenmeyecek. Ödeme mezuniyet sonrası yapılacak. Öğrenci mezun olup iş bulduktan ve hatta belli bir paranın üstünde kazanmaya başladıktan sonra, yavaş yavaş ödeyecek. 'Milletimiz fakir' deniyor ama üniversiteler zaten halktan toplanan vergilerle finanse ediliyor. O halde, tam da bu yüzden paralı olmaları gerek. Bilgiyi üretmek, saklamak ve dağıtmak, yani öğretmek pahalı bir faaliyettir. Ancak, "Bunun karşılığını hemen öde" derseniz korkunç bir sınıf ayrımı çıkar ortaya. Zengin çocukları okur, fakirlerin çocukları okuyamaz. Bu nedenle, 'ötelenmiş ve uzun vadeye yayılmış bir taksit sistemi' öneriyorum. Sistem bu yıl yürürlüğe girse dahi, ödemeler en az 5 yıl sonra başlayacak. O halde hemen bu işe girişmeliyiz. 10 yıl sonra üniversitelere kaynak aktarmaya gerek kalmayacak. Şu da önemli: Öğrenci para ödeyeceği için daha fazla söz sahibi olacak, kifayetsiz hocalara karşı çıkacak. Liberal-demokrat bir üniversite yapısına doğru gidilecek. "İstemezükçüler" işte bunu tahmin ettikleri için yaygara koparıyor.

Milliyet
Yayın Tarihi : 14 Ocak 2008 Pazartesi 11:39:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?