27
Mayıs
2024
Pazertesi
EKONOMİ

İŞ ALEMİ UYARDI AMA HÜKÜMET KRİZİ ALGILAYAMADI

Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak, Türkiye'nin krizden çok etkilendiğini belirterek 'Türkiye'de krizi algılamamız yetersiz kaldı. Bunun nedeni belki ekonomi yönetimiyle Başbakan'ın arasındaki yanlış iletişimden kaynaklandı' diye konuştu.

Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak, hem Türkiye'nin en önemli sanayi kentlerinden birinin işdünyasındaki temsilcisi, hem de 10 bin 400 çalışanı olan 1.5 milyar dolar cirolu bir grubun yöneticisi. Yani ekonomik krizin faturasını yaşayan sanayi kesiminin nabzını en iyi tutan isimlerden biri. Üstelik de hükümete muhalif de sayılmaz...

Bu yüzden söyledikleri objektif. Boydak, hükümetin krize karşı önlem almakta yavaş kaldığını belirterek, "Dünyada 38 ülke tedbir almış. Bizim de almamız lazımdı. Alınan önlemler yaraya merhem değil, pansuman tedbirler" diyor. Krizin algılanmasında yetersiz kalınmasını ekonomi yönetimindeki iletişimsizlik ve Başbakan'ı yanlış bilgilendirmeye bağlayan Boydak, üslubu eleştiriyor ve "Kendimize güvenelim ama aşırı güven de hata yaptırır" diyor.

Bu arada siyasette gerek iktidar gerekse muhalefetin sertleşen üslubundan iş dünyasının rahatsız olduğunu söyleyen Boydak, "Türkiye iç siyasi gelişmelerin çok yoğun yaşandığı bir ülke haline geldi. İç siyasi gelişmeler olağanüstü sertlikte ve yoğun yaşanıyor. İş dünyası olarak bizim buna itirazımız var. Türkiye istikrarlı ve öngörülebilir bir ülke olmaktan uzaklaşıyor ve zarar görüyor" uyarısını yapıyor.

Türkiye dünyada yaşanan krizin etkisi altında. Faturasını ödemeye başladı mı?
Türkiye'de önce dünyadaki finansman enstrümanları olmadığı için kriz bizi etkilemez diye algılandı. Teğet geçeceğini iddia edenler oldu. Ancak daha sonra yansımalarını görünce "biz de bu geminin içindeyiz" kanaatine vardık. Türkiye ihracatçı bir ülke. Bizim ihracat yaptığımız ülkelerdeki bir sorun bizi direkt etkiler. Türkiye hem devlet olarak hem özel hem de finans sektörü olarak kredi kullanan bir ülke. Bu krediler ağırlıklı olarak dış kaynaklardan kullanılmakta. Kreditörlerde bir sorun olur da bizde olmaz mı tabii ki olur. Kriz yüzünden ortaya çıkan moral bozukluğu, insanların tüketmemesi ve endişe hali ekonomilerde küçülme etkisi yapar. Bu dünyanın her tarafında böyle. Bunlar üst üste geldi ve Türkiye de bir küçülme trendine girmiş oldu.

TÜİK'in açıkladığı son büyüme rakamları da krizin teğet geçmediğini açıkça ilan etti. Sanayi kesimi olarak şu anda neler yaşıyorsunuz?

Maalesef Türkiye'de krizi algılamamız yetersiz kaldı. Özellikle 2008'in nisan, mayıs, haziran dönemlerinde büyüme rakamları bize alarm veriyordu ama biz bir türlü kabul edemedik bunu. Reel sektörün şimdi finansman sorunu var. Faizler çok yüksek, işsizlik hala yüzde 11 civarında ama işletmelerimizin ciddi bir kısmı kısa çalışma ödeneği için müracaat etmiş durumda. Kapasitelerini dolduramıyorlar. Düşünebiliyor musunuz, hangi işletme kapasitesini yarım çalıştırıp da 3 kuruş işsizlik ödeneği almak ister. Bu hiçbir izana sığmaz ama mecburiyet var burada. Ürettiğini satamıyor.

Krizi algılamada hükümet ve Başbakan Erdoğan'ın geç kalması hatta adeta bir savunmaya geçmesi neden kaynaklandı sizce? İş dünyası yeterince anlatamadı mı gelişmeleri?

Bence iletişimden kaynaklanan sorunlardan olabilir. Belki algılama noktasında ekonomi yönetimiyle Başbakan'ın arasındaki bir yanlış iletişimden kaynaklandı. Ben iş dünyasının anlattığı kanaatindeyim. Sayın TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu'yla da yakın çalışıyoruz. Bunu sayın başkanımızın kamuoyuna çok iyi bir şekilde anlattığını biliyorum.

Dünyada birçok ülke paketler açıkladı. Türkiye'de ise paket hazırlığının ötesine geçilemedi. Doğru, hızlı ve yeterli önlem alınabildi mi?

Daha hızlı olabilirdi. Parti parti yapılıyor. Tabii herkesin bir yoğurt yiyişi var. Hükümet paketleme işlerinden hoşlanmıyorum diyor. Ama parti parti güzel şeyler gelmesi lazım. Dünyada 38 ülke tedbir almış Avrupa ve yakın coğrafyamızdaki. Bizim de hızlı bir şekilde almamız lazımdı. Artık iç piyasada firmalar yarışmıyor. İhracat pazarında ülkeler yarışıyor. Dolayısıyla ülkelerin yarıştığı bir ortamda ekonomimizin ve dolayısıyla hükümetimizin aktifliğini artırması gerekir.

Ne yapılmalıydı?

Bizim rahatsız olduğumuz birkaç husus var. Birincisi kredi bulamıyoruz, bulduğumuz kredi de çok pahalı. İkincisi ihracatta tıkanıklığımız var. Üçüncüsü de iç pazarda daralmamız var. Harcamama sorunu başladı bizde. Bunları aşmamız lazım. Bu da güzel tedbirlerden geçer. Geçici olarak da olsa tedbir almak gerek. Oysa şu ana kadar kısmi şeyler geldi. Bankalarımızın kredi veriyorlar ama bankalarımız geleceğe güvenle bakmalarını sağlamak için bu ortamı yaratmak gerekiyor. Şimdi bir takım bakanlıklar bir takım paketlerle sıfır faizli krediler sunuyor ama bunlar yaraya merhem değil. Bunlar pansuman tedbirleri.

Türkiye'nin IMF ile anlaşma yapması gerekli mi sizce? Türkiye'nin ekonomisi kendine bu kadar güvenmesini gerektirecek sağlamlıkta mı?

Kendimize güvenmemiz gerekir ama aşırı güven de hata yaptırabiliyor. Dünyayı büyük bir aile olarak kabul edersek biz her halükarda bu ailenin bir parçasıyız. Türkiye'yi dünyadan ayrı düşünemeyiz. Dünyayla entegrasyonumuzu ne kadar iyi sağlarsak o kadar faydamıza olur. Ekonomik anlamda Türkiye olarak G20 ülkeleri dediğimiz ilk 20 ekonomi içinde her halükarda yerimizi alıyoruz. Ekonomik sorunlarımızın büyük bir çoğunluğunu çözdük diyebiliriz. Bunlar çok iyi gelişmeler ama hala borçluyuz. Hala geliştirmemiz gereken nüfusumuz var.

Başbakan'ın IMF'ye yönelik sert açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreç doğru yönetilebiliyor mu?

Bilgi akışında eksiklik olabilir. Gerçek hayattan çok teorilere itibar ediyoruz. Bunun nedeni ekonomi yönetiminin teorisyenlerden kurulu bir yapıda olmasından belki de. Ekonomi yönetimi realist hareket etmeyi gerektiriyor. Eğer biz her şeyi siyasi algılarsak olmaz. Ama pazarlığımızın dikkatli yürütülmesi gerekiyor. Tamam ben de IMF programı Türkiye'yi büyütmeyecekse imza atmayın diyorum. Önceki anlaşmalarda Türkiye'nin buna ihtiyacı vardı. Ama bugün Türkiye o günkü Türkiye değil. Ama bu IMF'yi tamamen silelim demek değil. IMF'yi defterden silemeyiz.

Ekonomi yönetimiyle bürokrasi ve reel sektör arasında kopukluk mu var? Özellikle Bakan Mehmet Şimşek'le sık sık temas edebiliyor musunuz?

Bizim Kayseri Sanayi Odası olarak bir temasımız yok. Bizim başka bakanlarımızla temasımız var ekonomi bakanlığımızla yok.

Bu iletişimin doğru oluşturulması için sizin önerileriniz neler?

Bürokrasi anlamında bir sorun yok. Türkiye'nin çok kaliteli bir Merkez Bankası ve yönetimi var. Bağımsız bir Merkez Bankası Türkiye ekonomisinin güvencesi bence. İkincisi çok harika çalışan bir Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) var. Müthiş işler yaptı. Hazine Müsteşarlığı bilgi ve birikimleri çok yüksek insanlardan kurulu bir teşkilat. Kamu bankalarının olağanüstü genel müdürleri var. TMSF yine çok başarılı. Bu kadrolarımızın yönetimiyle ilgili bağlı bulunan bakanlıklar var.Türkiye'de kim başarılı derseniz ben bir numaraya Maliye Bakanlığı'nı koyarım. Koordinatör bakanlık sayın Nazım Ekren tarafından yürüyor. Bunların eşgüdümleriyle ilgili sorun var belki. Burada esas sorumluluk tabii Başbakanımızda. Bu konuda bence lokomotif olarak Maliye Bakanlığı'nı kullanabilirler. Maliye Bakanlığı eşgüdümü içerisinde bir tedbirler paketi muhakkak alınmalı.

Türkiye krizden nasıl ve ne zaman çıkabilir?

Türkiye krizden aslında çabuk çıkabilir. Bir defa kredi mekanizmasını rahatlatmamız gerekiyor. Piyasalara güven vermemiz gerekiyor. Güvenle birlikte tüketiciyi harekete geçirmemiz gerekiyor. Dünyada çok ciddi kaybedenler oldu ama kazananlar da var. İnşaat sektörünün çok zayıfladığını görmekteyiz. Gayrimenkul, otomotiv, beyaz eşya, perakendecilik keza öyle. Bunları canlandıracak işler yapmamız gerekiyor. Türkiye'de aslında ciddi potansiyel var. 2009 yılında Türkiye'de sıfır büyüme bekliyorlar ama ben bunu kabul etmiyorum. Türkiye yüzde 3 büyüyebilir. Eğer tedbirlerimizi alıp ekonomik hayatımızı hareketlendirebilirsek. Nisan ayından itibaren krizi aşabiliriz.

Bankacılık sisteminin harekete geçmesiyle sorun çözülebilir mi?

Herkes şapkasını önüne koyacak. Eski yılları unutacağız. Bugün bire alırsak bir buçuğa satacağız. Bugün işimizi kurtarma günü. Herkesin hesabını yapması lazım. Eğer hesabı böyle yapmazsak hata yaparız. Varsa bir tıkanıklığımız yollarını bulup aşacağız. Sözümüz en çok malımıza geçer. İşimizi rahatlatacağız. Bankalarımızın çok ciddi alacakları var ama çok önemli teminatları da var. Önemli olan ekonominin harekete geçmesi. Sadece iç piyasa değil. İhracat da önemli.

Ciddi bir borçlanma ve kaynak sorunu var. Yeni kaynak nasıl yaratılacak?

Pazarları çeşitlendirmemiz gerekiyor. Türkiye olarak biz çok ciddi hatalar yaptık. Finansal kiralama sisteminde AB'ye uyum diye 10 yıl sonra yapacağımıza 10 yıl önce yaptık. Üç kuruş vergi elde edelim diye. Bu yanlış bir anlayış. Varlık Barışı ile ilgili yani bavulla para gelsin diyen karar sırasında toplantıda ben de vardım. Ben "göreceksiniz Türkiye'ye para falan gelmeyecek, güvenmeyin buna" demiştim, bana kızmışlardı ama dediğim gibi oldu. Martta bitiyor önemli bir kaynak girişi olduğunu sanmıyorum. Artık Türkiye böyle bir Türkiye değil, palyetif tedbirlerle oyalanacak böyle bir ülke değil. Türkiye'yi artık ciddiye almak lazım. Gördüğümüzden daha büyük bir ülke.

Körfez ülkelerini yakından tanıyorsunuz. O ülkelerden kaynak gelir mi?

Yakın zamanda Kuveyt'e, Katar'a gittim. Arap ülkelerinde para mara yok. Borsalar falan düşmüş. Ama zaten dünyanın neresinde olursa olsun para sahibi akıllıdır, ürkektir. Parasını güvenli limanlara emniyet etmek ister. Bizim önce altyapıyı kurmamız lazım, Türkiye'nin istikrarlı bir ülke olması ve öngörülebilir bir ekonomiye sahip olması lazım. Ön şart bu. İstikrarın olması lazım. Türkiye ekonomisinin sağduyulu tedbirlerle, moral yüksekliğiyle yönetilmesini görmek istiyoruz.

Türkiye'de istikrarlı ve öngörülebilir ekonomi hala sağlanamadı mı sizce?

İç siyasi gelişmelerin çok yoğun yaşandığı bir ülke haline geldi Türkiye. Benim buna itirazım var. İç siyasi gelişmeler olağanüstü sertlikte ve yoğun yaşanıyor. Sanki Türkiye'nin başka meselesi yok gibi. Burada bir tarafı suçlamıyorum. Taraf olmam. Ama gördüğümüz hep karşı tarafa tavizimiz yok şeklinde. Tamamen bizim dediğimiz olacak. Bu işdünyası olarak bizi üzüyor. Bundan Türkiye zarar görüyor. Öngörülebilir bir ülke olmaktan uzaklaşabiliyoruz.

Son günlerde Türkiye'nin gündeminde bir yandan Ergenekon davası diğer yandan yolsuzluklar yer alıyor. Bunlar mı algıyı bozuyor?

Türkiye'nin Almanya ile mukayese eduilmesi lazım. Türkiye'nin İngiltere ile mukayese edilmesi lazım. Biz Türkiye'yi öyle görüyoruz. Küçümsediğimden değil ama Türkiye'nin Rusya ile mukayese edilmemesi lazım. Türkiye yıldız bir ülke. Şimdi bir işadamı ya da bir büyük şahsiyet gözaltına alındı mı seviniyoruz. Ne kadar kötü birşey. Açıkçası Türkiye'den beklentim daha rahat, insanların güvenle oturup hayatını devam ettireceği bir ortama kavuşmasıdır. Türkiye'nin tabii ki perde gerisinde cereyan edeceği şeyleri ortaya çıkarması çok önemli ama iç siyasi gelişmeler çok sert yaşanıyor.

Türkiye krizin ortasında bir de seçim telaşında. Bu süreç de olumsuz etkiliyor mu?

Seçimler ne yazık ki ters bir zamana geldi. Ama geçecek. Türkiye'nin sağduyu ile gürültü patırtı fazla olmadan bu günleri geçirmesi getirmesi gerekiyordu. Ama olmuyor. Bu kadar soruna rağmen hükümetimize yine de teşekkür ediyoruz. Daha kötü senaryolar da olabilirdi.


Krizi önceden gördük
4 şirketi birleştirdik

Boydak Grubu olarak krizi nasıl yaşıyorsunuz?

Boydak Grubu açısından rahat bir durumdayız. Biz bu gelişmeleri geçen yıl nisan ayında gördük ve tedbirlerimizi aldık. Daha fazla nakitte pozisyonda kaldık. Borçlanmadık, yatırımlarımızı dengeli yaptık, tasarrufa yöneldik. Grubumuzda 4 şirketi birleştirdik. Bu sayede bir defa sabit giderler düşüyor, yönetim giderleri küçülüyor, personel giderleriniz küçülüyor. Aynı işi yapan 8 değil 4 şirket oluyor. Birleşen şirketin cirosu dah anlamlı hale geliyor. Bu bizi rekabette iyi duruma getiriyor.Türkiye'de eskiden şöyle bir moda vardı. Ne kadar çok şirketiniz olursa o kadar çok itibarınız vardı. 21-22 şirketimiz var. Bunun değişmesi lazım. O dönemin trendi oydu. İşdünyasının yeni nesil trendlere ayak uydurması lazım. üretimleri de birleştirdik 800 kişi tasarruf sağladık. Çalışan sayısını emekli olanlarla birlikte 11 binden 10 bin 400e düşürdük. 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. 20 yıl önce 10 milyon dolar olan ihracatımız bugün 400 milyon dolar.


EKONOMİ HAREKETLENİRSE TÜRKİYE YÜZDE 3 BÜYÜR

* Kredi bulamıyoruz, bulduğumuz kredi çok pahalı. İhracatta tıkanıklığımız, iç pazarda daralmamız var.

* Harcamama sorunu başladı. Bunları aşmamız lazım. Bu da güzel tedbirlerden geçer. Geçici olarak da olsa tedbir almak gerek.

* Türkiye'de ciddi potansiyel var. Gerekli tedbiri alıp ekonomik hayatı hareketlendirebilirsek yüzde 3 büyüyebilir.

* Bugün Türkiye o günkü Türkiye değil. Ama bu IMF'yi tamamen silelim demek değil. IMF'yi defterden silemeyiz.

* Türkiye'de bürokrasi sorun yok. Çok kaliteli Merkez Bankası, BDDK, TMSF, Hazine gibi kurumları var. Bunların eşgüdümleriyle ilgili sorun var belki. Bence lokomotif Maliye Bakanlığı olmalı.

* Yakın zamanda Kuveyt'e, Katar'a gittim. Arap ülkelerinde para mara yok. Siyasi çekişmeler yüzünden Türkiye öngörülebilir ülke olmaktan uzaklaşıyor.

* Türkiye harika bir ülke. Hükümetimizden başlamak üzere şöyle silkinip bir kendimize gelmemiz gerekiyor.

* Türkiye sadece müslüman dünyasının değil haksızlığa uğrayan kesimi savunacak bir misyon üstlenmeli. Ölçüm insani referans.

MUSTAFA BOYDAK KİMDİR

HES Kablo bakır üretim biriminde iş hayatına atıldı. 1994 yılı sonunda Boydak Ailesi'nin, ticari ve sinai faaliyetleri kapsamında, yeni kurulan Merkez Çelik AŞ'de Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi. 1999'da HES Grubu'nun ortaklık yapısının değişmesiyle birlikte, HES Kablo Genel Müdürlüğü ve Anadolu Finans Kurumu Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendi. Grubun, Boydak Holding olarak yeniden yapılanması üzerine HES Kablo Genel Müdürlüğü'nden Yönetim Kurulu Başkanlığı'na getirildi. Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyesi.
 

Jale Özgentürk - Referans
Yayın Tarihi : 16 Şubat 2009 Pazartesi 16:42:08
Güncelleme :16 Şubat 2009 Pazartesi 18:16:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?