25
Mayıs
2024
Cumartesi
EKONOMİ

KARAMEHMET'İN YENİDEN DOĞUŞU...

İyi bir futbol izleyicisi olduğum için yıllardır Digiturk abonesiyim.
Geçen yıl Avrupa Kupası maçları için D-Smart da almıştım.
Anlayacağınız, bizim evde hem kumanda sayısı hem de fatura epey kabarık.
Karım ve kızımla yaptığım televizyon kavgası da cabası.

Elif futbolun f'siyle ilgili olmadığı için bu duruma sinir oluyor.
Zelda, Mickey Mouse yerine futbol maçı izlediğimi görünce, "Baba bu futbol çok saçma ve sıkıcı" diyerek tavır koyuyor.

Dolayısıyla dün Futbol Federasyonu'nun çok başarılı bir biçimde yönettiği Digiturk ile Türk Telekom arasında kıran kırana geçen 4 saatlik futbol ihalesini ben, "Acaba Türk Telekom kazanırsa yeni bir paket almak zorunda kalır mıyım?" korkusuyla izledim.
Neme lazım...
Yeni paket, yeni uydu, yeni dekoder, yeni kumanda ve evde yeni bir tartışma...

Şaka bir yana, dünkü futbol ihalesi hem Türk futbol endüstrisi hem de biz futbolseverler için bir dönüm noktası oldu.
Hemen münafıklık yapıp "Bu işin faturası futbolseverlere çıkar" diyenler olabilir, "kuralları önceden belirlenmiş adil ve tam rekabetçi serbest piyasa ekonomisine inanan biri" olarak ben aynı fikirde değilim.
Digiturk'ün toplam abone sayısı 2.5 milyon.
Fakat bu sayının ancak 800 bini ortalama 12 dolar ekstra ödeyerek futbol paketine üye.

Eğer Digiturk, Süper Lig için daha önce ödediği 163 milyon doları şimdi iki katına çıkarıp (321 milyon dolar) sonra da faturayı direkt mevcut abonelerin üzerine yıkarsa hiç şüpheniz olmasın, "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olur".
Yani "Yapar zammı, faturayı müşteriye yıkar" hesabı doğru bir hesap değil.
Ayrıca yapsa bile kurtaramaz; çünkü abonelerinden elde ettiği gelir kabaca 100 milyon dolar, ikiye katlasınız eder size 200 milyon dolar.
Oysa Digiturk, A Paketi'ni, yani Süper Lig'in yayın hakkını, vergilerle birlikte yıllık 410 milyon dolara aldı. 4 yıllık fatura 1.640 milyar dolar.
Bu paranın mevcut abonelerle çıkması mümkün değil.
O halde Digiturk bu parayı neden verdi?

Bence bu sorunun cevabı, Çukurova Grubu'nun yani Digiturk'ün patronu Mehmet Emin Karamehmet'in kameralar önünde ihale masasına oturmasında gizli.
Karamehmet bırakın canlı yayımlanan ihale masasını, kendi grubunun basın toplantılarına bile katılmayan bir işadamı.
Ama bu ihale onu bile kendi teamüllerinin dışına çıkardı.
Çünkü burnu iyi koku alan bir işadamı olarak, bu ihaleyi alamazsa Digiturk'ün çok büyük bir darbe yiyeceğini gördü. Kendi profesyonelleri 200 milyon doları bile abartılı bulurken o, dijital platform ve sporu da kapsayan eğlence sektörünün parlak geleceğine olan inancını bizzat gidip yerinde göstermek istedi.
Ve gidip istediğini aldı.
Anlayacağınız, Karamehmet dün o masada sadece futbol ihalesini kazanmadı, uzun bir süredir kaybettiği "girişimci işadamı" kimliğini stratejik bir hamleyle yeniden kazandı...

Dünkü ihale aslına bakarsanız kaybedeni olmayan bir oyundu.
Tıpkı futbol gibi.
Futbol endüstrisinin kazancı saymakla bitmez. 1.6 milyar doların yüzde 90'ı 4 yılda direkt kulüplerin kasasına gidecek.
Türk Telekom, A Paketi'ni alamadı ama futbol yayını konusunda ne kadar hazırlıklı ve iştahlı olduğunu herkese gösterdi. Ayrıca sıkı bir taktik hamleyle en büyük rakibini büyük bir maliyetin altına soktu.
Bir diğer "gizli kahraman" da ihale masasına oturmamasına rağmen D-Smart'tı.
Eğer bugün Türk futbolu bu rakamları konuşuyorsa bunda en büyük pay, rekabetçi bir ortamın oluşması için yıllardır bastıran D-Smart'a ait. Yani D-Smart da gizli kazanan.
Futbol son tahlilde "kazananı bol, kaybedeni zor" bir oyun.
Her ne kadar karım ve kızımı ikna edememiş olsam da...

Eyüp Can - Referans
Yayın Tarihi : 17 Ocak 2010 Pazar 01:00:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?