19
Mayıs
2024
Pazar
EKONOMİ

ASGARİ ÜCRET NEDİR? NELERİ AMAÇLAR NASIL OLMALIDIR?

Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen Asgari Geçim İndirimi gibi önemli ve olumlu bir yaklaşıma ek olarak sigorta ve vergi yükleri hafifletilmelidir. Asgari ücrette 'bir tek kişi'nin esas alınması yerine, 'aile' esas alınarak mevcut uygulanmakta olan asgari ücret de düzenleme yapılması daha uygun olacaktır...

Ülkemizde uygulanmakta olan asgari ücret, ekonomik maliyet unsuru değildir. Ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliğini gidermek için kullanılması gereken sosyal politika aracıdır ve ücretlerin minimum düzeyine müdahaledir.

Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 1. maddesine göre, ‘işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir’ şeklinde tanımlanmaktadır.

Asgari ücretin tesbit edilmesindeki temel amaç; 1. Sosyaldir. Yani adil bir gelir dağılımı hedeflenir. Ancak bu Türkiye için şu ana kadar gerçekleşmemiştir. 2. Aynı iş için ödenen ücretleri birbirine olabildiğince yaklaştırmak ve ücretler genel düzeyinin bütün itibarıyla yükselmesi için gerekli ortamı hazırlamaktır. 3. Haksız rekabeti önlemektir. İşçiler açısından düşünülecek olursa asgari ücretin tesbit edilmesi bir güven unsurudur. İşverenler açısından ise eşit koşullarda rekabet edebilme ve çalışabilme olanağı sağlar. 4. Çalışanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve ekonomik büyümeye yardımcı olunmasıdır.
Dünyada yüz yılı aşkın süredir uygulanan asgari ücret, Türkiye’de 1936’da İş Kanunu’nda yer almış ve 1951 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye ayrıca bu konuda, ILO’nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 26 ve 99 sayılı sözleşmelerini onaylamıştır.

Asgari Ücret Tesbit Komisyonu 2010 yılı ücretlerini belirlemek üzere ilk olarak 10 Aralık, ikinci olarak da 16 Aralık’ta toplandı. Bir sonraki toplantının ise 29 Aralık’ta toplanması ve nihai kararın verilmesi bekleniyor.

Dört Kişilik bir ailenin ‘açlık sınırı’ (asgari gıda harcaması) 873,282 TL ve yine dört kişilik bir ailenin ‘yoksulluk sınırı’ (asgari geçim haddi) 2 bin 243, 769 TL olduğu Türkiye’de, mevcut (Brüt 693 TL Net 546, 48 TL) asgari ücretle geçinmek oldukça güç. Önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem için beklenen Asgari ücretteki artış elbette mevcut şartlara uyum sağlamaktan uzak kalacak gibi gözüküyor.

Ancak Türkiye, Avrupa Sosyal Şartı’nın asgari ücreti düzenleyen 4. maddesinin 1. fıkrasını onaylamamıştır. İlgili fıkra asgari ücret tespitinde ‘aile’ kriterini belirlerken, ülkemizde tek bir çalışan dikkate alınmaktadır. Bu hali ile ülkemiz sosyal devlet olmanın gereğini yapmada eksik kalmaktadır.

Önceki yıllarda yaşadığımız ekonomik krizlerden fazlasıyla etkilenen asgari ücret, son dönemlerde dünyada yaşanan küresel ekonomik kriz ve işsizlikten de fazlasıyla olumsuz yönde etkilenmiştir.

Yüzde 50’den fazlası kayıt dışı olan Türkiye ekonomisinin; kayıt dışı ve istihdam sorunu çözülmelidir. Artık patronlar da işgücü veriminin düşük ücret olduğu düşüncesini çoktan terk etmiş durumda. ‘Ne iş olsa yaparım abi’ diyen niteliksiz işgücüyle ve asgari ücretin altında yapılan üretim, rekabet avantajı kazandırmıyor.
İşçi sendikaları ise işçiye eğitim verip nitelik kazandırmak yerine, genelde daha yüksek bir asgari ücret oranına saplanıp kalıyorlar. Ya da ‘holdingleşen sendika(cı)lar’, ‘çalışanın insanca yaşaması’ için gazetelere verdikleri demeçlerden başka bir şey yapmıyorlar. Ama bu işçiye hiçbir şey kazandırmıyor. Mevcut asgari ücret sistemi kayıt dışının önüne geçemiyor ve sigortalı çalışmayı özendiremiyor. Çünkü işveren asgari ücretin yarısı kadar bir parayı sigorta ve vergi gibi kalemlere harcıyor.

Asgari ücretin bugünkü miktarı ‘insanca yaşam’ için yeterli değildir. Özellikle büyük şehirlerde hesaplandığında ‘dünya açlık ortalamasının’ altında kalmaktadır.
Avrupa Sosyal Şartı’nın asgari ücreti düzenleyen 4. maddesinin 1. fıkrasını onaylanarak, asgari ücret tespitinde ‘kişi’ değil, ‘aile’ temel alınmalıdır.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı değiştirilmelidir. Komisyon demokratik, eşit ve katılımcı bir yapıya kavuşturulmalıdır. Komisyonda yalnızca ‘en büyük işçi konfederasyonu değil, bütün konfederasyonlar temsil edilmeli ve çalışmalara eşit şekilde katılmalıdırlar’. Komisyon ayrıca, güncel ekonomik şartları göz önünde bulundurmalıdır.

Asgari ücret, çalışan herkese ‘insanlık onuruna yaraşır’ bir yaşam sağlayabilecek düzeyde olmalıdır.

Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen Asgari Geçim İndirimi gibi önemli ve olumlu bir yaklaşıma ek olarak sigorta ve vergi yükleri hafifletilmelidir.

Asgari ücrette ‘bir tek kişi’nin esas alınması yerine, ‘aile’ esas alınarak mevcut uygulanmakta olan asgari ücret de düzenleme yapılması daha uygun olacaktır.

Muhammed Örtlek: Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Uzmanı; Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi & Hastanesi İnsan Kaynakları ve Kalite Yöneticisi

Radikal
Yayın Tarihi : 26 Aralık 2009 Cumartesi 18:59:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
recep özkan IP: 78.169.201.xxx Tarih : 29.12.2009 11:40:44

zaten bu asgari ücret tespit komisyonunun bundan sonra toplanmasına gerek yok sayın başbakanımız söylesin bir fiyat uygulasınlar nasıl olsa gariban vatandaşım her türlü bana oy veriyor gözlerini fazla açmaya gerek yok diye düşünüyordur.birde türkiş ve tisk de yalandan delilik yapmasınlar onlar nasıl olsa ceplerini dolduracak şekilde anlaşıyorlardır iş olsun diye toplantılara katılmıyorlar.e nihayetinde son görüşmelere tıpış tıpış giriyorlar oda kendi istediklerini almak için yoksa asgari ücreti tespit falan hikaye önlerindeki kağıtlar olmasa son asgari ücret kaç lira onu bile bilmezler bunlar. ne yapalım biz zaten açlıktan kırılmışız açlık sınırıydı yoksulluk sınırıydı tartışmaya gerek yok biz koyun olduktan sonra güden çok olur.teşekkürler