'Artık Amerikalı tüketicinin zevki, diğer müşterilerin zevki diye bir şey kalmadı. 2009'da Gölcük'ten Amerika'ya 30 bine yakın Transit Connect gitti' diyen Ford Motor Company Başkan Yardımcısı Mark Fields, 'One Ford stratejisi artık ABD'nin dünyaya 'ABD ve ötekiler' diye bakamadığını gösteriyor' yorumunu yaptı...
Transit Connect projesini ekonomik koşullar ne olursa olsun ABD’ye getirecektik” diyen Ford Motor Company Başkan Yardımcısı Mark Fields, “Bu aracı ABD’ye getirmek için dört yıl önce karar verdik ve çalışmaya başladık. Transit Connect’in ABD’de bir benzeri de yoktu. Bu nedenle ürünün ABD’de çok ilginç ve rakipsiz olacağını gördük” ifadesinde bulundu. Mark Fields, şirketin ABD’de otomotiv sektörünün kalbi olarak bilinen ve ‘Motor City’ olarak da adlandırılan Detroit’te, Chicago Motor Show’a katılan Türk gazetecilerle bir araya geldi.
Detroit’e ziyaret
Fields’e ilk sorular doğal olarak Gölcük’te üretilen ve tamamen Türk mühendisliği ürünü olan ve ABD’ye taksi olarak kullanılmasını için ihraç edilen (Bu Türkiye’den ABD’ye ilk otomotiv ihracatı da oluyor) Transit Connect’e ilişkin oldu. Fields, zevk ve tüketim anlayışları dünya ile farklılaşan Amerikalılar’ın Connect’i nasıl karşılayacağı sorusuna şu yanıtı verdi: “One Ford’ stratejisi artık ABD’nin dünyaya ‘ABD ve ötekiler’ diye bakamadığını gösteriyor. Bir bütün dünya olarak bakılıyor. Dünyadaki müşterilerin beğenisi, ihtiyaçları, zevki birbirine yakınlaştığı ve benzer hale gelmesi.
Artık Amerikalı tüketicinin zevki, diğer müşterilerin zevki diye bir şey kalmadı. Dünyanın her yerinde artık teknoloji, yakıt ekonomisi, güvenilirlik, kaliteli ürün öne çıktı. Hiçbir yerin tercihinde artık farklılık hemen hemen kalmadı. 2009’da Gölcük’ten Amerika’ya 30 bine yakın Transit Connect gitti... Bu yıl da 25-30 bin adet arası ihracat gerçekleşecek... Amerikalı artık, ‘Biz ve dünyanın diğer ülkeleri’ havasından iyice sıyrılacak...” Fields, Ford’un şehrin Dearborne bölgesindeki dev tesislerinde soruları yanıtladı.
‘Connect gelecekti zaten’
Önce Avrupa’da satışa çıkan Transit Connect’in daha sonra Amerikan pazarına getirilmesinin arkasındaki öykü nedir? Örneğin eğer küresel kriz olmasaydı da Transit Connect’i ABD’ye getirir miydiniz?
Transit Connect projesini ekonomik koşullar ne olursa olsun ABD’ye getirecektik. Bu aracı ABD’ye getirmek için dört yıl önce karar verdik ve çalışmaya başladık. Biz ABD’de yeniden yapılanmaya başladığımızda petrol fiyatlarının artış trendine girdiğini gördük. Ayrıca Transit Connect’in ABD’de bir benzeri de yoktu. Bu nedenle ürünün ABD’de çok ilginç ve rakipsiz olacağını gördük.
Ayrıca müşterilerle temaslarımızda, yakıt tasarrufunun yanı sıra geniş iç hacimli ve kullanışlı büyük bir bagaja sahip araç istediğini tespit ettik. Araçta aynı zamanda, yüksek taşıma kapasitesi ve kompakt boyutlarıyla yüksek manevra kabiliyeti önemli unsurlardı. O günden bugüne ekonomideki kötü gidiş ve petrol fiyatlarındaki gelişmeler dört yıl önce verdiğimiz kararın ne denli doğru olduğunu gösterdi. Zaten yılın ticari aracı ödülünü kazanmasının en önemli nedeni de pazarda olmayan ve tüketicinin beklentilerini karşılayan bir ürün olmasıdır.
‘Otosan One Ford’da’
Ford Otosan, Transit Connect’in geliştirildiği ve üretildiği bir merkez. Bunu da göz önünde bulundurarak Ford Otosan bugünkünden farklı bir rol biçiyor musunuz? Yeni modellerin üretimi için merkez olabilir mi?
En başta, Ford Otosan ‘One Ford’ (Tek Ford) stratejisinin bir parçası. Bu şekilde de Ford Motor Company’nin, çok önemli parçası haline geliyor zaten. Bunun faydasını şöyle görüyoruz. Türk mühendisliğinin ilk ürünü olan ve Türkiye’de ilk defa üretimine başlanan Transit Connect’in şimdi Amerika’ya ihracatının başlaması, ‘One Ford’ stratejisinde Ford Otosan’ın üstlendiği rol neticesinde gerçekleşiyor. Bu üretimin Avrupa’nın bir parçası olarak, Ford Otosan üretim merkezinde yapılıyor olması da ayrı bir önem taşıyor.
‘ABD’liyi diyete sokalım’
Transit Connect’i bugün ABD’deki taksilerle örneğin bir Ford Crown Victoria ile kıyasladığınız zaman daha küçük bir görünumü var. Amerikalı müşteri daha küçük bir taksiye nasıl bir tepki verecek? Küçük taksinin müşteriler üzerinde nasıl bir psikolojik etkisi var?
Bunun cevabı çok açık. Tüm Amerikalıları diyete sokmalıyız. Transit Connect’in taksi uygulamasıyla önümüze büyük bir fırsat çıkacağını düşünüyorum. Müşterilerin, Transit Connect’in fiziksel dış ebadıyla ilgili olduklarını düşünmüyorum. Onlar aracın içine girdikleri zaman bagaj hacminin büyüklüğüne ve oturma konforuna önem verirler. Transit Connect piyasaya sunulmadan önce yapılan beklentisi araştırmasında müşteriler araca giriş ve çıkışan rahatlığının, kolaylığının altını çizdiler.
Transit Connect Taxi’ye biniş ve iniş çok kolay. Araştırmada bugün taksi olarak kullanılan Crown Victoria sedan araçlara binerken eğilip bükülmenin yerine daha düz, geniş kapı boşluğundan geçerek kolayca oturmanın büyük bir avantaj sayıldığını öğrendik. Aynı zamanda araçta hayli yüksek bir kayar kapı olduğu için girip çıkmak çok kolay. Diğer bir avantajı da görüş sahasının geniş olması.
Bu da müşteriye bir rahatlık hissi veriyor, etrafı seyretmesine olanak sağlıyor. Taksi kullanıcısı olarak baktığımızda hem yakıt ekonomisi açısından mevcutlarla mukayese edilmez derecede avantajlı, hem de yoğun trafiğin bulunduğu şehirde manevra kabiliyeti olarak çok üstün bir araç. Şu anda bütün bunlar sebebiyle, taksi projesi ile ilgilenen birçok şehir var.
One Ford planı nedir?
Biz Alan Mulally’nin (CEO) gelişiyle birlikte şirketimizde yeniden yapılanma gerektiğini tesbit etmiş ve ‘One Ford’ planını yapmıştık. Dolayısıyla kriz olmasaydı da bu yeniden yapılanma planı çerçevesinde iyileştirmelerimizi zaten yapacaktık. Bu iyileştirmeler, bu geliştirmeler krize rağmen bize artı başarı sağladı.
‘One Ford’ planını daha detaylı anlatalım. Birincisi ‘One Ford’ stratejisinin en önemli elemanlarından bir tanesi dünyanın her yerinde her düzeydeki müşteri talebine göre yeniden yapılanma.
Yaptığımız kapasiteyi, sabit maliyetleri düşürerek her talep düzeyinde para kazanacak önlemleri almaktı. Planın ikinci ayağı ise müşterinin gerçekten istediği ürünlerin piyasa çıkış süresini kısaltmaktı.
Bu önlemler, bize küçülen bir pazarda bile geleceğin araçlarına yatırım yapma, onları geliştirme olanağı sağladı. Chicago Auto Show’da gördüğünüz gibi devreye aldığımız yeni ürünler ve bu ürün çeşitliliği Amerika’da piyasa payımızı iyileştirmeye götürdü. Birçok rakip kriz sırasında ürün yenilemesi yapmazken biz bunları yapabilir hale geldik.
Planın ikinci ayağı bizim olaya küresel olarak bakmamızı dünyanın ABD’ye getirebileceğimiz ürünlerin bulunduğu bölgelerine de bakmamızı sağladı. Düşünce tarzımızı değiştirdi. Bunun sonucunda Transit Connect ve Fiesta ABD’ye geldi. Bu yenilikleri, geçmişte Avrupa’dan Amerika’ya getirmeyi düşünmezdik.
Ama bu strateji kapsamında, dünyanın başka bölgelerindeki sattığımız ve beğeni kazanmış ürünleri, Amerika’da da kullanıp buradan pazar payımızı geliştirmeyi hedefledik. Planın bir diğer ayağı finans. Bunu anlatmıştım daha önce. En son olarak da tüm dünyada bir global ekip ruhuyla çalışmanın da başarının en önemli unsuru olduğunu söylemeliyim.
‘Yavaş bir iyileşme’’
“Amerika’da gerek pazarda gerek ekonomide bir iyileşme trendine girdik. Ancak bu iyileşme hem çok yavaş, hem de kırılgan. Tüketici güveni yavaş yavaş yükselmekle birlikte işsizlik hâlâ yüksek düzeyde seyrediyor. 2010’da hem Amerikan ekonomisinde, hem de otomotiv pazarında yavaş bir iyileşme bekliyoruz. Geçmişteki krizler sonrası hızlı toparlanmalar görürdük. Ancak bu kez böyle olmayacak. Düşüş bu kez çok hızlı oldu ama toparlanma yavaş gerçekleşecek. ABD’de 2010 için 11.5-12.5 milyon araçlık satış bekliyoruz. Geçen yıl bu rakam 10.6 milyon idi. Asya Pasifik pazarlarına baktığımızda Çin’in liderliğinde güçlü bir büyüme göreceğiz. Avrupa’da özellikle Batı Avrupa’da hurda teşviğinin bitmiş olması nedeniyle 13.5-14.5 milyonluk bir pazar olacağını düşüyoruz. Bu, hurda teşviklerinin yürürlükte olduğu geçen yıla göre bir düşüş olduğunu gösteriyor.”
‘Türkiye ile köklü ilişkilerimiz var’
“Ford dünyada serbest ticareti her zaman destekliyor. Bununla paralel olarak, serbest ticareti engelleyen bariyerlerin kaldırılması yönünde, Türkiye ile ilgili geliştirilecek her türlü projeyi destekliyoruz. Bunun gerçekleştirilmesi durumunda Türkiye’de yeni modellerin üretilmesi mümkün mü sorunuza gelince, buna şu anda spesifik bir cevap vermek mümkün değil. Bu gelişmelere göre ortaya çıkacak, önemli olan dünyanın hangi merkezinde olursa olsun rekabetçi, kaliteli, yüksek teknoloji ürünleri üretebilmek ve dünyanın diğer noktalarına bunu, fırsatlar çıktıktıkça ihraç edebilmektir. Bizim stratejimiz budur. Ürünlerin alındığı noktaların seçilmesi, geliştirilmesi, ileriye yönelik olarak oralarda büyümeler olması, doğal olarak birden çok konu dikkate alınarak yapılıyor. Bu kararların verilmesinde o ülkelerdeki mevcut üretim ve teknik kapasite, sendikal faaliyetler, altyapı unsurları da dikkate alınıyor. Serbest ticaretin önündeki engellerin kaldırılması şirket olarak bize büyük esneklik sağlayacaktır. Ford Otosan’ın kuruluşunun 50’nci yılı, ilişkilerimiz, kurucusu, ilk dağıtıcı distribütör olan, Vehbi bey ile 28, 29’lu yıllara dayandığını düşünürseniz son derece köklü ve o günden beri son derece başarıyla giden bir ilişki. Bu ilişkilerin gelişmesinde, ileriye yönelik projelerde tabii ki bunlar çok önemli rol oynuyor. Ancak bunun dışında da ekonominin realiteleri var tabii ki. Onlara da zamanlama olarak bakmak gerekiyor.”
‘Jet mi kaldı? Artık trenle seyahat ediyoruz’
Krizden sonra çok tartışmaya neden olan özel jetler konusunda nasıl davranıyorlar?
“Jet mi kaldı? Artık trenle seyahat ediyoruz. (Mark Fields fuar için Detroit’ten Chicago’ya gelirken trenle seyahat etmiş).
Otomotiv sektörünün yaşadığı krizde zaten stoklarımızı azaltmaya başlamıştık. Öncelikle bizim üç yıldır uyguladığımız bir bir planımız, ‘One Ford- Tek Ford’ vardı. Krizden önce de yeniden yapılanmaya ve kendimizi disipline etmeye başlamıştık. Gayet disiplinli bir şekilde talebe göre üretim yapmaya başlamıştık. Nispeten daha iyiydik. Bu problemimiz yoktu manasına gelmiyor. Hâlâ problemimiz vardı. Çünkü pazar çok hızla ufaldı, bizse belli hızda ayak uydurmaya çalıştık. Böyle bir durumda yönetim ekibi olarak karşılaştığınızda zaten iki seçeneğiniz olur. Ya paniklersiniz, veya ölçülebilirlerle bununla mücadele etmeye çalışırsınız. Planımızın olması bizim mevcut durumun perspektifini alıp oradan yürümemize önemli fayda sağladı. Kriz sırasında eğer nereye gittiğinizi bilmiyorsanız, bir perspektifiniz yoksa, o zaman krizin ortasında hızla paralize (felç) olursunuz. Plan sayesinde, piyasadaki krize rağmen önümüzü görebildik. Planımızın hazır olması avantajımız oldu. Evet bazı markalarımızı elden çıkarmış, bir miktar küçülmüş olabiliriz ama bu bize bir markada ve onun çeşitli modellerine konsantre olarak büyüme olanağı verdi. Böylelikle daha hızlı büyüme olanağına kavuşmuş durumdayız.”