Ekonomik hayata damgasını vuran 'açlık ve yoksulluk sınırı' kavramını ilk kez 20 yıl önce gündeme getiren Türk-İş Araştırma Müdür Yardımcısı Enis Bağdadioğlu, haftada 3-4 sebze-meyve pazarı ve 4 süpermarketten fiyat alıyor. 

1980'den bu yana Türk-İş'te çalışan Bağdadioğlu, Aralık 1987'den beri açlık ve yoksulluk sınırını hesapladığını bildirdi. Önceleri açlık sınırı yerine 'gıda harcaması' ifadesini kullandığını belirten Bağdadioğlu, hesaplamaya nasıl başladığını şöyle anlattı: 

"Aralık 1987'de Turgut Özal, başbakandı. Seçim sonrasında bütün temel ürünlere oldukça yüksek oranda zam yapıldı. O zaman bu zammın aile bütçesine yansımasının nasıl olacağı merak edildi. 4 kişilik ailenin geçinebilmesi için gerekli asgari ücret tutarının ne olması gerektiğiyle ilgili bir yöntemim vardı. Bu aklıma geldi. Zamdan önceki ve zamdan sonraki fiyatların aile bütçesine ne kadar yük getirdiğini buldum. Bu, basında büyük ilgi çekti. Bir sonraki ay, 'Bu ay nasıl oldu?' diye hesapladım. O da ilgi çekti. Daha sonra bir beklenti oluştu. Yapmaya devam ettim."

Hesapların yıllık izne etkisi! 

Bağdadioğlu, çalışması hakkında şunları kaydetti: "Pazarlarda ağırlıkla hangi sebze ve meyvenin olduğuna bakıyorum. Mesela pazarda bir tezgâhta çilek var. Mevsimi değilse hesaplamada dikkate almam. Turfandayı değil, mevsim sebze meyvesini dikkate alırım."
Türk-İş'in açlık ve yoksulluk sınırı hesaplarını TÜİK'in enfasyon hesabından yaklaşık bir hafta önce açıkladığına işaret eden Bağdadioğlu, ilgili hesapların örtüştüğünü iletti. 

Bağdadioğlu, yıllık iznini açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamasına göre ayarladığını, bu yüzden ancak 1 hafta izin yaptığını belirtti. Bağdadioğlu, hesapları yurtiçi ve yurtdışından birçok kuruluşun takip ettiğini söyledi.