16
Haziran
2025
Pazertesi
EKONOMİ

PARANIN KARASI MI OLUR ?

ABD ve ardından diğer dünya piyasalarının allak-bullak olmasıyla dünyada bir “sıcak para” sıkıntısı baş gösterdi. 

Bankalar arası krediler adeta durma noktasına geldi. 

Türkiye gibi cari açığını dış borçla kapatan ülkeler de haliyle sıkıntıya düştü. 

Sıcak para bulma arayışlarına girildi. 

Ekonomik krizle ortaya çıkan sıcak para sıkışıklığını gidermek için, “cin fikirliliği” artık tescilli olan Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan, dün, Türklere ait olup da çeşitli sebeplerden dolayı yurtdışında bekleyen yaklaşık 100 milyar doların Türkiye’ye getirilmesi için para sahiplerine çağrıda bulundu. 

Paranın getirilmesi halinde kolaylıklar gösterileceğini ve kimseye hesap sorulmayacağını söyledi. 

Bizce en doğrusunu yaptı. 

Ancak, bu yöndeki sözlü güvencesini yazılı hale de getirmelidir. 

Çünkü bir yerde parayı rengiyle adlandırmaya başladınız mı, daha sonradan bunun ayrımını yapmak çok zordur. 

Maliye Bakanı bu konuda çok açık olmalıdır. 

Para Türkiye’ye bir kez geldikten sonra artık “ak mıdır, kara mıdır?” tartışmasına girilmemelidir. 

Hatırlarsınız, 2001 yılında Zekeriya Temizel –Sadettin Tantan ikilisi kendi bakış açılarına göre iş dünyası üzerinde sıkı bir terör havası estirmişler, işadamlarını gözaltına alıp kelepçelemek suretiyle adeta bir “sindirme/bezdirme” politikası izlemişlerdi.

Bunda başarılı da oldular: 
Milyarlarca dolar para çok kısa sürede yurtdışına kaçtı ve Türkiye, dünyanın hiçbir yerinde kriz yokken kendi içinde o melun 2001 krizini yaşadı. 

Bu süreçte, TURKCELL gibi dünya devi olan şirketlerimiz yabancıların eline geçti.
Yerli sermayenin hâkim olduğu bankalar,”batık” ilan edilmek ve vahşice el konulmak suretiyle, sonradan tek tek yabancılara satıldı. 

Türk halkı, şimdi bu bankalarca çılgınca pompalanan şahsi kredi borçlarıyla mücadele ediyor! 

Borçtan kafasını kaldıramadığı için de etrafında ne olup bittiğini net olarak hala göremiyor. 

Parayı rengiyle adlandırma işi sanırım sadece biz Türklerde var? 

Parayı, çeşitli isimler vererek, istemeyen ve kaçıran dünyadaki ender devletlerden biriyizdir. 

Başta İsviçre olmak üzere ABD, İngiltere, Fransa ve şu an ismin sayamayacağımız birçok ülke sıcak paraya her zaman “Allah Allah” demiş, gelişine hep “sıcak” bakmıştır. 

Bu ülkeler, sıcak paranın gidebileceği her ülkeyi de bu para “kara para” diyerek baskı altına almanın yollarına bakmıştır. 

Özal döneminde Türkiye’ye yapılan tek “hayali ihracat” ihbarı İsviçre’den yapılmıştır.
Çünkü İsviçre’nin kasalarında bekleyen ve bu ülkenin gücüne güç katan dolarlar bir anda Türkiye’ye akmaya başlamıştır. 

Zaten dikkat ederseniz; şimdi yaşanan bunca krize rağmen bu ülkelerde gözaltına alınan veya tutuklanan bir tane işadamı yoktur. 

Hatta buralarda, zora düşen bankaların batmaması için devlet tarafından el konulmak yerine, hisseleri satın alınmış ve bankalar yaşatılarak, güçlü hale gelince hisselerini geri almalarının yolu açık bırakılmıştır. 

Umarız bu örnek, Temizel-Tantan kafalı siyasetçi ve bürokratların kulağına bir güzel küpe olur.

Tüccarlığı ile her zaman övünen AKP iktidarının, paranın rengi konusundaki polemiklere takılmadan ve bu yönde ciddi bir muhalefetle karşılaşmadan Sadettin Tantan - Zekeriya Temizel ekibinin el ele vererek Türkiye’den kaçırdığı milyarlarca doları geri getirecek iklimi oluşturmasını bekliyoruz. 

Feramuz ERDİN

Feramuz ERDİN
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2008 Cuma 16:19:34
Güncelleme :17 Ekim 2008 Cuma 16:33:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?