31
Mayıs
2024
Cuma
EKONOMİ

YURTDIŞINDAKİ PARALARIN GELMESİ CAN SUYU OLUR

Fenerbahçe, ne zaman başarısız sonuçlar alsa eski asbaşkanlardan Hamdi Akın'ın ismi başkan adayı olarak gündeme geliyor. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın, futbolu eğlence olarak görüyor.

Asbaşkanlık yaptığı dönemde futbolun oyun gibi oynanmasını istediğini, böyle olmayınca da ayrıldığını söylüyor. Sarı-Lacivertlilerin içeride değil yurtdışındaki başarılarının daha önemli olduğunu ifade eden işadamı, "Finalde oynamayabilirsiniz, önemli olan, dünyanın para yatırdığı bir takım olabilmektir." diye konuşuyor. 'Takım iyi oynamıyor' eleştirileri bir kenara, Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı olduğunu dile getiren Akın'a göre, Aziz Bey güldüğü zaman çok güzel, çok sempatik biri olur.

Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, İstanbul'da doğmuş ama 6 yaşında gittiği Ankara'da büyümüş. Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunu olan Akın, Ankara'da büyümenin kendisine farklı bir perspektif verdiğini söylüyor. Kendisinden yaşça büyüklerle arkadaşlık eden Akın, çoğunlukla da siyaset konuşurmuş. Siyasetle hiç ilgisi yokmuş gibi görünse de aslında hep içindeymiş. Akın, "Çalışmayanlardan, işe konsantre olamayıp ucundan tutanlardan nefret ederim. Şansın da şanssızlığın da konsantrasyon sayesinde yakalanabileceğini düşünüyorum. Şans insanların önünden geçip gider. Önemli olan o gelenin şans olduğunu görebilmektir. Şans herkesin ayağına defalarca geliyor." diyor.

İlk girişimi AKINISI AŞ'yi 1975 yılında kalorifer kazanı imalatı üretmek için kuran Akın, 32 yıllık iş deneyimini geride bıraktı. Pek çok sivil toplum kuruluşunda görev yapıyor. Başında bulunduğu Afken Holding'in temel faaliyet alanları; havaalanı işletmeciliği, altyapı imtiyazları, enerji ve gayrimenkul. Tüm bu işlerin yanı sıra Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, İktisadi Kalkınma Vakfı, Müteahhitler Birliği, Ankara Ticaret Odası ve Ankara Sanayi Odası'nın üyesi. Ayrıca, Londra'daki Çağdaş Türkiye Araştırmaları Kürsüsü ve Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyeliği, TİSK Yönetim Kurulu üyeliği ve TÜSİAD üyeliği görevlerini yapıyor. Fenerbahçe asbaşkanlığını da yapan Akın, MESS Ankara Bölgesi Temsilciler Kurulu başkanlığı, TÜGİAD Yönetim Kurulu üyeliği ve başkanlığı görevlerini de yürütmüş. Türkiye'ye iyi yetişmiş insan kaynağı sağlamak amacıyla 1999'da Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı'nı eşi Şafak Akın'la beraber kuran Akın, vakfın kurucu üyesi ve onursal başkanlığını sürdürüyor. İş dünyasındaki başarılarını gösteren pek çok da ödülü var.

Küresel krizle ilgili değerlendirme istiyorum.

Mortgage ve türevleriyle başlayan krizin boyutları herkesin beklediğinin çok ötesinde ve bütün dünya etkilendi. Dünya finansman kaynakları açısından küreselleştiği için etkilenmeyi domino taşlarına benzetebiliriz. Etki çok büyük ve hiç kimse 'pozitif etkilendim' diyemez. Dünya para birimi dolar. Bunun da getirdiği ayrı bir risk var. Kriz daha çok bankaların öz kaynaklarını bitirmiş, fonları ya da benzeri menkul kıymetlerle çalışan kurumları etkilemiş gibi görünüyorsa da reel piyasa da çok etkilendi. Reel sektör finans piyasasının kendisine sağlamış olduğu kaynaklarla yola çıkar. Bu kaynaklar tamamen kapanmış görünüyor.

Hükümet ve Merkez Bankası'nın önlemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kriz hükümetlerin boyunu aşıyor. Tedbir alınması demek özel sektöre ya da şirketlere para enjekte edilmesi demektir. Bir taraftan para çıkarken, bir taraftan da para girişinin olması gerekiyor. Oysaki bankalar güven sorunu yaşıyor ve birbirlerine borç vermiyor. Hükümetlerin tedbir alabilmesi için kendi ülkesine, şirketlerine ve finansman kuruluşlarına güvenebilmesi gerekiyor. Bu işleri hükümetlerin tek başlarına tedbir alarak çözmesi oldukça zor. Belki de hükümetlerin işin içinde olmasından ziyade olmaması daha doğru. Amerikan hükümeti de işe karışmasaydı belki de daha iyi olurdu. Batanlar batsa, ayakta kalanlar da kalsaydı. Bu yaklaşım işsizlik oranını daha da artırabilirdi ama bu da kapitalist ekonominin sonucu. Kapitalizmin kurallarından biri de kontrollü olmasıdır. Son krizde ortaya çıktı ki kontrollü kapitalist sistem uygulanmamış. Bundan sonra kontrollü kapitalizmi öğreneceğiz. Artık, bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler mantığı ortadan kalkacak. Her devlet kendi ülkesindeki şirketleri hatta başka ülkelerdeki iştirakleri olan şirketleri denetleme hakkına sahip olmalı ya da en azından onları derecelendirme hakkına... Bankalar arası ilişkiler de çok daha tedbirli ortamlarda gelişecek. ABD'de binden fazla banka var ve birçoğu ayakta kalmayacak, birleşecekler. Krizin büyüklüğü konusunda ünlü ekonomistler bile fikir veremiyor. Eskiden tahmini rakamlar söyleniyordu ama şimdi bu rakamların çok üstüne çıkıldı. Ünlü ekonomist Friedman; "14 trilyon dolarlık ABD ekonomisi krizi aşmaya yetmeyebilir!" diyordu.

Mortgage ve türevlerinin oluşturabileceği boyutları işin erbapları hiç öngörmedi mi?

Öngörülmemiş ve bir kumar oynanmış. Mortgage türevindeki her şey ev fiyatlarının sürekli artacağına göre hesaplanmış. Krediler tek bir ev fiyatı temel kabul edilerek icat edilmiş ve kredi verilmiş. Bankalar da bu teminatları alıp, kendi varlıklarında göstermiş. Hâlbuki verilen kredinin karşılığı yok ve kredi verilen kurumun mal varlığı; iki masa, bir koltuk. Bu kurumun değerine '15 milyon dolar eder' diyor ve bunu da bankalar mal varlığına yazıyor. Aslında bu değer yok, sanal. 15 milyon dolar değil belki de 1.000 dolar. İşte o zaman da para buharlaşıyor.

Kara deliğe götüren bu sistem kimin icadı?

Hep uygulanan bir sistemdi. Ama burada bir kumar oynanmış. Amerika'daki ev fiyatları devamlı yüksek seyretseydi sorun yoktu. 1989'da da buna yakın bir kriz yaşandı. Hükümet yine kurtarma operasyonu yapmıştı ama kapitalizmin bu hali hiç sorgulanmamıştı. 1989'da ABD, GSMH'nin yüzde 7-8'ine denk gelen bir yardım bütçesi çıkarmıştı. Bugün yardım fonu daha yüzde 5'lerde... Hükümetin daha çıkaracağı önlem paketleri olabilir. Amerika Hazinesi'nin borçlanması veya para basması ya da ülkelerin borçlanması veya para basması gerekecek. Peki, nereden, kimden, nasıl borçlanacaksınız? Para basılırsa ortaya çıkacak enflasyonu karşılayabilecek insanlar var mı? Orta direk hiç hatası olmadığı halde böyle bir bedeli ödemek zorunda kalacak. Buna da siyasiler karşı çıkıyor. Kısacası, pek çok dengenin gözetilmesi gereken karışık bir dönemdeyiz.

Türkiye için neler öngörüyorsunuz?

Durumu çok net tespit eden TMSF gibi kurul oluşturulmalı. Bu kurum noktasal tedbirler almalı. Sıkıntı nedir? Şirketlerin borsada değer kaybetmesi, hisse senetlerinin düşmesi mi? O konuda ne yapılabilir, çarelerini aramalı, önlemler alınmalı ki bunu da devlet yapabilir. Devletin bu konuda parası varsa ya da para basarak bir miktar enflasyonu da göze alırsa, bu işten kârlı çıkabilir. Çünkü Türkiye'de oluşan bu değer düşüşünü, devlet kendi portföyünde tutarsa 2-3 sene sonra oluşan değer artışıyla kâr dahi edebilir.

Hükümet, meseleye bu açıdan bakıyor mu?

Maliye Bakanı'nın açıklamalarını dinledim. Baktıkları gibi bir görüntü var. En azından hızlı davranılamasa bile konuyla ilgili taze bilgileri alıp, değerlendirmelerinde yarar var. Bu konuyu gece gündüz takip etmek gerekir. Eldeki silahları ateşleyecek şekilde hazır olmak gerek. Hükümet bu yönde çalışma yapıyor.

Bankalara da büyük bir görev düşüyor mu?

Bankalarda büyük sıkıntı var. Bu konuda özel sektöre şu anda yapılacak fazla bir şey yok. Ancak mevcut kredileri mutlaka birbirlerine borç vererek çevirmek zorundalar. Çünkü henüz mevduatta bir kaçış yok ve sıkıntı da görünmüyor. Ama durum çok hızlı gelişiyor.

Birikim sahipleri mevduatlarını bankadan çekip evlerinde saklamaya, kasa satışları artmaya başlarsa o zaman ne anlamalıyız?

Her şey değişebilir. Hükümet şimdi yurtdışından mevduat çekmeye çalışıyor ki bence çok olumlu. Bunu becerebilirsek Türkiye'ye yeni gelen mevduat, şirketler için can suyu olabilir. Bu yeni krediler anlamına gelebilir. Ama bunun için ön şartlardan biri de dünya ticaretinin durmaması. Şimdi havaalanında uçan olmazsa TAV ne yapsın? Uçaklar boş gidip geliyorsa THY ne yapsın? Mutlaka etkilenilecek ama en az etkilenmesi için çaba gösterilmeli. Tüm bunlar olduktan sonra hükümet ne yapsın? Dünya ekonomisi büyümesini durdurmazsa, o zaman sıkıntıların üstesinden gelebiliriz. İşin istihdama yönelik kısmı daha önemli. Herkes hesap yapmaya, işçi çıkarmaya başlayacak. Hâlbuki biz işten çıkarmayı değil, büyüme planları yapan kurumlar olmalıyız. Bugün 40 bin kişi çalıştıran, yarın 50 bin kişiye ekmek vermeyi planlayan şirketler şimdi oturup, ne yapsam diye düşünüyor. İşte gerçek kriz budur.

Bu yılki büyüme oranı ne olur?

Büyümenin diğer ülkelerden farklı bir rakamda olması için dünya pazarına çok özel bir ürün sunuyor olmanız lazım. Türkiye'nin elinde böyle bir ürün yok. Örneğin petrol, gaz özel ürünlerdir. Ayrıca Çin gibi çok ucuz iş gücü sunuyor olmak da özel bir ürün sunmak anlamına gelir. Dünyanın büyümesiyle Türkiye'nin büyümesi paralel gider. Dünya konjonktürü ve istikrar gidişatı doğrudan etkiler.

İşkollarına baktığımda niş alanlar seçtiğinizi görüyorum. Bu bir vizyondur, nasıl geliştirdiniz?

Aslında işe başlayalı 32 sene oldu. 25 sene de çok emek sarf ettim. Her şeyi 25 senede öğrendim. Çok genç yaştan beri alım-satım yapıyorum. İşçi maaşları, hisse senetlerine kadar her şeyi bilfiil kendim yaptım. Her sektörde girişimlerim oldu. Babam kalorifer kazanları yapardı, ben de bu işle başladım. Babamın zoruyla makine mühendisi oldum. Kalorifer kazanlarıyla ilgili ne bilinmesi gerekiyorsa öğrendim. Bugün kaynak yapmasını dahi bilirim. Başarılı bir girişimci olduğumu bana verilen ödüllerle anladım. Girişimcilik, edindiğin bilgiyle ve cesaretinle doğru orantılıdır. Bilgi yoksa istediğiniz kadar girişimci cesaretiniz olsun. Bir şey ifade etmez! Ya da cesaretiniz yok ama bilginiz var. Bu da olmuyor! 2002'den sonraki hükümet değişikliğiyle gündemde olmaya başladım. Özelleştirme başlayınca sivrildik. Yaptığımız işlerle ortaya çıktım. Kendi servetimi kendim yaptım. Her zaman 2'nci neslin işi daha zordur. Ben ikinci nesil olmayı tercih etmem. Oğlumun işi benden daha zor. Çünkü o, mevcut bir şeyin üzerine bir şey daha koymak zorunda.

Başarınız ortada, en büyük şansınız ne oldu?

Şansla şanssızlık sürekli değildir. Hiçbir zaman şu işi mutlaka almam gerek gibi hedefler koymadım. Şirketlerimin her zaman bir hedefi oldu ama benim yeni bir girişim için hiç hedefim olmadı. Ben çıkan fırsatları değerlendiririm. Havaalanı, özelleştirme, Mersin Limanı fırsatları vardı, değerlendirdim. Uzun yıllar geleceği olan, yapılmasından vazgeçilmeyecek işlerin mutlaka birileri tarafından yapılması gerek. Ben de böyle işlere yatırım yapıyorum.

Yeni bir alanda 'şehirde iş otelleri' yatırımınız oldu. Yine iyi bir boşluğu yakaladınız...

Otel sektörüne girdik çünkü ülkemizde eksiklikler vardı. Novotel ve İbis Otel projelerini başlattık. Hatta Başbakan bana 'neden 5 yıldızlı değil de 3 yıldızlı otel projesine girdiğimi' sordu. Beş yıldızlı oteli herkes yapıyor ama 3-4 yıldızlı oteli yapan yok. Buralarda kalan insanların da bir standardı var. Yurtdışından gelen bir işadamı Anadolu'da bir şehre gittiğinde standartlarını bildiği bir otel var mı? Yok! Bu işadamlarının alıştığı bir resepsiyon, TV sistemi var. Bunların hiçbirisinin olmadığı, handan bozma, bilmem ne palas gibi yerlerde işadamları kerhen kalıyor. Lüks gibi görünen yerlerin içine girdiğinizde 5 yatağın yan yana olduğu odalarla karşılaşıyorsunuz. Hâlbuki İbis Otel, Novotel nereye giderseniz gidin aynıdır. Accor Group'un 4.300 oteli var. Bu grupların beş yıldızlıları Sofitel, dört yıldızlıları Novotel, üç yıldızlıları İbis'tir. Etap, Formula 1 ve Merkür grubun diğer markaları. Bu dünya deviyle çalışıyorum. Genellikle de bütün işlerimde ortaklarım dünyanın 2'nci veya 3'üncü şirketleridir.

Bu koşuşturma, bu telaş ne zaman bitecek?

Vücudumun izin verdiği sürece çalışacağım. Emekliliği de şöyle düşünüyorum; şu an stresli bir çalışma ortamı içindeyiz. Buradan keyifli ortama geçtiğinizde emekli olmuşsunuz demektir. Bunu nasıl tarif edersiniz? Sorumlulukları delege etmiş, delege etmiş olduğunuz kişilerin yanlışlarının dahi sizi etkileyecek boyutlarda sorunlar oluşturmadığı bir durumda artık keyifli ortama geçmiş olursunuz. 

Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı var

Fenerbahçe, ne zaman başarısız sonuçlar alsa eski asbaşkanlardan Hamdi Akın'ın ismi başkan adayı olarak gündeme geliyor. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın, futbolu eğlence olarak görüyor. Asbaşkanlık yaptığı dönemde futbolun oyun gibi oynanmasını istediğini, böyle olmayınca da ayrıldığını söylüyor. Sarı-Lacivertlilerin içeride değil yurtdışındaki başarılarının daha önemli olduğunu ifade eden işadamı, "Finalde oynamayabilirsiniz, önemli olan, dünyanın para yatırdığı bir takım olabilmektir." diye konuşuyor.

'Takım iyi oynamıyor' eleştirileri bir kenara, Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı olduğunu dile getiren Akın'a göre, Aziz Bey güldüğü zaman çok güzel, çok sempa-tik biri olur.Futbolu, Fenerbahçe'yi ve bütün takımları seviyorum. Futbol bir eğlencedir. Görev yaptığım dönemde futbolun oyun gibi oynanmasını istedim. Böyle olmayınca da ayrıldım. Her kulüp birbirini, kulüpler federasyonu, federasyon medyayı, medya kamuoyunu etkiliyor. Futbolu sevilebilir, eğlence olmaktan çıkarıp, başka bir mecraya sürüklüyorlar. İnsanları stadyumlara çekebilmeliyiz. Fenerbahçe'nin Türkiye'deki değil yurtdışındaki başarıları daha önemli. Her zaman finalde oynamayabilirsiniz, önemli olan dünyanın para yatırdığı bir takım olabilmek. Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı var. Aziz Bey de güldüğü zaman çok güzel olur. Çok sempatik biri olur. Böyle birine ihtiyaç var.

Günseli Özen Ocakoğlu - Zaman
Yayın Tarihi : 30 Ekim 2008 Perşembe 18:14:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
AHMET KARYEL IP: 82.83.118.xxx Tarih : 1.11.2008 14:21:24

YURD DISINDAKI TÜRKLERIN PARASINA GETIRILMESI ICIN HÜKÜMET PROJE ÜRETMIYOR BEN NASIL GÜVENEYIM BEN YESIL SERMAYEYE 10 < YIL ÖNCE PARA KAPTIRDIM ALAMADIM SIMDI GÜVECEGIM 10 YILLIK TASARUFUMDA BUHAR OLLACAK OLMAZ VE YURD DISINDAKI TÜRKLERIN PARASI TÜRKIYEYE GELIRSE TÜRKIYEDE FAIZLER DÜSER BEN FAIZ ALIYORUM AMA aalmanyadamn EGER HÜKÜMET YURD DISINDAKI TÜRKLERIN PARASINA ISTIYORSA KOMBASSAN HOLDINGIN VE 21. YÜZ YIL BÜYÜK ANADOLU HOLDINGIN HISSELERINE DAMIZLIK INEK VE SEANEN KECISI ILE TAKAS ETSIN HÜKÜMET HAYVANCILIGA VERDIGI KRADIYE YESIL SERMAYELI HOLDINGLERE VERSIN BIZ NASIL OLSA HISSELERLE HAYVANCILIK TAKAS EDECEGIZ KRADIYE IHTIYACIMIZ KALMAYACAK


AHMET IZISEL IP: 82.82.50.xxx Tarih : 1.11.2008 12:32:40

KOMBASSAN HISELERI ILE DAMIZLIK GEBE DÜVE DEGISTIRMEK ISTIYORUZ