19
Mayıs
2024
Pazar
EKONOMİ

20'YE YAKIN TEDBİR ALDIK, AMBALAJLI PAKET YOK

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, her ülkenin global krizden farklı boyutlarda etkilendiğini, en az etkilenen ülkelerden biri olarak Türkiye’nin ABD, Fransa, Almanya, İngiltere gibi ‘ambalajlı’ bir paket hazırlamasına gerek olmadığını söyledi.

Bakan Çağlayan, “Bugüne kadar 20’ye yakın tedbir aldık, daha da alacağız ” dedi. Bakan Çağlayan’la krizle ilgili konuları görüştük.

Sayın bakanım, en önemli konu, paket beklentisi. Ama Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, “Türkiye’nin bir paket hazırlama gücü yok” dedi. Tek tek tedbirler geliyor ama hükümette bu konuyla ilgili bir çalışma yok mu?

Bütün ülkeler etkilenmekle birlikte krizin karşı karşıya bıraktığı iş daralması, üretim daralması, istihdam kaybı, pazar kaybı her ülkede farklı boyutlarda. Şu tespiti yapmamız lazım; önce küresel kriz nasıl etkiliyor? Türkiye 659 milyar dolarlık milli hâsılayla dünyanın 17’nci büyük ekonomisi. 133 milyar dolarlık ihracatı var, yarıya yakını Avrupa’ya. Türkiye küresel aktör ve küresel ekonomiye entegre olduğu ölçüde küresel krizi de yaşıyor. Avrupa pazarının daralması direkt bizi etkiledi.

2001 krizinde bankacılık sektörünün verdiği zarar nerden bakarsanız 60-70 milyar dolar. Ama bugün mali disiplinin getirdiği rahatlık var. Kamu iç ve dış borcunun milli hâsılaya oranı yüzde 30. Maastirich Kriteri yüzde 60’tır. Bütçe açığı oranı yüzde 1.5. Avrupa’da yüzde 3’tür. Düzenleme ve denetleme sistemi çok etkin. Bankacılıkta sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 12’lerin üzerinde.

Oysaki ABD’de, Avrupa’da çok ciddi bankalar devletleştirildi. Amerika paket açıkladı, Fransa, İngiltere, Almanya, diğerleri açıkladı. Türkiye’de paket beklentisi sanki krizden diğer ülkelerle aynı oranda etkileniyormuşuz gibi bir havayla ortaya çıktı.

Artık bir pusulaya sahibiz

Bizim de bize göre bir paketimiz olabilir...

Şunu söylemek istiyorum, yapılacak şey yok mu? Çok şey var. Ama biz böyle bir, Sayın Başbakan’ımızın tabiriyle ambalajlı paket yerine, ortaya çıkan problemleri birebir görerek 20’ye yakın tedbir açıkladık.

Kriz yaşanırken biz bakanlık olarak Girişimci Bilgi Sistemi’ni (GBS) oluşturuyorduk. İstihdam paketi, sosyal güvenlik reformlarını yaptık. Zorunlu istihdamı kaldırdık. Kurumlar vergisini yüzde 20’ye getirdik. KDV indirimleri yapıldı. Bütçe ve mali disipline uymada çok kararlı çalışmalar yaptık. Bunlar bizim krizi diğer ülkelerden daha hafif hissetmemizin nedeni.

Ardı ardına önlemler aldık. Varlık barışı, mevduat güvencesi yetkisinin Bakanlar Kurulu’na alınması, hisse senedinde yerliye yüzde 10 stopajın kaldırılması... Vergi borçlarında yeni kolaylık... Merkez Bankası (MB)?döviz depo piyasasını işletti. Zorunlu karşılıkları 2 puan indirdi, 2.5 milyar dolar kaynak sisteme döndü.

Eximbank’ın MB’den kullandığı kredilerin limiti 1 milyar dolara çıktı. Sermaye artırma çalışmaları başladı. Hazine’nin sağladığı garanti ve ikraz limiti 4 milyar dolara çıkarıldı. İhale Kanunu’nu devreye koyuyoruz. Fiyat yüzde 15 pahalı olsa da Türkiye’den mal ve hizmet alınacak.

SİDEL dört boyutta izliyor

Bir de KOSGEB kredileri başladı...

KOSGEB’le tarihimizde olmamış finansman destekleri vermeye başladık. Mart 2008’de 1000 artı 1000 KOBİ’ye makine teçhizat kredisi verdik. İstihdam şartı koyduk, bu projeyle 2 bin 523 ilave istihdam sağlandı. Arkasından sıfır faizli can suyu kredisi... Limiti 125 milyon YTL’ydi.

Talep 147 milyon YTL oldu. Kaynaklarımızı zorladık tamamına vereceğiz dedik. Arkasından ihracat desteği projesi... İhracatçı KOBİ’lerimize 100 bin dolara kadar sıfır faizli 6 ay vadeli ihracat kredisi verdik. 600 milyon dolarlık bir kredi hacmi yarattık. 5 bine yakın firmanın başvurusu onaylandı. Bir ay önce son bir uygulama başlattık.

İkinci cansuyu devresi...

Evet. İstihdamın korunması şartı getirdik. 1-9 işçi çalıştırana 25 bin YTL, 9’dan fazla, her bir işçi için 2 bin YTL ilave olmak üzere 100 bin YTL’ye kadar sıfır faizli... 350 milyon YTL kredi hacmi öngörmüşken 551 milyon YTL’lik başvuru oldu. Şartları zorladık, limiti 550 milyona çıkarttık.

Hemen arkasından Sayın Başbakan’ımızın ve Maliye Bakanı’mızın desteğiyle KOSGEB’e kaynak aktarıldı. İlave 150 milyon YTL daha kredi hacmi oluşturduk. 700 milyon YTL’lik kaynak oluşturduk. 21 bin başvuru yapıldı. Zannediyorum 12 bine yakın firma faydalanacak.

Toplam 2008’de 1.8 milyar YTL sıfır faizli kredi hacmi oluşturduk ve 25 bine yakın işletmeye destek vermiş olduk.

Şimdi bunların hepsini parça parça açıklanmış bir paket olarak düşünmek lazım.

Buradan şunu anlayabilir miyim? Beş-on gün sonra Sayın Başbakan kürsüye çıkıp içerisinde tedbirler demeti olarak bir paket duyurusu yapmayacak. Böyle tek tek tedbirler, gündeme geldikçe alınacak, öyle mi anlamamız gerekiyor?

Aynen öyle. Bir şey daha ifade edeyim. Geçmiş dönemlerde krizlerde Türkiye’nin karar vericilerinin önünde bir radar, bir pusula yoktu. Şimdi var. GSBS’yi yaptık. 3 bin 800 sektörün 2 milyon 10 bin 377 işletmenin kârını, zararını, aktifini pasifini, borcunu (cinsiyle, vadesiyle) işçisiyle, ücretleriyle, katma değeriyle, ihracatıyla biliyoruz. Türkiye’nin neresinde ne yapılıyor biliyoruz. GBS canlı bir portal. Yeni veri geldikçe havuza atıyoruz.

Bakanlığımızda Sektörel İzleme ve Değerlendirme Merkezi kuruldu. Bunun adını da şimdi koyalım, kısa adı SİDEL. 224 ana sektörü 4 boyutta inceleyebiliyoruz. Kurla ilgili etkileşimler, finansman, likidite, iç pazarlarını ve dış pazar durumunu görüyoruz. Bu 4 noktada, sektörlerin nelerle karşı karşıya kaldığını, kalacağını değerlendiriyoruz. Kararların bilerek alındığını söylemek için bunları ifade ediyorum.

Eskisi gibi gözü kapalı torbadan rastgele 3 sektör seçimi ya da efendim bu sektörde anket yapayım, gelen sözlere kulak vereyim, o değil.

‘Psikolojiktir’de mesaj var

Sektörle paylaşıyor musunuz bunu?
Paylaşmıyoruz. Sektörün uluslararası rakipleri var, d

Değerlendirirler. Sayın Başbakanımızın zaman zaman ‘biz bu konuları biliyoruz, izliyoruz, görüyoruz’ şeklindeki değerlendirmelerini farklı yorumlayan da oluyor. Ama sektörlerin neyle karşılaşacağını görüyoruz.

Yanı sıra Sayın Başbakan’ın krizle ilgili ‘psikolojik’ yorumunda, aslında verilmek istenen bir mesaj var. Küresel kriz başladığında 3 ayrı psikolojik davranış oldu. Bankacılık genetik davranışla, istem dışı kas hareketleri ‘tik’ gibi.. kredileri yenileyemeyecek endişesiyle reel sektöre bir hücum başlattı.

Bu da reel sektörde psikolojik etki yaratmaya başladı. Borç alacak ilişkisi, mal satma alma ilişkisinde bozukluk başladı, herkes kendisini sağlama almaya başladı. Üçüncü psikolojik davranış vatandaşlarımızın, ‘Kriz, yangın, battık batıyoruz’ edebiyatıyla harcamalarını ertelemesi oldu. Yani psikolojik hadiseyi bu şekilde yorumlamak lazım.

Türkiye krizden en az etkilenecek ülkelerden biri. Türk ihracatçısı yeni pazarlara yönelmeye başladı, işaretlerini alıyoruz. Türkiye ihracatın yüzde 85’ini kendisine 3 saatlik uçuş mesafesindeki yerlere yapıyor. Bu ülkelerde 10 trilyon dolarlık ekonomi var. 4 saat uçuş mesafesinde 1.5 milyar insan yaşıyor. Avrupa üretemez hale geldi ama az veya çok tüketmek mecburiyetinde.

Türkiye ile Avrupa arasındaki zaman farkı 1 saat. En uzak noktasına 3-3.5 saat. Avrupalı sipariş verdiğinde iki ay gelemeyecek bir ülkeye mi gider? Türkiye Avrupa’nın tedarik merkezi olacak. Fırsatlar çıkacak derken işte bu.

TOBB, İZTO, Tekstil İşveren yaptı. Oda kaynaklarının kullanımını teşvik ediyor musunuz?

TOBB geçmişte de benzer hizmetler yaptı. Çok olumlu çalışmalar. Bu noktada işçi sendikalarının da, diğer kurumların da aynı şekilde bankacılık sistemiyle anlaşma yaparak likidite oluşturacak çalışmalar yapması son derece olumlu.

Bankalar biraz rahatladı mı?

Günde ortalama 25 civarında sanayiciyle, oda başkanıyla görüşüyorum. Bir ay önce durdu. Şimdi ‘Nerde kalmıştık, gelin konuşalım’ diyorlar.

Yeni teşvik sistemi hazır

Yeni teşvik sistemi ne durumda?

Yine Cumhuriyet tarihinde ilktir. Sanayi stratejimizi hazırladık, vizyon koyduk. Türkiye, Avrupa’nın ve Avrasya’nın mal ve hizmet üreticisi olacak. Çalışma yaptık. Otomotivdeki daralma, İstanbul’u farklı, Kocaeli’yi, Bursa’yı farklı, Aksaray’ı farklı etkiler. Sektörel bazda başatlık ilkesinden hareketle o sektörün o ildeki ekonomik daralmasının ne getireceğini görüyoruz. Teşvik sistemi bunun üzerine oturacak.
Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki günlerde netleşecek.

Yakın mıdır?

Çok yakın zamanda deklaresini yapacağız.

Ortak olana teşvik geliyor

Yine şartlarınız olacak herhalde?

İstihdam şartlarımız olacak, ancak tabi günün ihtiyaçlarını görerek yapıyoruz. KOSGEB’te sadece parasal destekleri yapmıyoruz. Ar-Ge, inovasyon, teknoloji ve kadın girişimlerini destekledik, bunlara yönelik projeler yaptık. 2008 yılında bu desteklerin yanında 2009’da yine işletme kredisi, ihracat desteği şeklinde, özellikle KOBİ’lerde esnaf ve sanatkarda çok önem arz etmiş olan artık güç birliği, ortaklık yapılarını destekleyeceğiz.

Nasıl olacak?

Olay şu. Belli sektörlerde kümelenme modeli oluşturarak, firmaları bir araya getirerek onların 5’li 10’lu ortaklıklar yapmasını sağlayacağız. İki örnek vereyim; gidin alışveriş merkezlerine, bir takım elbise 99 lira. İçine gömlek, kravat koyun 129 lira, 149 lira. Artı 18 ay vade... Şimdi böyle bir ortamda bir terzinin kumaş hariç el emeği göz nuruyla 300 liraya elbise dikmesi mümkün mü? İnsanlara 99 liraya elbise almayın diyebilir misiniz? Terzi de oradan almak zorunda.

Otomotive bakalım. Krediyle satılıyor araç. Araç satanlar dediler ki 2 yıl, 5 yıl ücretsiz bakım garantisi... Oto sanayi esnafı ne yapacak? İşi daralacak, daralıyor.

Terziyi kumaşçıyla, konfeksiyoncuyla bir araya getirerek, ortak konfeksiyon atölyeleri üretecek modeller geliştirelim, ortaklık kültürü gelişsin, bir taraftan da ölçek büyütelim. (Ölçeğin ne kadar önem arz ettiğini anlatacağım.) Oto sanayide artık insanlar arabasını egzozcuya ayrı, döşemeciye ayrı, kaportacıya ayrı, boyacıya ayrı götürmüyor. Bunları da getirip parça satanıyla beraber, modern bakım atölyeleri şekilde destekleyelim.

2009’da Esnaf Sanatkar Destek Değişim ve Dönüşüm Eylem Planı hazırladık. Önümüzdeki günlerde Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda bir toplantı yapacağız.

Nasıl teşvik edeceksiniz?

Vergi ve SSK konusunda birtakım kolaylıklar sağlayacak mekanizmalar geliştirmeyi düşünüyoruz. Özel teşvikler olacak. Ölçek konusuna gelince... Türkiye’de 2 milyon 10 bin 377 işletme var. Toplam 2007 sonu itibariyle 98.6 milyar YTL kâr etmiş. Şimdi bakın, bunların içinden 1.546 işletme, bu toplam kârın 50 milyarını yapmış. Yani 1.546 firma 50 milyar YTL kâr oluştururken geri kalan 2 milyon 8 bin 381 firma 48.6 milyar YTL kâr elde etmiş! 1.546 firma aktifleri 100 milyon YTL ve üzeri firmalar.
2 milyon 10 bin 377 işletmenin cirosu 1.7 trilyon YTL. 1.546 büyük firma tek basına bunun yüzde 60’ını yapmış. Ölçek bunun için önemli.

2 milyar YTL geliyor, ‘imalatçı’ şartı kalkıyor

2009’da yeni kredi programı var mı?

İki programımız olacak. KOSGEB desteklere devam edecek ve yapacağımız destek hacmini minimum 2 milyar YTL olarak planlıyoruz. Bir de çok önemli, KOSGEB Kanunu’nu değiştiriyoruz, çalışmamızı hazırladık. ‘İmalatçı’ terimini kaldırarak, bütün işletmeleri yani hizmet ve ticaret sektörünü de kapsayacağız. Ha bunun bazısını sıfır faizli yapacağız, bazısını düşük faizli yapıp kredinin hacmini arttıracağız. Ama şöyle ifade edeyim en düşük limitimiz 2 milyar YTL’dir.

KOSGEB Kanunu ‘imalatçı’ şartını kaldırmak için değişiyor değil mi?

Tabi, ‘imalatçı’ tabirini kaldırıyoruz. Kaldırınca her kesimin faydalanacağı bir sistem geliyor.

İbrahim Ekinci - Milliyet
Yayın Tarihi : 28 Aralık 2008 Pazar 16:44:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?