27
Mayıs
2024
Pazertesi
EKONOMİ

BURADA SIKILMAK MÜMKÜN DEĞİL

Vatan Pazar'dan Aydın Ayaydın'ın konuğu Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk...

Ferit Şahenk ile randevulaştığımız gibi Bodrum Kempinski Hotel Barbaros Bay’de Uzak Doğu yemeklerinin en güzel çeşitlerini sunan Saigon restorantta hem yemek yiyecek, hem de hafta sonunda Vatan Pazar’ı eline alan okurlarımı sıkmayan hoş bir sohbet yapacaktık.

Kempinski Oteli’nin Kurumsal İletişim Müdürü Gizem Oflazoğlu ricamız üzerine otelin en seçkin restoranlarından Saigon’da hazırlık yapmıştı. Ancak Ferit Şahenk, yurt dışından gelen misafirleri ile ilgilenmek zorunda olduğu için akşam yemeği yerine akşamüstü buluştuk. Yemek almayacağımızı öğrenen otelin Kurumsal İletişim Müdürü Gizem Oflazoğlu tecrübesini ve pratikliğini konuşturup çok kısa bir süre zarfında otelin hem havuz, hem de Gökova Körfezine kucaklayan Chill Out Lounge’ta röportaj yapma düzenimizi kurdu. Gazetemizin foto muhabiri Barış Acarlı da hemen ışık tertibatını kurup hazırlığını tamamladı. Otelin Alman uyruklu Genel Müdürü Axel Ludwig ile Yiyecek İçecek Müdürü Ercüment Uluçer’in yemek ısrarını üzülerek bir başka zamana bıraktık.


Tekne ile gelen turist uçakla gelenden 5 kat fazla harcıyor

Ferit Bey, yaz için tatil programınızı yaparken ilk aklınıza gelen yer neresi?
Elbette Türkiye ve bilhassa Bodrum.

Neden Bodrum?
Bodrum’un kendine has özellikleri var. Tabiat çok güzel. Hava sıcaklığı sizi hiç rahatsız etmiyor. Deniz, kum ve güneş Bodrum’da bir başkadır. Koyları birbirinden güzel. Tekne ile gidilebilecek en iyi yer de Bodrum’un bu güzel

koylarıdır. Baksanıza otelin bu güzel konumuna. Adeta Gökova’yı kucaklamış.

Böyle manzara, böyle tabiat, böyle doğa, güneş ve deniz başka hangi memlekette var! Çok şanslıyız. Böyle nimetlerden yararlanma fırsatına Türkiye olarak sahibiz.

Tekne ve denizden bahsettiniz. Tekne ve deniz merakınız var mı?
Denizi ve tekneyi çok severim. Günlerce zamanımı denizde teknede geçirsem hiç sıkılmam. Düşünebiliyor musunuz Bodrum’un böyle güzel bir koyuna teknenizi çekip tatil yapıyorsunuz. Bol bol bu güzelim denize giriyorsunuz. Bundan sıkılmak mümkün mü? Bodrum her bütçeye ve her ülkenin insanına hitap eden otellerin bulunduğu bir turizm merkezi.

Ferit Bey, Türkiye tekne turizmi için yeterli alt yapıya sahip mi?

Kıyı sahillerimize tekne turizmi için çok talep var ve artarak devam ediyor. Tekne turizmi ülkemizin turizm alanında gelişmesi için son derece önemli. Çünkü tekne turizmi ülkeye önemli döviz girdisi sağlar. Tekne merakı tüm dünyada giderek artıyor. Birçok tekne sahibi teknelerini Güney Fransa ve Hırvatistan’da tutuyor. Tekne ile gelenler uçak ile gelenlerin 5 katını harcıyor. Türkiye’de finansman açığı ve ihracatta azalma olduğu böyle bir dönemde tekne turizmi ile döviz kazanmak mümkün. Marinalar, turizme renk katıyor. Tekne turizmiyle ilgilenen kişiler profili etkili kişilerdir. Bu kişilerin ülke tanıtımına ve ekonomisine olumlu katkıları vardır.

Marinalardan bahsetmişken size sormak istiyorum. Yanılmıyorsam sizin de Bodrum’da Marinanız var. Marina sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?
Evet. Bodrum Turgutreis D Marin Doğuş Grubu’na ait. Grup olarak marina sektörü ile yakından ilgiliyiz. Turgutreis Marina’dan sonra Didim Marina’yı yaptık.

Didim Marina’yı kısmen açtık. Yakın bir zamanda büyüterek yelken turizmine açmayı planlıyoruz. Dalaman’da da Marina yapımına başlıyoruz. 2009 sonu bir iki eksiğimiz var, onları da bitirip başlayacağız. Akdeniz’in en büyük marinası Didim Marina’dır. Burası tam anlamıyla bir yaşam mekanı. Sosyal tesisi, SPA ve alışveriş merkezi ile adeta bir çekim merkezi. Sayın Turizm Bakanımız’dan bir ricam var; Türkiye sahillerini koordineli olarak birlikte inceleyelim. Türkiye için nerelerde marina yapılması stratejik olarak önemli tespit edelim. O zaman daha planlı bir marina zinciri yapımı gündeme gelir ve ülke turizmine olumlu katkı sağlar. Çünkü marinalar çevredeki ekonomileri canlandırır. Turgutreis, DMarin ile canlandı. Daha önce memur emeklilerinin ve kooperatiflerin yoğunlaştığı bir turizm beldesiydi, şimdi profili değişti ve daha üst gelir grubunun cazibe merkezi haline geldi. Bu vesile ile şunu da belirtmek isterim ki, Turgutreis gelişiminde Sayın Şevket Sabancı’nın çok emeği vardır.

Dinlenmiş kafayla aldığımız kararlar daha sağlıklı oluyor

Sizi Bodrum’a çeken nedir?
Dostlarımın, arkadaşlarımın, hemen hemen herkesin Bodrum’da evi var. Onların evlerinde rahatlıkla kalabiliyorum. Yaz gelince tüm dost ve arkadaşlarım Bodrum’da olduğu için ister istemez ben de kendimi Bodrum’a atıyorum. Çok da mutlu oluyorum.

Siz Bodrum’a gelince İstanbul’daki işler ne oluyor?Grubumuzun üst yönetiminde görev alan tüm arkadaşlarımın Bodrum’da evleri var.

Bodrum’da yatırımlarımız var. Toplantılarımızı böyle güzel bir yerde ve güzel bir atmosferde yapma imkanına kavuşuyoruz. Burada yaptığımız toplantılarda sakin ve dinlenmiş kafa ile daha sağlıklı kararlar alabiliyoruz. Burada farklı düşünüp, doğru kararlara imza atabiliyoruz.

Bodrum’daki yapılaşmayı nasıl buluyorsunuz?
Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Bodrum’da da çarpık ve sağlıksız yapılaşma var. Ancak Bodrum Türkiye’nin vitrini olduğu için çok önemli. Daha dikkatli davranmamız lazım. Hırvatistan’da Sibenik’te bir marinaya ortak olduğumuz için orada da işler yapıyoruz. Orada otel ve villalar inşa edeceğiz. Hırvatlar,

“Memleketimizin en önemli ekonomik geliri tabiat ve turizmdir” diyor. İnşaat izni alınırken tabiatın bozulmamasına büyük önem veriyor ve buna harfiyen uyuyorlar. Dışına çıkanların inşaat ruhsatları ellerinden alınıyor. Bu söylemde kalmıyor, mutlaka uygulanıyor. Türkiye’miz aslında canlı bir müzedir. Bunu değerlendirmeliyiz. Ormanlarımız, yeşilimiz, denizimiz var. Yunan adalarına gidiyorum her taraf kupkuru. Ama sade taştan bir ev yapıp öyle bir süslüyorlar ki görülmeye değer. Biz neden bunu yapmayalım?

Türk turizmi için neler yapılabilir?
Türkiye, dünyanın turizm cenneti haline getirilebilir. Bodrum, Dalaman, Antalya havalimanlarına dünyanın her tarafından direkt uçak seferleri konularak, iyi bir tanıtımla 12 ay boyunca deniz, sağlık ve kültür turizmi için bir cazibe merkezi yaratılabilir.

Yanlıştan dönmeyi bileceksin bazı sektörleri terk ettik

Babanız Ayhan Şahenk’ten sonra Doğuş Grubu’nun kaptanlığı size geçti. Bu değişimden sonra Doğuş’un stratejisinde farklılaşma oldu mu?
Rahmetli babam Ayhan Şahenk’in bize öğrettiği en anlamlı şey değişime ayak uydurmaktı. Ayhan Bey’den sonra dünyada hızlı bir değişim süreci yaşandı. Biz de Doğuş Grubu olarak bu değişime ayak uydurmaya çalışıyoruz. Sanırım Ayhan Bey de sağ olsaydı aynı değişiklikleri yapardı. Biz de Ayhan Bey sonrası bu değişime ayak uydurduk.

Doğuş’taki değişimi anlatır mısınız?
Türkiye’de her sektörde kıyasıya bir rekabet var. Rekabetin yarattığı değişim bizi de değişime zorladı. Artık herkes, istediğini değil, bildiğini yapmak zorunda. Doğuş bunu yapıyor. Ayakta kalabilmek için iyi bir kadro ve iyi bir markaya sahip olmak gerekir. İşte o zaman ayakta kalabilirsiniz.

Doğuş Grubu hangi sektörlerde büyümeyi hedefliyor?
Ağırlıklı olarak hizmet sektöründe büyümeye odaklandık. En büyük rekabet avantajımız insan kaynağı ve teknolojik alt yapı. Kendimiz inceledik ve bazı sektörlerden çıktık. Bazılarını ise birleştirdik. Özel bir havacılık şirketimiz vardı, onu kapattık. Makarna, ekmek ve donmuş patates üretiyorduk... Gıda sektörünü terk ettik. Kurumsal kültürümüze uymadığı için bu sektörlerden çıkmayı tercih ettik. İnternet şirketi IXIR vardı, yanlıştan dönmeyi bileceksin. Biz de sattık ve bu sektörden de çıktık.

Hangi sektörlerde yoğunlaşıyorsunuz?
Bankalarımızı birleştirerek daha güçlü bir bankacılık yapısına kavuştuk.

Osmanlı Bankası, Körfezbank ve Garanti birleştirildi. Osmanlı Bankası’nın tarihi önemi ve sembolünü Garanti Bankası içinde hâlâ yaşatmaya çalışıyoruz.

Bankacılıkta yaptığımız bu birleşme Garanti Bankası’nı güçlü bir hale getirdi. Grup olarak önce küçülerek daha verimli hale geldik, sonra da büyüyerek daha sıhhatli bir yapıya kavuştuk.

Doğuş Grubu anladığım kadarı ile profesyonellere emanet, ne dersiniz?
Ben kurumsallaşmaya çok önem veriyorum. Geçmişe dönüp baktığınızda profesyonel bir başarı var. Profesyonel yapılanmaya Ayhan Bey’le başladık. Onun ilkeleri doğrultusunda geliştirdik. 25 bin çalışma arkadaşım var. Grup şirketlerinin belli prensiplerle yönetilmesi ve devamlılığı bizim için önemli. 25 bin kişinin istihdamı hissedar olarak bizim sorumluluğumuzdadır. Aile büyüdükçe birtakım değişiklikleri beraberinde getirir.

 

Türkiye için orta vadede enflasyon tehlikesi görünüyor

Ekonomiyi nasıl buluyorsunuz?
Son birkaç yıldır düzenli bir büyüme yaşadık ve değişimden geçiyoruz. Küresel dengelerde bu değişimi gerçekleştiriyoruz. Bu değişimi yaparken küresel bir krizin çıkması da işimizi zorlaştırıyor.

Size göre bu değişiklik süreci nasıl gelişti.
Türkiye 2002-2003 arasında önemli mesafe kat etti. Büyüme sürdürülebilir düzeyde. Kamu ticaretten çekilme kararlılığını özelleştirmeleri yaparak gösterdi. Enflasyonla mücadelede önemli başarılar elde edildi. Türkiye’de finansman açığı olduğundan dolayı unuttuğumuz borçlanma dönemi yeniden başladı.

Dünyada olduğu gibi bizde de deflasyonla mücadele etmek için ekonomiye ivme kazandırma yolları denenmeye başlandı. Orta vadede enflasyon tehlikesi ve yeniden devletin borçlanma yapacağı bir değişim gözüküyor. Ancak bunun geçici olduğunu düşünüyorum. Hükümetin bu gerçeği görüp gerekli tedbirleri almasını takiben kafalardaki sorulara cevap bulunmuştur.

IMF geçici bir tedavi usulü olabilir

IMF ile Türkiye arasındaki ilişkinin seyrini nasıl görüyorsunuz, Başbakan Erdoğan’ın gerekirse IMF’siz yola devam ederiz demesini nasıl buluyorsunuz?
Görüşmelerin seyrinin ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki, Türkiye’nin yapısına ve ihtiyacına göre bir formüle ihtiyaç var. Aslında IMF’nin parasal imkanlarının yanında referans özelliği de çok önemli. Yapılacak bir anlaşmanın dış borçlanmada getireceği esneklik son derece önemli. Bence paradan ziyade bu referans değeri bizim için önemli. Ancak her şeye rağmen, Sayın Başbakanımızın dediği gibi Türkiye ekonomisi eskiden olduğu gibi kırılgan değil, hatta daha güçlü. Dolayısıyla bu dönemi IMF’siz geçirme yolunu da seçebiliriz. Yalnız her şeyde olduğu gibi bunun da bir maliyetinin olacağı gerçektir. Türkiye G20 üyesi olarak dünyadaki çözümün bir parçası olmuştur. IMF geçici bir tedavi usulü olabilir. Şunu unutmamalıyız ki, Türkiye ekonomisi ve yapısı değişmiştir. Eskiden ağırlıklı borçlu olan devletimizdi. Şimdi ise ağırlıklı borçlu olan kesim kamu değil, özel sektördür. Önemli olan; anlaşma imzalanır ise bu paranın hükümetimizin oluşturduğu ekonomik vizyona paralel olarak kullanılmasıdır.

Grup olarak yazılı basına girmeyi düşünmüyoruz

Medya sektöründe hedefleriniz ne?
Medya sektöründe hedefimiz kalite. Yaptığımız işlere devam edeceğiz. En iyisini yapma hedefindeyiz. Ancak şunu söylemek isterim ki katiyen yazılı basına girmeyi düşünmüyoruz. Her işimizde olduğu gibi insan kalitemizi artırarak ve yaptığımız işleri daha iyi yaparak markalarımızın daha güçlü bir hale gelmesini hedefliyoruz.

Hükümetin medya üzerinde bir baskısı var mı?
Yaptığımız her işte tartışılan, beğenilen ve hatta beğenilmeyen programlar olabilir. İzleyicilerimizden çeşitli övgüler aldığımız gibi eleştiriler de alıyoruz. Hükümetimizin de buna benzer eleştiriler yapması gayet doğal. Ben bunu bir baskı olarak değerlendirmiyorum.

“Medyaya baskı yok” diyebilir misiniz peki?
Grubumuz olarak böyle bir baskı görmediğimizi söyleyebilirim, ancak bazı eleştirilerin olması da doğaldır.

 

Arda’ya Fenerbahçe forması yakışır

İyi bir F.Bahçeli’siniz. F.Bahçe önümüzdeki yıl ne yapar? Aziz Yıldırım Arda’yı Galatasaray’dan almaya çalışıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Fenerbahçe muazzam dinamik bir kadro kuruyor, gelecek sene güzel bir birlik olacak gibi görünüyor. Arda profesyonel bir futbolcudur, FB forması ona yakışır. Fenerbahçe’mizin hedefi yurt dışı başarılarıdır. Bu hedef için Başkanımızın ve yöneticilerimizin gerekeni yaptığını düşünüyorum.

vatan
Yayın Tarihi : 13 Temmuz 2009 Pazartesi 01:30:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?