18
Mayıs
2024
Cumartesi
EKONOMİ

İSTANBUL'DA YENİ IMF'NİN DOĞUM SANCILARI

IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları'nda tanıştığım Almanların ünlü ekonomi gazetesi Handel Blasst'ın Washington bürosunda çalışan Dr. Markuz Ziener, "IMF, bu kez gerçekten değişmeye, esnek bir yapı oluşturmaya çalışıyor" dedi. Yıllardan beri IMF ve Dünya Bankası'nı yerinden izleyen ve resmi açıklamalar dışındaki kaynaklara ulaşabilen uzman bir gazetecinin bu yorumunu dikkate almak gerek.

Strauss-Kahn bütün dünyaya canlı olarak yayımlanan basın toplantısında, yüzlerce yabancı ve yerli gazeteciye, "Bu salonda bulunanlar bir tarihe tanıklık ediyor. İleride çocuklarına anlatacakları güzel bir hikâyeleri olacak, bu da IMF'deki değişimin İstanbul'dan başlamasıdır" demişti.

"İstanbul Kararları" çok kabaca özetlenecek olursa, işsizliği ve yoksulluğu azaltacak politikaların öne çıkacağı, daha çok harcamanın teşvik edileceği, bunun için esnek kredi sistemlerinin geliştirilmesini hedefliyor. Tabii en önemli karar ise sorumlu küreselleşmenin gelişmesine büyük bir katkıda bulunacak olan gelişmekte olan ülkelerin kotalarının yüzde 5 artırılmasıydı. Böylece hem kredi olanaklarının artması hem de yönetimdeki ağırlıklarının artırılması amaçlanıyor.
Her ne kadar kararların içinde yer alan bazı paragraflarda şu ana kadar gücü elinde bulunduran devletlerin direnmelerini sağlayacak, gelişmelere fren koyacak bazı ifadeler bulunduğuna dikkat çekilse de yine de geri dönülemez bir yola girildiğinde çoğunluk hemfikir. Bu umutların artmasında, ABD'deki Obama yönetiminin hem kendi ülkesinde hem de dünyada değişimi istemesinin büyük payı olduğu bir gerçek.

Doktor değil polis görüntüsü
IMF, Dünya Bankası toplantıları sırasında, dışarıda cam çerçeve kırılırken yeni dünya düzeninde çok güçlü ve önemli bir rol üstlenmeye hazırlanan IMF, aslında kendini kamuoyuna anlatamamanın sıkıntısını da açıklıkla dile getiriyordu.
Strauss-Kahn, Bilgi Üniversitesi'ndeki konuşmasında, öğrencilere IMF'nin ekonomik bir Kızıl Haç olduğunu; çünkü amacının ülkelerde savaşlara ve sosyal iç huzursuzluklara neden olan ekonomik problemleri çözmek olduğunu söylemiş.
Barış ile ekonomik istikrar arasındaki bağı çok iyi anlayan insanların Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1944 yılında IMF'yi kurmaya karar verdiklerini öğrencilere anlatan Kahn, sağlıktan örnek vererek öğrencilere IMF'nin nasıl işlediğini anlatmış.

Ülkelerin sadece hasta oldukları zaman IMF'ye ihtiyaç duyduklarını söyleyen Kahn, "Ne zaman ödemeler dengesinde ciddi bir sıkıntıyla karşılaşsalar, istikrar önlemleri istiyorlar. Eğer karaciğer sorunu ile giderseniz, doktor sizi tedavi eder ama içkiyi bırakmanızı da şart koşar. Bu da öyle bir şey. İstikrar önlemleri alınmak zorunda" demiş. Buna karşılık, geçmişte IMF ilaçlarının bazen çok acı olduğunu söyleyen IMF Başkanı, bunun sonucunda IMF'nin yerel çevrelere, politik gerçeklere ya da sosyal ilişkileri önemsemeyen "Sert bir imaj" yarattığını da sözlerine eklemiş. Kurumun bir doktordan çok polis gibi görüldüğüne dikkat çekmiş.
Son olarak da IMF'nin geçmişten ders alarak borç verme koşullarının çok daha esnek olduğunu, sadece ana sıkıntılara odaklanma yerine ülkelerin özel koşullarını da dikkate aldığını ve artık kaynaklarının önemli bir bölümünün, düşük gelirli ülkelere sıfır faizle akmaya başladığını sözlerine eklemiş.
IMF Başkanı konuşmasını, ekonomik toparlanma dönemine girildiğini ve artık dünyanın G-20 grubuyla birlikte küresel bir anlayışla yönetileceği gibi umutlu sözlerle bitirdikten sonra kafasına ayakkabı fırlatılmış.
Bence ayakkabı fırlatılmayı hak edecek bir konuşma değilmiş.

Neden şimdi yumuşuyor
Son olarak, IMF'deki yumuşama çabalarını, Dünya Bankası'nın yoksullukla mücadele çağrılarını, adaletsiz gelir dağılımının dünyayı patlama noktasına getirdiği bir dönemde öne çıkarmasını göz ardı etmemek gerek. Özellikle finans piyasalarında tam anlamıyla krize neden olan, tam anlamıyla vahşi kapitalizm dediğimiz bir dönem yaşandı. Bu arada dünya, önce 11 Eylül saldırılarıyla yeni bir savaş türü ile tanıştı ve ardından da tarihin ikinci büyük krizi patladı.

Bütün bunlar gelişmiş ülkelerin düzenini altüst ederken, dünyadaki zenginlikten, küreselleşmenin nimetlerinden daha fazla pay isteyen gelişmekte olan ülkelere de artık daha fazla karşı durulamayacağı anlaşılmış durumda. Kemal Derviş'in deyişiyle, IMF içindeki muhafazakâr güçler direnmeye çalışsa da İstanbul'da büyük bir doğumun sancıları çekilmeye başlandı.

Selim Türsen - Referans
Yayın Tarihi : 13 Ekim 2009 Salı 22:17:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?