2
Mayıs
2025
Cuma
EĞİTİM

Prof. Karakaş: ÖSS sistemi adil değil

Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı ve Kenthaber yazarı Prof. Dr. Eser Karakaş, bugünkü yazısında önümüzdeki hafta yapılacak olan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) vesilesiyle, mevcut sınav sisteminin açıklarını ve "ÖSS'de başarı" kriterlerini irdeledi. 

Prof. Dr. Karakaş, "Üniversite meselesi ve sınavlar" başlıklı yazısında, Türkiye'de her yıl "Haziran ayı geldiğinde konuşulan yegane konu üniversite giriş sınavları ve bu sınavlar çevresinde oluşan ve hatta sınav çerçevesini de aşan genel üniversite konuları" olduğunu belirterek, "Bu sene sınavlara yine 1.6 milyon gencimiz katılıyor, sayı yeterince büyük; bu gençlerin ailelerini de işin içine katarsanız bu meşhur sınav yaklaşık on milyon kişiyi doğrudan ilgilendiriyor."

Sınavlara katılacak 1.6 milyon öğrencinin son derece sert bir yarışın içinde olduğunu belirten Prof. Dr. Karakaş, yazısında şunlara yer verdi: "Söz konusu öğrenci sayısı kağıt üzerinde 200 bin kişilik bir kontenjanın içine girmek için yarışıyorlar ama durum aslında tam da böyle değil.
Kağıt üzerinde sınavlarda başarı !!! yüzdesi sekizde bir gibi gözüküyor ama şayet söz konusu iki yüz bin kişilik kontenjan içinde gençlerimize geleceğe yönelik sağlam bir formasyon ve meslek bilgisi verecek kontenjan sayısından bahsediyor isek bu kontenjan kanımca on beş bini pek geçmiyor.
Hatta bazı meslektaşlar söz konusu on beş bin kişilik kontenjan sayısını bile iyimser bulabilirler.
On beş bin kişilik kontenjan ise yani vereceği diplomanın gencin yaşamında somut bir olumlu katkı yapacağı kontenjan sayısı sınava girecek olan toplam sayı içinde yaklaşık yüzde bir gibi bir orana tekabül ediyor."

Sınavlara hazırlanan her yüz gencimizden sadece biri rekabetçi bir diploma verebilecek bir yükseköğretim kurumuna kayıt yapabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Karakaş, "Bizim kuşak ve bizden önceki kuşak şimdiki gençlere böyle bir kader bırakabildiği için kanımca ne kadar kendini suçlasa yeridir; biz hepimiz bu konuda suçluyuz, bunu iyi bilelim" dedi. 

"Yıllarca farklı yükseköğretim kurumlarında ders vermiş bir öğretim üyesi olarak mevcut sınav sisteminin iyi ve kötü yanlarını çok iyi bildini sanan bir öğretim üyesi" olduğunu belirten Prof. Dr. Karakaş, devamla şunları dile getirdi: "Mevcut sınav sisteminin en iyi becerdiği konu, kriterlerine katılsanız da katılmasanız da, ÖSS puanına göre belirli bir seçme ve farklılaştırma yapabilmesi.
İlk yüzde bir ya da daha altı ile öğrenci alan bir bölümde ders verdiğiniz zaman karşılaştığınız öğrenci profili ile ilk yüzde dört (yine çok iyi bir oran) ile öğrenci alan bir bölümde karşılaştığınz öğrenci profili birbirlerinden radikal bir biçimde farklı olabiliyorlar ve bu farklılığı, ayrışmayı bir biçimde ÖSS sağlıyor.
Bu tür farklılıkların ve ayrışmanın iyi bir şey olup olmadığı ayrı bir konu, sonuç başka bir konu.
ÖSS sonuçlarının oluşturduğu üniversite öğrenci kompozisyonu ve bu sürecin bizde olduğu gibi çok ağırlıklı olarak kamu kaynakları ile finanse edilmesi ise ortaya kanımca çok belirgin ve sorunlar ile dolu bir finansman yapısı ve adaletsizliği de çıkarıyor.
Türk üniversitelerinin finansmanı meselesinin bir kaynak yanı , bir de kullanıcı yanı var.
Kaynak yanını bizde adeta tümü ile vergiler hallediyor zira öğrenci harçları öğrenci başına maliyetin yüzde üçünü bile karşılamıyor.
Vergi sistemimiz de ağırlıklı olarak dolaylı vergiler ile finanse edildiği için sistemi toplumun en zengin ya de ikinci yüzde yirmilik bölümünün finanse ettiğini söylemek kolay değil."

"Bu sınavı ağırlıklı olarak annesi iyi öğretim görmüş yani bir kuşak önce annesi üniversite okuyabilen, evinde kitap ve kütüphane bulundurma alışkanlığı olan ailelerin çocukları, iyi liselerden ve kolejlerden mezun olabilen yani o okularda çocuk okutabilme mali gücü olan ailelerin çocuklarının, dershane maliyetlerini üstlenebilecek ailelerin çocuklarının kazandığını" ifade eden Prof. Dr. Karakaş, "Diğer bir ifade ile sınav başarısını en az liyakat (çalışkanlık artı zeka) kadar bir kuşak öncesine dek sarkan gelir eşitsizlikleri ve zenginlik belirliyor" dedi.

Prof. Dr. Karakaş, yazısında devamla şunları dile getirdi: "İşin özeti şu: bizim ülkemizde üniversite 'bedava' ya da 'parasız' olduğu sürece düşük gelir gruplarından yüksek gelir gruplarına gelir transfer edilmiş oluyor yani daha düşük gelirli ortalama vergi mükellefinin parası ile daha zengin sınıfların çocukları devlet üniversitelerinde vergi gelirleri ile eğitim-öğretim görüyorlar. 
Şunu unutmayalım ki 'parasız' üniversite diye bir şey yok, maliyeti ya öğrenci yani kullanıcı ödeyecek ya da vergi mükellefi; Türkiye’de doğrusu kullanıcı finansmanı ağırlıklı bir ara model.
Üniversitelerimizde bugün sol eğilimli öğrenciler 'parasız yükseköğretim' kavgası veriyorlar ve bu kavga bugünkü yapılanma içinde ideolojilerinin tam tersi bir sonuç veriyor."
.
Yayın Tarihi : 7 Haziran 2006 Çarşamba 11:54:45
Güncelleme :7 Haziran 2006 Çarşamba 11:53:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?