Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünya tarım fiyatları artışının Türkiye’yi de etkilediğini, bunun alt gelir gruplarında daha yoğun hissedildiğini söyledi. Derneğin hazırladığı Tarım Raporu’nun tanıtımında konuşan Yalçındağ, “Yükselen tarım ve gıda fiyatlarından ötürü enflasyon artışı gibi bir bedel ödüyoruz” dedi.
TÜSİAD Başkanı, şu mesajları verdi:
- Küresel gıda fiyatları hızla yükseliyor. Gıda kıtlığı özellikle az gelişmiş ülkelerde sosyal patlamalara neden oluyor. Dünyada tarım alanlarının daralması ve küresel ısınmaya bağlı olarak iklim koşullarındaki dalgalanmanın yol açtığı düşük üretim ve yükselen enerji maliyetleri, gıda fiyatlarını hızla artırıyor.
- Gıda ve gıda dışı tarımsal ürün talebi de hızlı bir yükseliş içinde. Gıda hammaddelerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması da gıda fiyatlarındaki artışa katkıda bulunuyor.
800 milyon aç yatıyor
- BM verilerine göre, günümüzde 800 milyondan fazla insan yatağa aç giriyor.
- Türkiye, tarım politikasını gözden geçirmek zorunda. Toplam hane halkı tüketiminin yüzde 25’i gıda, içki ve tütün sektörü için harcanıyor. Tarımda üretim fiyatlarındaki artış 2007’nin ikinci yarısından itibaren hızlandı. Nisan 2008’de yıllık yüzde 19 seviyesine ulaştı.
Talep katlanacak
- Yapısal sorunları çözemedik. Sanayi-tarım entegrasyonu sağlayamadık. Türkiye’de tarım politikasında temel alınan değer ‘kendine yeterli’ olmak. Oysaki bu, uygulamada ‘korumacılık’a dönüşüyor. Bunun yerine ‘uzmanlaşma’, ‘bir ürünün dünyada en iyisini üretebilme’ gibi hedefleri benimsenmeli. Rekabetçi bir tarım sektörü oluşturulmalı. Önümüzdeki 40 yılda gıdaya olan küresel talep 2-3’e katlanacak.
Raporda ne diyor?
ODTÜ Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Erol Çakmak ve Prof. Dr. Halis Akder ile Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Levent ve İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Karaosmanoğlu’nun hazırladığı raporda şu bulgular var:
TARIMDA BÜYÜME HIZI DÜŞÜK: 1968-2006 arasındaki yıllık ortalama tarımsal üretim artışı yüzde 1.3 oldu. Farklı hükümetler, çeşitli programlar sonucu değiştirmedi.
FİYAT TALEPLE YÜKSELİYOR: Çin ve Hindistan’da artan gelirle tarım ürünleri talebi artıyor. Tahıl ve yağlı tohumlarda biyoyakıt için talep ediliyor. Arz tarafında kalıcı etki, artan petrol fiyatlarından kaynaklanıyor. Üstüne olumsuz iklim koşuları ekleniyor.
HAVZA POLİTİKASI YANLIŞ: Tarım Reformu Uygulama Projesi sonuçları değerlendirilmeden bitiyor. Silbaştan anlayışla yeni arayışlara girmek hayal kırıklıkları ile sonuçlanabilir. Havza bazlı tarım politikası Alternatif ürün’ politikasıyla tamamlanmalı.
GELİR DESTEĞİ BAŞARILI: Doğrudan gelir desteği (DGD), en uygun destek aracı. Fiyatların bu kadar yükseldiği bir ortamda, fiyatları daha da yukarı tırmandıracak bir destek sakıncalı olur.
KORUMACILIK ZARAR VERİYOR: Korumacılık herkese yük oluyor. Dar gelirlilerin, küçük yaştakilerin sağlıklı beslenmesine zarar veriyor. Kendine yeterli olma yerine ‘uzmanlaşma’, benimsenmeli. Tahıl odaklı genel politika yerine ürün yelpazesi artırılmalı.
ŞEKERİ ÇOK PAHALI TÜKETİYORUZ: Türkiye’de şekerin perakende ve toptan fiyatları dünyada en yüksek 10 ülke arasında. On yıl önce dünya fiyatının iki misli düzeyinde seyreden yurtiçi fiyatlar dört misline ulaşmak üzeredir.
PROTEİN EKSİKLİĞİNDEN TAVUKÇULUK KURTARDI: Büyükbaş hayvancılıkta büyük çiftlikler ve kültür ırklarının ağırlığı artıyor. Damızlık belgeli hayvan darboğazı var. Hayvansal protein tüketimi açısından kanatlı sektörü kurtarıcı rol oynadı.
KAYNAK DÖNÜŞÜME GİTMELİ: Bütçeden kanunla milli gelirin yüzde 1 oranında ayrılan kaynak, yapısal sorunların çözümüne yönlendirilmeli.
Eker: Kendine yeterlilik şehir efsanesidir
Toplantıda konuşan Tarım Bakanı Mehdi Eker, kuraklığın Türkiye’de Güneydoğu dışında olumsuz etkilerinin olmadığı belirterek, “Yağışlarımız geçen yıldan daha iyi. Bu yıl tüm ürünler bazında artış bekliyoruz. Bu hububatta yüzde 10’lar seviyesinde” dedi. Eker, Güneydoğu’daki kuraklığın bir süre daha devam etmesi halinde üreticiye çeşitli yardımlarda bulunacaklarını belirtti.
Ette iddia edildiği gibi sıkıntı olmadığını belirten Eker, Ukrayna’dan ithal edilen yağda olumsuzluk iddialarıyla ilgili olarak, “Ukrayna yağı konusunda çifte test yapıyoruz” diye konuştu.
Tarımda yaşanan global gelişmelerin fiyat artışlarının süreceği beklentisiyle emtia piyasalarına yönelen fonların sayısını ve spekülasyon girişimlerini artırdığını beliten Eker, “Dünya gıda fiyatları son 3 yılda ortalama yüzde 87 arttı. Bunun gelişmiş ülkelere faturası da yüzde 25 arttı. Bu artışlar serbest piyasayı olumsuz etkiliyor, müdahale ve korumacılığı geri getiriyor. 30’dan fazla ülkede kitlesel tepkiye yol açtı” dedi. Eker, şöyle devam etti:
“Kendi kendine yeterlilik meselesi esasen şehir efsanesidir. Türkiye hiçbir zaman nesnel ve objektif tanımlamayla kendine yeter olmadı. Ama biri bir laf etti ama hiçbir şey olmadı. Çünkü kendi kendine yeterin ölçüsü yok. Kişi başına 10 kilo et tüketimi mi yoksa 50 kilo et tüketimi mi kendi kendine yeterdir? Desteklerin havza bazlı yönlendirilmesini destekliyoruz. Yanlış anlaşılma var. Belirli bir münavebe ile bunlar arasındaki dönüşümü öngörülüyor. Katıldığımız noktalar da var.”