1
Haziran
2024
Cumartesi
EKONOMİ

NABUCCO'DA HAYAL VE GERÇEK

Nabucco’da hayal ve gerçek

İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar derler ama aynı şey enerji bakanları için de geçerli mi, emin değilim.

Enerji Bakanı Hilmi Güler’in ortaya koyduğu, hayal girdisi büyük olduğu için yerinde sayan projelerin listesi uzundur.

Bakan büyük bir enerjiyle durmadan oradan oraya koşuyor ve çok ihtiraslı. Ama piyasa koşullarıyla çakışan hayallerin gerçekleşmeleri mümkün değil. Şirketler kâr görmedikleri işe girmez. Bankalar ise hiçbir konuda enerjide oldukları kadar riske duyarlı değil.

Nitekim, özel sektör büyük bir enerji projesi başlatmadı. Samsun-Ceyhan boru hattı mort çünkü ne petrol var ne finansman. Elbistan-Afşin termik santral ihalesine hiçbir şirket teklif vermedi.

Gülünç duruma düştük...

Nükleer santral ihalesi gecikti. Açıldığında büyük bir olasılıkla teklif veren olmayacak çünkü yasal ve teknik çerçeve hazır değil, olmazsa olmaz koşul olan hazine garantileri yerinde yok.

Özelleştirmelerdeki gecikmeler o kadar fosilleşti ki onları saymıyorum bile.
Nabucco projesinde ise Güler kendi kendini aşarak Türkiye’yi gülünç duruma düşürdü.

Avrupa Birliği ülkelerinden bazıları Rus gazına bağımlılıklarını hafifletmek için başka ülkelerden gaz bağlamaya çalışıyor. Girişimlerinden belki de en iddialısı Azerbaycan ve komşu ülkelerden Avrupa’ya gaz taşıması öngörülen Nabucco boru hattıdır. Türkiye dışında Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya ve Almanya’dan şirketler projeyi destekliyor.

Ancak onların Nabucco’suyla Güler’in Nabucco’su aynı değil.
AB’yi ilgilendiren Rusya dışındaki petrol ülke veya ülkelerden güvenli doğalgaz tedarik etmek. Türkiye’nin de buna köprü olmasıdır.

Güler ise Nabucco aracılığıyla Türkiye’yi “petrol ülkesi” yapmak istiyor. Düşüncesi Türkiye’nin Rusya, İran, Azerbaycan’dan aldığı ve başka ülkelerden almayı planladığı gazları Ankara dışındaki Ahiboz’da toplayıp Türk gazı imiş gibi AB ülkelerine satmak. Yani, Nabucco’nun diğer ortakları gazı ilk elden, onu üreten ülkelerden değil, Türkiye’den alacak.

Gaz süpermarketi olamayız

Bir üst düzey bürokratın sözleriyle: “Köprü olmak istemiyoruz. Değer katmak istiyoruz. Gazın sahibi konumunda olan ülke olmak istiyoruz. Petrol ve gazın yüzde yetmişi sağımızdaki ülkelerdedir. Tüketimin yüzde yetmişi solumuzdaki ülkelerde yapılıyor. Dünya petrolünün yüzde 10’u, gazın yüzde 15’i bizim topraklardan geçiyor. Petrolün geçişini yapan ülke de petrol ülkesidir. Türkiye kahveyi yetiştiren ülke değildir ama Türk kahvesi bütün Avrupa’ya yayıldı. Onun gibi bir şey.”

Dünyada benzeri olmayan bu projeyle ilgili birkaç sorun var. Türkiye’nin aldığı gaz kendine bile yetmiyor. Dün astronomik fiyatlara spot piyasadan likit gaz alındığını yazmıştım. Böyle bir girişim için gerekli olan depolama ve altyapı tesisleri mevcut değildir. Gaz satan ülkeler, özellikle Rusya, Türkiye’nin gazlarını üçüncü ülkelere pazarlamasına izin vermez. Nitekim mevcut tedarik anlaşmalarında böyle maddeler yoktur. AB ülkeleri gazı doğrudan üreten ülkeden almak ister, kesinlikle ikinci el almaz.

“Türkiye gaz süpermarketi olmak istiyor ama bu fikir uçmaz” diye konuştu bir AB yetkilisi. “Gündemimizde böyle bir konu yok.”

Enerji piyasasında çalışan üst düzey Türk yöneticiler ise Güler’in projesi için “gülünç”, “inanılmaz bir şey”, “acı” gibi sıfatlar kullandı.

Anladığım kadarıyla, Başbakan’ın da teşvikiyle, Güler yakında bu hayalini terk edecek.

Metin Münir - Milliyet
Yayın Tarihi : 1 Mart 2008 Cumartesi 17:28:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?