27
Mayıs
2024
Pazertesi
EĞİTİM

Vakıf'a devletten tam destek

Vakıf üniversitelerinin ele alındığı Yükseköğretim Çalıştayı’na Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun "Vakıf üniversitelerini alternatif değil, eğitimin bir parçası olarak görüyoruz. Eğitime yapılan yatırım, ülkenin geleceğine yapılan yatırımdır. Bakanlık olarak kurulmalarını destekliyoruz" sözleri damgasını vurdu.

Vakıf Üniversiteleri Birliği’nin katkılarıyla düzenlenen çalıştaya çeşitli üniversitelerin rektör, dekan ve bölüm başkanları katıldı. Üniversitelerin yönetim, denetim ve finansman konularının ele alındığı toplantıda YÖK’ün kurumlar üzerindeki baskıcı tutumu eleştirildi. Öğretim görevlileri, sisteminin değişmesini ve yeniliklere açık bir yapının kurulmasını istedi. Üniversitelerin denetimi, kalite ve performans değerlerini ölçmek için, YÖK ve MEB’den bağımsız özerk ve tarafsız bir yapının kurulmasının teklif edildiği toplantıda harçlar da gündeme geldi. Meslek yüksekokullarının üniversite bünyesinden çıkarılması ve meslek liseleriyle birleştirilmesinin önerildiği çalıştayın sonuçları rapor halinde YÖK’e sunulacak.

 Alternatif değil, eğitimin parçası

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu:

 Yüksek öğrenimi ilgilendiren sorunlar sadece bizim ülkemizde yaşanmıyor. Eğitim, gelişmiş ülkelerde bile en önemli sorunların başında geliyor. 2002 yılından bu yana 41’i devlet, 22’si vakıf olmak üzere 63 üniversite kurduk. Şimdi toplam sayı 139’a ulaştı. Mecliste yeni kurulan 7 üniversite bu sayıya dahil değil. Bu yıl bütçe planında en büyük payı eğitime aktardık. 2002 yılında 2.5 milyar TL olan payı, 2009 yılında 8.8 milyar TL yükselterek, yüzde 250’lik bir artış sağladık. Üniversitelerin Ar-Ge bütçesi 2002 yılında 86.6 milyon TL’den, 2009 yılında 437 milyon TL’ye yükselterek, yüzde 404’lük bir artış yaptık. Eğitim alanında yapılan her türlü yeniliğe açığız. Vakıf üniversitelerinin kurulmasını da destekliyoruz. Bu okullar rekabet ve kalite getirdi. Eğitimin bir alternatifi değil bir parçası olarak görüyoruz. Çünkü eğitime yapılan yatırım, ülkeye ve geleceğe yapılan yatırımdır.

 YÖK ve MEB’den bağımsızbir yapı kurulmalı

Prof.Dr. Üstün Ergüder (Sabancı Üniv. İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü):

 Türkiye’de 45 vakıf üniversitesi var. Rekabet yaratan bu üniversiteler eğitimde kaliteyi artırdı. Hatta YÖK bazı atılımlarını, bu üniversiteler kurulduktan sonra yaptı. Eğitimde yaşanan eksiklikler tamamlandı. Buna rağmen yüksek öğretim sisteminin bu okullar üzerinde baskıcı bir tutumu var. Uygulamalar son derece kısıtlı. Bırakın yeni bir üniversite kurmayı, yeni bir bölüm açmak bile imkansız. Devlet üniversitelerine sağlanan kolaylıklar bu üniversitelere sağlanmıyor. YÖK, üniversiteler üzerinde bürokratik denetim uyguluyor. Üniversiteler stratejilerini kendileri belirlemeli. Kurumsal özellikler ön plana çıkmalı. Bütçeler kuruluş aşamasında değil, performans sonucuna göre yapılandırılmalı. YÖK, MEB ve Maliye Bakanlığı’ndan bağımsız kurulacak özerk bir yapıya ihtiyaç var. Bu yapı kurumları tarafsız değerlendiren, güvenilir ve hazır bir yapı olmalı.

 Vakıf üniversitelerinin artı ve eksileri

 Üniversitelerin mütevvelli heyeti, rektör ve dekanlarından oluşan çalışma grubu, iki gün süren çalıştayda bazı kararlar aldı. İşte vakıf üniversitelerinin artı ve eksi yönleri:

 Güçlü yönler:

 Karar verme süreçleri daha hızlı

 Öğretim görevlisi temin etme kolaylığı

 Eğitim politikaları kolay hayata geçiyor

 Kado sıkıntısı yok

 Öğrenci sayısı daha az

 Zayıf yönler:

 Mütvelli heyetleri tecrübesiz

 Öğrencilerin çalışma alışkanlığı az

 Kredi Yurtlar Kurumu, vakıf üniversitelerine destek sağlamıyor

 Yeni program açma konusunda YÖK’ün engeline takılıyorlar

 45 vakıf üniversitesi birbirinden bağımsız hareket ediyor, birlik ve beraberlik yok,

 YÖK, devlet ve vakıf üniversiteleri arasında çifte standart uyguluyor.

 Fırsatlar:

 sayıları giderek artıyor

 Kendi mali kaynağını yaratma konusuda sıkıntı yaşamıyorlar

 Eğitim-öğretim programlarında esneklik var, yüksek öğrenime olan talep artıyor.

Tehditler:

Sisteme ayak uydurma baskısı var

Vakıf üniversitelerine güvensizlik var

Devlet bu üniversitelerde okuyan öğrencilere maddi destek vermiyor,

Mütevvelli heyeti ve idareciler çok sık değişiyor.

Öğrenci eğitim kredisiyle desteklensin

Prof. Dr. Kürşat Aydoğan (Bilkent Üniv. Rek. Yard):

Sağlık, eğitim gibi konulara ayrılan bütçe ve kaynak sınırsız değil. Eğitimin ücretsiz olması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu, eğitimin ve öğrenci kalitesinin düşmesine neden olur. Maddi gücü olan ve olmayan öğrenci nasıl ayırt edilecek. Devlet durumu iyi öğrencinin eğitimini neden karşılasın. Dünyada maddi gücü olmayan öğrencilerin eğitimi desteklemek için farklı yöntemler uygulanıyor. Öğrenci okurken uzun vadeli öğrenim kredisi alıyor. Borçlanma sistemiyle okuyup mezun olduktan sonra ödemeye başlıyor. Bazı ülkelerde devlet harçlar için federal yardım yapıyor. Pell yardımı adıyla ödenen ücretler sayesinde, ABD’de 6.9 milyon öğrenci eğitim görüyor. Kişi başına alınan ücret 4.360 Dolar. Devlet bu yolla yılda 17 milyar Dolar’a yakın eğitim desteği veriyor. Türkiye’de de devlet kontrolünde bankalar eğitim kredisi verebilir. Bu maddi durumu iyi olmayan öğrenciler için fırsat olacaktır.
 

yenibiriş
Yayın Tarihi : 2 Ağustos 2009 Pazar 15:47:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?